Ben sıcak ve çok havasız bir otel odasında... ...tamamen şaşkına dönmüş bir şekilde oturuyorum. | TED | حتى أنا جالس في غرفة بفندق الساخنة وانسداد جداً شعور طغت فقط تماما. |
Ama hiç bir resimde elinde bira bulut çevresinde oturmuş biri yok. | Open Subtitles | ولكن لم يكشف لنا صورة واحدة عن رجل ملتحي جالس على سحابة. |
Aptalcaydı. Aşağı indim ve karanlıkta öylece oturup metal kutuyu kurcalıyordu. | Open Subtitles | انها غبية، حيث نزلت أسفل الدرج وهو هناك جالس في العتمة |
Neden ben sokaktayım da sen çatıda kıçının üstünde oturuyorsun? | Open Subtitles | لما أنا في الشارع وأنت جالس بإسترخاء على سطح ما؟ |
Ve Kudretli Olan'ın sağında otururken ve göğün bulutları üzerinde gelirken beni göreceksiniz. | Open Subtitles | و انت سوف ترانى وانا اتى فوق سحب الفردوس، جالس على يمين الرب |
Beyaz, engelsiz bir erkeğim; ayrıcalık dağının neredeyse tepesinde oturuyorum. | TED | أنا رجل أبيض وقادر جسديًأ جالس حوالي القمة من جبل من الامتيازات |
Onun ofisinin hemen önünde, Bentley'nin içinde karanlıkta oturuyorum, kimseye görünmemeye çalışıyorum ve bana ne yaptığımı soruyorsun. | Open Subtitles | انا جالس هناك فى عربتها فى الظلام .. حسنا امام مكتبها اللعين محاولا ألا اجعل احد يرانى |
Şu anda kasabanın en iyi nişancısı ile aynı masada oturuyorum. | Open Subtitles | أنا جالس على الطاولة مع أفضل رامية في البلاد. |
Ve sen... Bu küçük gezegenin bu küçük şehrinin bu küçük köyünde oturmuş, | Open Subtitles | وأنت وأنت جالس في هذا العالم الصغير في هذا المكان الضئيل وهذا الشارع |
Senin için demesi kolay, oturmuş kahveni içiyorsun! | Open Subtitles | طبعا من الاسهل لك قول ذلك وانت جالس هناك تحتسى القهوه |
Burada beni neden davet ettiğini bildiğim bir sebepten dolayı oturmuş birlikte yemek yiyoruz ve ben seninle birlikte suçlu olmak için yemek yiyorum, değil mi? | Open Subtitles | أنا هنا أتغدّى معك و أنا أعلم أن هذا هو سبب دعوتك لى و كل ما أنا جالس لأجله هو أن أقترف هذا لأجلك |
Bir keresinde namluda oturup bir topu onardığına ve ateşlenmişçesine çekiçlediğine şahit oldum. | Open Subtitles | ذات مرّة، رأيته يصلّح مدفع وهو جالس على الفوّهة ويطرق عليه حتى أطلق. |
Ve oradaydım, soyunma odasında oturup babamın vefatından birkaç gün sonra bir maça hazırlanıyordum. | TED | وهكذا كنت هناك، جالس في غرفة تغيير الملابس، أستعد لمباراة بعد أيام من وفاة والدي. |
Oxford, İngiltere'de oturup YouTube'a girmeye çalışıyorsanız, veri paketleriniz Pakistan'a gidiyordu ve geri dönmüyordu. | TED | إذا كنت جالس في أوكسفود، إنلجترا، تحاول الدخول ليوتيوب، كانت الحزم تذهب لباكستان ولم تكن لترجع مجدداً. |
Hayret bir şey. Sen çocukların arasında oturuyorsun. | Open Subtitles | إطلبن بدون تردد راجيش جالس حافى القدميين |
Ve sen burada koridorda koca dudaklı yirmi sekiz yaşında bir ponpon kız ile oturuyorsun. | Open Subtitles | وأنت جالس هنا عند المدخل مع رئيسة مشجعين في الثامنة والعشرين من عمرها ذات شفة سمينة |
Yani bu, rahat ve otururken konuşmak için son şansın. | Open Subtitles | لذلك، هذه آخر فرصة لك لكي تتحدث بأريحية وأنت جالس |
Bundan bu odada oturarak saklanamazsın. | Open Subtitles | لا تستطيع أن تختبئ منه وأنت جالس في غرفة |
Yani, burada çok hoş bir kadınla birlikte oturuyordum gerçektenmükemmel biriydi ve de ... | Open Subtitles | اعني اني جالس هنا مع امرأة لطيفة وهي رائعة |
Geri döndüğümde karım şu anda senin oturduğun yerde oturuyordu. | Open Subtitles | عند عودتي ، كانت جالسة على الأريكة مثلما أنت جالس تماماّ |
Kafasında bir delikle, orada öylece nasıl oturduğunu hatırlamıyor musunuz? | Open Subtitles | الا تذكر عندما كان جالس هناك وفتحة الرصاصة في رأسه |
Orada oturdum, kim olduğunu veya niçin güreştiğini artık bilmeyen korkmuş bir yeniyetmeydim. | TED | فها أنا هناك جالس مراهق خائف لا يعرف من هو ولا يعرف حتى لماذا يصارع بعد الآن. |
Bense burada Bhutan'daki 7.000 metre yüksekliğinde, 21.000 fitlik bir buzulun önünde oturur durumdayım. | TED | هنا أنا جالس على ارتفاع 7000 متر، و 21000 قدم من الأنهار الجليدية في بوتان. |
Bak cüce orda oturmuş duruyor. Şimdi ekranın soluna bakın | Open Subtitles | هاهو القزم جالس هناك شاهدوا الجانب الأيسر من الشاشة |
İhtiyar Joe geldi ve benim masama oturdu. | Open Subtitles | لقد أتي جو العجوز و هو جالس في منطقتي. هل يمكن أن تخدميه؟ |
Son hatırladığım şey, Minikler Ligi'ndeki maçımda bençte oturduğum. | Open Subtitles | آخر شئ أتذكره عندما كنت جالس بمقعد البدلاء في الدوري الصغير |
Koltuğunuzda oturuyorsunuz , bir anda o kırmızı tişörtü almaya karar verdiniz, | TED | فها أنت جالس على الأريكة ثم قررت شراء ذلك القميص الأحمر. |