"تقليدي" - Translation from Arabic to Turkish

    • eski
        
    • gelenekçi
        
    • Tipik
        
    • sıra
        
    • alışılmışın
        
    • taklit
        
    • alışılmadık
        
    • geleneksel
        
    • gelenek
        
    • alışıldık
        
    • bir klasik
        
    • klasik bir
        
    • sıradan
        
    • bu klasik
        
    hiçbir şirket olmamıştır. Rekabet, birşeyi yapmanın eski yolu olsa bile. TED ليس لها منافسون. حتى إن كانت المنافسة أسلوب تقليدي للقيام بالأعمال
    Sizce gelenekçi müzik insanı... gelenekçi anlayışın gizemini layıkıyla kavrayabilmiş mi? Open Subtitles أنت تعتقد أنهم أناس الموسيقى التقليدية أنت تجمع هذا هو الغموض هل هذا اعتقاد تقليدي
    Gördüğünüz gibi, yalan söylemek aslında gelişme sürecinde Tipik bir adım TED وهكذا كما ترون، الكذب هو في الحقيقة جزء تقليدي للنمو والتطور.
    O'nun sıra dışı biri olduğu konusunda herkes beni uyardı ama onun stili bu, biraz kaçık; Open Subtitles كل شخص حذرني أنه غير تقليدي لكن طريقته غير عقلانية
    Bir erkeğin yatak odasına alışılmışın dışında davetsiz girmemi göz önünde bulunduracağın ortada. Open Subtitles لاشك بأنك ستعتبر هذا غير تقليدي لتواجدي في حجرة نوم رجلٌ بدون دعوة
    Tamam, anladık ama neden biraz da iyi taraflarımı taklit etmiyor? Open Subtitles حسناً، لا بأس، لكن لمَ يعجز عن تقليدي في الأمور الطيّبة؟
    Bu alışılmadık sonradan farkındalık stili felsefi bir karmaşıklık ortaya çıkardı, şövalye ve silahşörü hikâyenin anlamı üzerine fikir yoruyorlar. TED فخلق هذا الوعي الذاتي الغير تقليدي تعقيدا فلسفياً، عندما إرتأى للفارس ومرافقه المعنى الحقيقي لقصتهما.
    Hep evliliğin çok geleneksel, sıkıcı ve normal olduğunu düşündüm. Open Subtitles دائما ما أعتقدت أن الزواج شيء تقليدي جداً وممل وعادي
    Bu bir tür gelenek gibi bir şeydir. - Kalıpları kırmak. Open Subtitles نعم، إنه مُحقّ إنه عرف تقليدي مثلا ككأس روز
    Vericiyi ameliyat etmek pek alışıldık bir şey değil ama işe yaramaması için bir sebep göremiyorum. Open Subtitles الأمر غير تقليدي بعض الشيء أن نقوم بعملية على المتبرع، لكن ليس هناك سبب يجعلها لا تنجح.
    O, iyi eski moda düşüp ölme korkusu yüzünden öldü. Open Subtitles مات نتاجاً عن نمط تقليدي جيد للسقوط ميتاً من الخوف
    Gözleyeceğiz, ama bence hiçbir şey eski usûl soruşturmayı geçemez. Open Subtitles سنفعل ذلك لكن برأيي لا شيء أفضل من تحقيق تقليدي
    Ailemin çok eski bir adı var. Open Subtitles اترى لقد كانت عائلتي تمتلك اسم تقليدي جدا
    - Kardeşim gelenekçi ... anlayışa sahip biriydi. Open Subtitles وبالنسبة للفلسفة كان أخي رجل تقليدي
    Belki de olanlar yüzünden, çok gelenekçi oldum. Open Subtitles ربما بسبب ماحدث أصبحت تقليدي جدا
    Tipik Kaliforniya manzarası, kamyoneti sollayan otobüs yayayı ezmeye çalışıyor. TED في نموذج تقليدي لكالفورنيا، بتم تجاوزها من قبل الحافلة التي كادت أن تدهس صديقنا الماشي.
    Dışarıdan Tipik bir kuzeydoğu garajı gibi gözüküyor. TED في الخارج يبدو كأي كاراج تقليدي في شمال شرقي أميركا.
    Senden tek istediğim, aklında yeni bir şeye yer açman... bir tane sıra dışı kavramı kabul etmen... diğer bilinç hallerimizin de ayık bilinç kadar gerçek olduğunu ve... bu gerçekliğin dışa vurulabileceğini kabul etmen! Open Subtitles أنا أطلب منك فقط أن تقومي بخطوة صغيرة للأمام معي لقبول مفهوم واحد غير تقليدي فقط . وأن الوعي الأخر الذي نملكه هو حقيقي كما حالة الوعي التي لدينا الأن
    Aslında buraya gelmem biraz sıra dışı bir durum. Open Subtitles في الواقع قدومي إلى هنا أمر غير تقليدي
    alışılmışın dışında bir hareketti, ama Maggie onu arkada bıraktı. Eminim şu anda büyükbabası ona gülümsüyordur. Open Subtitles غير تقليدي لكنه أعادها الى السباق أن أراهن أن جدها يبتسم الآن
    Tamam, anladik.... ... ama neden biraz da iyi taraflarimi taklit etmiyor? Open Subtitles حسناً، لا بأس، لكن لمَ يعجز عن تقليدي في الأمور الطيّبة؟
    Bunun alışılmadık bir şey olduğunu biliyorum ama dergide büyük bir talihsizlik oldu. Open Subtitles انا اعلم بان هذا غير تقليدي ولكن توجد هناك مشكلة كبيرة
    Ben geleneksel bir Afrikalı Amerikalı ailede büyüdüm; ailemizin reisi bir kadındı, büyükannem. TED لقد تربيت في بيتٍ تقليدي ذات طابع أمريكي من أصول أفريقية والذي تحكمه الأم ، وتلك الأم الحاكمة كانت جدتي.
    Bu bir tür gelenek gibi bir şeydir. - Kalıpları kırmak. Open Subtitles نعم، إنه مُحقّ إنه عرف تقليدي مثلا ككأس روز
    Durumumuzun alışıldık olmaması kafasını karıştırdı bence. Open Subtitles أعتقد فقط أنها كانت مشوشة بخصوص كم هو غير تقليدي ما يخصنا
    Benim bu çileden çıkışımın temelinde, müziğin benim seçmiş olması muhtemelen -çok safça da olsa- Skid Row'un ihtiyacının Bunker Hill'de çalan başka bir klasik müzik sanatçısı yeni Paul Farmer gibi birisi olduğunu hissetmemdi. TED وفي لب ازمتي هذه، شعرت بطريقة ما ان حياة الموسيقى اختارتني، حيث بطريقة ما ربما على الارجح في احساس ساذج، شعرت ان ما تحتاجه سكيد رو حقاً هو شخص مثل بول فارمر وليس موسيقي تقليدي آخر يعزف على بانكر هيل
    Ve bence- Şu tusunami mesela: klasik bir örnek bu. TED و أعتقد ، بالنظر إلى تسونامي، و هو مثال تقليدي.
    sıradan Durumlar -- burası sıradan bir yer mi? TED تقليدي. حسنا.. هل هذا المكان تقليدي؟ حسنا، للنظر حولنا، تعرفون،..
    "Baba" filminin bu klasik sahnesinde olduğu gibi, polis müdürünü öldürmek için plan yapılacak bir saat. TED وقت ملائم للتخطيط للاطاحة بقائد الشرطة، مثل مشهد تقليدي في فيلم "العراب".

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more