| - Kartlara dokunmayın. - Bir kız istiyordum.. | Open Subtitles | ــ من فضلك يا سيدي، لا تلمس الورق ــ أحتاج إلى ملكتي يا راي |
| Ama kutupların ikisine birden aynı anda dokunmayın. | Open Subtitles | ولكن,لا تلمس الاقطاب الكهربائية معا في نفس الوقت |
| Kazanmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmek için madalyalarımdan birine dokunmak ister misin? | Open Subtitles | أتريد أن تلمس إحدى مديلياتى. فقط لتعرف ماهو شعور أن تكون فائز ؟ |
| Hiçbir şeye dokunma. Hiçbir şeyi kırma. Yukarı kata çıkma! | Open Subtitles | لا تلمس شيئاً، لا تكسر شيئاً ولا تصعد للطابق العلوي |
| - Hayır, efendim, saçıma dokunmayacaksın. - Ponyboy, yine uzayacak be, oğlum. | Open Subtitles | لا, لا لن تلمس شعري بوني بوي, سينمو مره اخرى يا رجل |
| - Ona dokunamazsın, Hobbs. - Buraya birini zorla götürmeye gelmedim. | Open Subtitles | ــ لن تلمس منزلنا ــ أنا لست هنا لتهديد أي أحد |
| İnsanların gözlerine dokunuyorsun ve bu sana garip mi geliyor? | Open Subtitles | أنت تلمس مقلة عيون الناس دائما وهذا يبدو غريباً؟ |
| Efendim lütfen, kameraya dokunmayın. Kaydetmeye hakkımız var. | Open Subtitles | سيّدي رجاءً, لا تلمس آلة التّصوير نمتلك حق التّصوير |
| Evet, biz kapı ile ihtiyacınız. Bizim kristaller dokunmayın. | Open Subtitles | أجل ، نحتاجها قرب الباب لا تلمس كريستالاتنا |
| Süs eşyalarımı inceleyebilirsiniz, ama antikalarıma dokunmayın. | Open Subtitles | يمكنك تفحص تحفي ولكن لا تلمس أغراضي الغريبة |
| Ben de karı gibi şöyle bağırıyorum... "Arabama dokunmayın! | Open Subtitles | و كنت أصرخ كالساقطة الصغيرة لا تلمس سيارتي |
| - Bir dahaki sefere sen bakarsın! O şeye dokunmayın. | Open Subtitles | ــ كلا، فلتصلح الحاسوب التالي ــ لا تلمس هذا |
| Sonsuz hayatın bir yolunu bulmuştum ve bunu, Navid'in en sevdiği tek şey pahasına yaptım, yani dokunmak ve dokunulmak. | TED | كنت قد وجدت طريقة للحياة الأبدية، على حساب الشيء الوحيد الذي تحبه نافيد كثيرا، وهو أن تلمس الأشياء وتُلمس. |
| Şehvetle göğsüne ellerle dokunmak, silinmez bir parmak izi bırakabilir. | Open Subtitles | اليد الغليظة اللتي تلمس صدركن ستترك بصمة لايمكن محوها |
| Burada bekle, hiçbir şeye dokunma ve kimseyle de konuşma. | Open Subtitles | حسناً، ابقَ هنا لا تلمس شيئاً، و لا تخاطب أحداً |
| Sana kaç kere bana sormadan bir şeye dokunma dedim? | Open Subtitles | كم مرة يجب علي أن أقول لك أن لا تلمس شيئاً بدون إذني؟ |
| Ben kullanırken asla direksiyona dokunmayacaksın! Duyuyor musun? | Open Subtitles | لا تلمس أبداً عجلة القيادة حينما أقود مفهوم؟ |
| Yani kuzenine-kuzenime dokunamazsın. | Open Subtitles | لذا لا يمكنك ان تلمس أبنه عمتك أبنة عمتي |
| Elalemin yemeğine neden dokunuyorsun? | Open Subtitles | لا تنكر ذلك لماذا تلمس أشياء الناس الأخرين؟ |
| Nişan al ve silahına dokunmadan şişeyi vur. | Open Subtitles | أسحب المسدس و أضرب الزجاجة قبل أن تلمس المسدس |
| Bu sabah ısmarladığın kahveye dokunmadın bile. | Open Subtitles | حسناً. حتى إنك لم تلمس قهوتك هذا الصباح. |
| Ayaklari yere ilk defa dokunuyor. | Open Subtitles | ها هو و أقدامه تلمس القاع لأول مرة في حياته. |
| Bastığım yerler dışında diğer yerlere hiçbir şey temas etmemeli. | Open Subtitles | لا تلمس أي شيء على السطح، ما عدا ما أخطوه. |
| Paralara sakın dokunayım deme. | Open Subtitles | لا تجرؤ على أن تلمس أي من هذا المال |
| Şansın varmış, paraya dokunmamışsın. Listedeki diğer 11 kişi için aynı şeyi söyleyemem. | Open Subtitles | لحسن حظك أنّكَ لم تلمس المال لا يُمكنني قول المثل لـ11 البقية الموجودين على القائمة |
| , hiçbir şeyi elleme, elinin üzerine otur mesela? | Open Subtitles | و لا تلمس أي شيء, أتستطيع أن تجلس على يديك؟ |
| Yüzüne ve kollarına dokunup, sarmaya çalışan şey yaprak ya da bitki değildi. | Open Subtitles | لم تكن النباتات او الشجيرات من تتبعه تلمس يديه ووجهه |
| Rogue dokunduğu kişilerin enerjisini ve hayat gücünü alıyor. | Open Subtitles | عندما تلمس روج اي شخص فانها تسلبهم طافتهم , طاقتهم للحياة |