Sten Egil Dahl Paris'e taşındı ve ikinci romanını burada yazdı. | Open Subtitles | إنتقل ستين ايغل دول إلى باريس حيث كتب روايته الثانية هناك |
Erik, S. E. Dahl'ın nazarında, artık Mathis'le bir farkı olmadığını biliyordu. | Open Subtitles | اريك اكتشف بأن عقلية ستين ايغل دول هو وماثيس من الصعب تمييزها |
Qing'e evlenmek üzere gönderildikten sonra... intihar etmiş, ve Soe Dol... | Open Subtitles | بعد ذلك هي أُرسلتْ إلى كونق للزواجِ إنتحرتْ، و سو دول |
Buna karşı birlikte savaşacağımız ortağa ihtiyacımız var, uluslararası ortaklar, gelişmiş ülkeler. | TED | علينا أن نشترك مع شركاء عالميين دول متطوّرة، لمكافحة هذه الصراعات معًا |
Evet. Ondan sonra da Bob Dole'la evlenip, Guam'da penguen yetiştireceğim. | Open Subtitles | صحيح , وبعدها سأتزوج من بوب دول وأربي بطاريق في غوام |
Bunlar sadece iki ülke. | TED | هذه فقط دولتين أردنا أن نذهب أبعد من ذلك و معاينة كل دول العالم إن استطعنا |
Batı, Sahra Altı'ndaki ülkelerin borçlarını gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) %70'inden %40'ına, yani neredeyse yarısına kadar, düşürecek borç affı programları uyguluyor. | TED | قام الغرب بتقديم برامج إعفاء الديون والتي خفضت دين دول صحارى أفريقيا إلى النصف من 70 بالمئة إلى 40 بالمئة من الناتج المحلي الإجمالي |
Suratımın resmi yedi ülkede her şehirde aranan panolarına asılmış. | Open Subtitles | صورتي مطبوعة علي ملصقات في كل المدن في سبع دول |
OECD ülkeleri -- yüksek gelirli ülkeler -- iklim değişikliklerine neden olanlar onlardı. | TED | دول الOECD --الدول ذات الدخل المرتفع -- هم من تسببوا في تغيرات المناخ. |
Yazar Sten Egil Dahl, Erik'i gidip yurt dışında yazmaya ikna edecekti. | Open Subtitles | والذي كان على المؤلف ستين ايغل دول إقناع إريك بالسفر للخارج لممارسة الكتابة |
Erik ve Phillip Sten Egil Dahl'ı 17 yaşında keşfetmişlerdi. | Open Subtitles | إريك وفيليب إكتشفا ستين ايغل دول عندما كانا في السابعة عشر |
Sten Egil Dahl ilk romanını 20 yaşında yazmıştı. | Open Subtitles | ستين ايغل دول كتب روايته الأولى وهو في عمر 20 |
Moria Orklarıyla Dol Guldur büyücüsünün arasında bir ittifak var. | Open Subtitles | ثمّة تحالف بين أورك "موريا" وبين المشعوذ في "دول غولدور" |
Muhabir Seo Bum Jo oğlumuz Dol'un partisinde bize ağır bir para zarfı verdi. | Open Subtitles | ان المراسل سو بوم جو قد اعطانا مظروف كبير جدا من النقود لاجل حفله ابننا العزيز دول |
Bu hayali haritaya göre dünyadaki bazı ülkeler çalkantılı ülkelerdi. | TED | فطبقًا لتلك الخريطة التخيلية، بعض أجزاء العالم هي دول مضطربة. |
Aslında, Bob Dole sadece, Bob Dole'un Bob Dole hakkında konuştuğunu duymayı seviyor. | Open Subtitles | بوب دول يحب أن يسمع بوب دول يتحدث عن بوب دول بوب دول |
Burada, hem gelecek zaman kipi olan dilleri hem de olmayan dilleri konuşan ciddi yerli nüfusa sahip dünyanın her yerinden dokuz ülke bulacaksınız. | TED | ما نجده هو 9 دول بالعالم لها عدد كبير من السّكان الذين يتحدّثون نوعيتي اللّغات التي بها و ليس بها مستقبل. |
Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkelerin listenin alt sıralarında olmaları aslında sürpriz değil. | TED | دول مثل الصين وروسيا والهند، وهم من الدول في أسفل التصنيف، حسنًا، قد لا يبدو ذلك مفاجئًا. |
Büyük kampanyaları hedefliyordum ve henüz liseden bile mezun olmamışken çok sayıda ülkede bulunmuştum. | TED | كنت أقوم بجلسات تصوير ضمن حملات كبيرة، وحتى قبل أن أتخرج من المدرسة الثانوية، زرت عدة دول مختلفة. |
Şimdi zirvedeki 10 hakkında farkedeceğiniz bir diğer şey, Yeni Zelanda hariç hepsinin Batı Avrupa ülkeleri olması. | TED | وما ستلاحظه في العشرة الأوائل معظمهم، باستثناء نيوزيلندا، دول من أوروبا الغربية. |
Onların %80'i Kenya gibi düşük gelirli ülkelerde yaşıyorlar ve çok büyük bir kısmı görme engelli olmak zorunda değil. | TED | 80 في المئة منهم يعيشون في دول ذات دخل منخفض مثل كينيا، والغالبية المطلقة ليس لعماهم ضرورة. |
Bunu daha önce Tayland gibi 1980'de bizimkine benzer ekonomik zorluk yaşayan ülkelerden biliyoruz. | TED | نحن نعرف بأنه قد تم فعلًا ذلك سابقًا في دول كتايلاند حيث عانوا عام 1980 من نفس التحديات الاقتصادية التي نواجهها. |
Şu anda 15.000'den daha fazla nükleer silahın dokuz ülkenin elinde olduğunu bilmeniz çok önemli. | TED | لهذا، يجب عليك أن تعرف في الوقت الحالي، لدينا ما يزيد عن 15.000 سلاح نووي في أيدي تسع دول. |
Diğerleri savaşın mahvettiği Afrika ülkelerinden geliyor. | TED | بينما يأتي آخرون من دول أفريقية أخرى دمرت بفعل الحرب. |
Tanrı biliyor ki Doyle'dan baba maba olmaz. | Open Subtitles | ويعلم الله ان لم يكن " دول " قد افسد عقله |
O zamandan beri, dünyanın dört bir yanında, sanat enstalasyonları aracılığı ile tanıştığım insanların ülkelerinde bahçelerini ektim. | TED | من ذلك الوقت, وانا أزرع حدائقها من خلال المنشئآت الفنية عبر العالم، في دول الناس الذين ألتقي بهم. |
Kendi ülkesi sınırları içinde daha güvende hisseden Castro Latin Amerika'nın geri kalan kısmına devrimi ihraç etmenin yollarını aradı. | Open Subtitles | ومع تواجده الآمن داخل بلده، سعى إلى تصدير الثورة لبقية دول أميركا اللاتينية |