| çok uzun yıllar önce kaybettiğim onurumun geri geldiğini hissediyorum." | TED | أشعر أن لدي كرامة كنت قد فقدتها منذ زمن طويل |
| Feda edebileceğim en değerli şeyin kendi sesim olduğunu anladım ama bundan uzun zaman önce vazgeçmiş olduğumu fark etmemiştim. | TED | حسبت أن أثمن ما أستطيع التضحية به هو صوتي، لكن كان وكأنني لم أدرك أني تخليت عنه منذ زمن طويل. |
| İnsanlar uzun zamandır medyayı seks hakkında konuşmak için kullanıyor. | TED | يستخدم الناس وسائل الإعلام ليتحدثوا عن الجنس منذ زمن بعيد. |
| Unutmayalım ki, kısa süre önce okyanusta neredeyse hiç balık kalmamıştı ve dünya nüfusunun yarısı açlık tehlikesiyle karşı karşıyaydı. | Open Subtitles | أتعرفين، لا ينبغى أن ننسى أنّه ومنذ زمن بعيد تقريباً لا أسماك غادرت المحيط ونصف سكّان العالم يواجهون خطر الجّوع |
| Sistem, ışınların herhangi bir yüzeye vurup geriye yansıması arasındaki geçen zamanı kaydederek ışınların uçuş süresini ölçmektedir. | TED | يقيس النظام زمن صعود الشعاع، مسجّلا الزمن الذي يستغرقه الضوء ليصطدم بسطح ويقوم بالرجوع. |
| Bir zamanlar öyleydi. Ama şimdi daha fazlasıyım. Oh, Gracias senor. | Open Subtitles | كان ذلك منذ زمن, ولكن الان انا اكثر بكثير اوه, سنيور |
| O kapıyı ona uzun zaman önce kapattık. Artık yalnız. | Open Subtitles | لقد أغلقنا هذا الباب أمامه من زمن بعيد إنه وحده |
| uzun bir zaman önce, bu gücü kontrol etmeyi deneyen insanlar oldu. | Open Subtitles | منذ زمن طويل، كان هناك ناسَ يحاولَون أَنْ يُسيطروَ على تلك القوَّةِ. |
| O kadar uzun zaman geçti ki, neredeyse hiçbirini hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لقد كان منذ زمن طويل. أنا لا أستطيع تذكرهم تقريباً. |
| Bunca zamandır buradayız ve ben hala aynı işi yapıyorum. | Open Subtitles | إننا نعيش هنا منذ زمن ومازلت أعمل في الوظيفة نفسها |
| Bu mahallede uzun zamandır yaşıyorum. Bir çok değişik şey gördüm. | Open Subtitles | لقد عشت في هذا الحي منذو زمن طويل رأيت اشياء كثيرة |
| Yaşamaya uygun diye tanımlayacağımız bir durumdan buna doğru değişti çünkü yaşamın üç gereksinimi burada çok önce mevcuttu. | TED | وقد تغير عن الحالة التي كانت لِتصنفَه ككوكب صالح للحياة، لأن المتطلبات الثلاثة الرئيسية للحياة كانت موجودة منذ زمن. |
| İnsanların dünyanın düz olduğunu düşündüğü zamanlardan beridir çok olmadı. | Open Subtitles | منذ زمن ليس ببعيد كان الأنسان يعتقد أن الأرض مسطحة |
| Mesele şu ki Marcus, Will uzun süre önce okulu bitirdi. | Open Subtitles | ما أقصده يا ماركوس أن ويل ترك المدرسة منذ زمن طويل |
| Şimdi, evrimsel zamanı romantize etmiyorum. | TED | في حقيقة الأمر, لست أضفي هنا هالة مثالية من الخيال على زمن تطور الكائنات. |
| Bir zamanlar, korkunç bir mağarada yalnız başına yaşayan bir kız vardı evinden çok uzaktaydı ve bu onu çok üzüyordu. | Open Subtitles | فى زمن من الأزمان , كان هناك فتاه عاشت بمفردها فى كهف مرعب بعيداً عن منزلها من ما جعل قلبها يؤلمها |
| Bu Rachel Carson'ın zamanında da doğruydu, şimdi de doğru. | TED | كان ذلك صحيحًا في زمن راشيل كارسون، وهذا صحيح اليوم. |
| Şayet farklı bir zamanda doğsaydınız saygı değer biri olurdunuz. Ciddiyim. | Open Subtitles | لو كنت وُلدت في زمن آخر لأخذت مكانك الحق، أعني هذا |
| Bir delikanlıydı. Bu delikanlı beni uzun zamandan beri seven... | Open Subtitles | فتى عرفته من زمن طويل شخصاً اصبح اكثر من صديق |
| Bu ada bile eski zamanlarda suyun altında bulunmuş olabilir. | Open Subtitles | حتى هذه الجزيرة، ربما كانت تحت البحر قبل زمن بعيد |
| Dediğim gibi, bu cihaz uzun süredir ölmüş olan bir uygarlığın kayıtlarını tutuyor. | Open Subtitles | كما قلت , هذا الجهاز يحتوي على سجلات لحضارة ماتت منذ زمن بعيد |
| Burası eskiden beri bana ait ama on yıl önce buraya tekrar taşındım. | Open Subtitles | أمتلك هذا المكان منذ زمن بعيد، ولكني عدت إليه الآن منذ عشر سنوات |
| Aslında araba sürmemem lazım çünkü ehliyetimin süresi çoktan geçti. | Open Subtitles | عملياً لا يجب عليّ قيادتها لأن رخصتي منتهية منذ زمن |