"حقّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • değil mi
        
    • doğru
        
    • haklı
        
    • haklısın
        
    • hakkı
        
    • misin
        
    • hakkın
        
    • tam
        
    • İyi
        
    • hakkım
        
    • Haksız
        
    • tabi
        
    • hakkınız
        
    Anladım, benim tarzım değildir ama bunu zaten biliyorsundur, değil mi? Open Subtitles يا رجل، ليس ذلك أسلوبي، فأنتم تعلمون ذلك حقّ المعرفة، صح؟
    Kızlar, onları ne kadar sevdiğimi biliyor, değil mi? Open Subtitles أنت بنات يَعْرفنَ كَمْ الكثير أَحبُّك، حقّ.
    Tabii sen de beni savundun, değil mi? O haklı, sen de haksızken bu biraz zor. Open Subtitles كان هذا صعباً قليلاً بشأن أنها على حقّ وأنتِ على خطأ
    Seni geri yollamaları, doğru karar aldıkları anlamına gelmez. Open Subtitles مجرّد إعادتهمم إيّاك لا يعني أنّهم على حقّ
    Kendi iyiliğin için bu sefer haklı olsan iyi olur. Open Subtitles حَسناً، لأجلك، أنت من الأفضل أن تَكُونُ حقّ هذا الوقتِ.
    Çok güzel, değil mi? Open Subtitles جداً حلوى , huh؟ أنا فقط وَجدتُها حقّ خارج في القاعةِ.
    Burası biraz kalabalık, değil mi ? Open Subtitles هذا المكان ضيّق حقّ اليس كذلك؟
    Asıl mesele bu önlükler değil mi. Open Subtitles إنّ النقطةَ تلك هو الدعكُ، حقّ.
    Bu seni baştan çıkarmaya neredeyse yetiyordu, değil mi? Open Subtitles النجاح الباهر، ذلك تقريباً بما فيه الكفاية أَنْ يَأْخذَ أنت حقّ خارج اللحظةِ , huh؟
    Ah pardon sen yapamıyordun değil mi, bu da beni haklı çıkarmaz mı? Open Subtitles لكنّك لا تستطيعين التبزّز! لذا أظنّني على حقّ, أليس كذلك؟
    Oh, büyükanne, bu filtre kahve yapıcı değil mi? Open Subtitles أوه، الجدة، هذا حقّ صانعة قهوة القطرة?
    En azından, o canavarı atlattık, değil mi? Open Subtitles على الأقل نَبذنَا الوحشَ، حقّ.
    Muhtemelen bizimle oyun oynuyor, değil mi? Open Subtitles هو يَلْعبُ من المحتمل a خدعة علينا، حقّ.
    Ama kaçıranların amaçları insanları terörize etmek zaten, değil mi? Open Subtitles نقطتهم أَنْ تُرهبَ الناسَ، حقّ.
    Tabancayı size doğru tutması sizi çok korkutmuştur. Open Subtitles ذلك لا بدّ وأن كَانَ مخيفَ، سَيكونُ عِنْدَهُ ه نقطة ذلك حقّ إستعمال السلاحِ فيك.
    doğru olanı yaptı ve ödemesinin bir kısmı yerine arabayı teklif etti. Open Subtitles عَرضَ تلك السيارةِ فوق كدفعة جزئية. نعم، حقّ.
    Bilemiyorum. - Annem haklı mı diye görmek için izliyorum. Open Subtitles أراقبكم، لأنّي أريد أن أعرفَ إن كانت أمّي على حقّ
    haklısın, sanırım biraz paranoyaklaşıyorum. Open Subtitles نعم، معك حقّ لقد أصبحتُ مهووساً بالشّك، أرأيتم؟
    İnsanların sokaklarında neler olup bittiğini bilmeye hakkı var. hakkı var. Open Subtitles من حقّ النّاس أن يعرفوا ما الذي يجري في شارِعِهِم
    Yani, ona çıkma teklif edecek misin? Open Subtitles لذا، أنت ذِهاب للطَلَب منها الخروج معه؟ أوه، حقّ.
    Avukat tutma hakkın var şimdi ve diğer olacak sorgulamalar için. Open Subtitles أنت تمتلك حقّ أن تحضر محامي الآن وأثناء أيّ إستجواب آخر
    Çivinin olduğu yerin tam altına geçin ve oradan tekrar deneyin. Open Subtitles أنت سَيكونُ عِنْدَكَ أَنْ تُصبحَ حقّ تحت ذلك المسمارِ ومحاولة ثانيةً.
    Şimdi sana tavsiye vermeye hakkım olduğunu düşünmüyorum. Open Subtitles أدرك بأنّني ما عندي أيّ حقّ للبدء أسلوبي أبوي عليك الآن.
    Hiçbir şey daha çabuk kafa buldurmaz. Haksız mıyım kızlar? Open Subtitles لا شىء يجعلك تعمل أسرع أأنا على حقّ يا فتيات؟
    Evet, tabi hapise doğru çıkıp gidelim. Open Subtitles أوه، نعم، نعم، حقّ مشي إلى السجنِ.
    Kaynağımızı kapatmaya hakkınız yok! Pis suyla nasıl yaşarız? Open Subtitles لا حقّ لكم في ردم البئر، أنّى لنا أن نحيا بماء عكر؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more