| Nasıl çalıştığına dair bir fikrim yok, ama buna çok para ödedim. | TED | ليس عندي أدني فكرة عن طريقة عمله، لكني دفعت فيه مبلغاً كبيراً. |
| ve kafamızdakiler ile beraber mimari çevremizi ışıklandırmak için yeni bir yol. | TED | ويمثل طريقة جديدة للإضاءة البيئة المعمارية بالابقاء على مفهوم الرفاهية بعين الاعتبار |
| Onu kurtarmaya çalışıyordu... Ben böyle bir şeyi asla yapamazdım. | Open Subtitles | طريقة انقاذه لها لم يكن يمكننى فعل شئ مثل هذا |
| Olumsuz yönleri olsa da ilişki kurmanın yepyeni bir şekli. | TED | أنها طريقة جديدة تماماً لفعل الأشياء التي تتضمن سلبيات جديدة. |
| bu Kuvvetli ilgimi çekiyor. bir şey söylemeden konuşmak gibi bir tarzı var. | Open Subtitles | انه يثيرنى هذا ال كوفيتلى لديه طريقة فى الحديث دون ان يقول شيئا |
| Buradaki mekanizma tek eksenli ve bu tek eksen aynı kapı menteşesi gibi. | TED | طريقة العمل هنا تكون بواسطة محور واحد والمحور الواحد يكون مثل مفصل الباب |
| 20. yüzyılın başlarında genç patent memuru Albert Einstein bize bu imkanı sağladı. | Open Subtitles | ،فى أولى سنوات القرن العشرين موظَّف بارِع يُدعى منحنا طريقة مُمكِنة نحو الماضى |
| Ben her zaman bir öyküyü en iyi şekilde anlatmaya çalışıyorum. | TED | ولكني أحاول دائما إيجاد افضل طريقة لكي أروي كل قصة تصادفني |
| İnsanlara yemekleri daha önce hiç görmedikleri biçimde gösterebileceğimiz bir yol var mı? | TED | هل يوجد هناك طريقة نعرض بها الغذاء للناس بطريقة لم يشاهدوها من قبل؟ |
| Yaşamak ve para kazanmak için başka bir yol bilmedi. | TED | لم يعرف أية طريقة أخرى لكسب العيش و صنع المال. |
| Eğer sorunumu böyle çözmemi öneriyorsan, cevabım hayır. Çünkü bu ödleklerin çözümü. | Open Subtitles | إذا كنت تقترح أن أحل مشاكلي بالمال، فأنها أرفض، إنها طريقة جبانة |
| Uyumanın işte bir yolu. böyle hikayeler beni bile sıkar. | Open Subtitles | هذه طريقة من طرق النوم أن تلك القصص تشعرنى بالملل |
| Ancak oluşum şekli sebebiyle bizimki aşırı derecede büyük ve yakındır. | Open Subtitles | لكن بسبب طريقة تكوينه، قمرنا كبير على غير العادة وقريب جداً، |
| Yetişkin ve doktorası olan bir psikoloğun telefona cevap veriş şekli bu olamaz. | Open Subtitles | تلك ليست طريقة البالغين الحاصلين على دكتوراه في علم النفس للإجابة على الهاتف |
| Ya bununla başa çıkacağım ya da başka bir yaşam tarzı bulacağım. | Open Subtitles | وأنا إما تضطر إلى التعامل مع أو أن تجد طريقة أخرى للعيش. |
| Gerçi, bugün haberlerin sahteleşiyor gibi göründüğü tamamen yeni bir yöntem var. | TED | أما اليوم فهناك طريقة جديدة تماما، حيثما ظهرت العديد من الأخبار الزائفة. |
| Bekleyemezdim. İmkanı yoktu... Seni orada o anda elde etmeliydim. | Open Subtitles | ليس من طريقة هناك كان عليّ أن أقترب منكِ حينها |
| Belki haklısın. Fakat kızın bunlar olmamış gibi davranmasına imkan yok. | Open Subtitles | ربما أنت على حق عدا أنه لا يوجد طريقة لتجاهل الأمر |
| Dolayısıyla üçgen, bu katsayıların hepsini görmenin hızlı ve kolay bir yoludur. | TED | لذلك يعطي هذا المثلث طريقة سريعة وسهلة للبحث عن كل هذه الأمثال. |
| İki mektubun aynı bilgisayardan geldiğini teyit etmek mümkün mü? | Open Subtitles | إذاً هل هناك أي طريقة للتأكيد على أن الخطابين وصلا |
| Şef Gusteau'nun tarzını bilirim. Onun yemeklerinde her zaman farklı bir şey vardır. | Open Subtitles | أعرف سر طريقة جوستو كان للشيف جوستو, في كل طبق شيئ غير متوقع |
| İltica yolları farklı ama diğerleriyle ortak bazı noktalar bulduk. | Open Subtitles | طريقة إرتداده كانت مختلفة لكننا وجدنا قاسم مشترك مع الآخرين |
| Mesleğimizin ödüllerinde nadiren para var ve başka bir yolla da elde etmedim. | Open Subtitles | نادرا ما تكون مكافآت مهنتنا نقدية، لا أستطيع الحصول عليها بأي طريقة أخرى. |
| Uzun süredir, bilgiye ulaşmanın yolunun bilgi vermek olduğuna inanırım. | Open Subtitles | اعتقدت طويلا اننا افضل طريقة للحصول علي المعرفة هو اعطائها |
| İnsan ilişkilerini, çıkar ilişkisi olarak düşünürsek bu bize çok rahatsız edici gelecektir. | TED | وعندما نفكر بالعلاقات البشرية في طريقة المعاملات في الاساس غير مريحة لنا كـبشر |
| Olaylara çok, çok gerçekçi bir bakış yöntemi. Çok mantıklı. | Open Subtitles | يا لها من طريقة واقعية للنظر إلى الأمور وراشدة أيضاً |