| yolunu o bornozdan çıkarak bulduğun sürece bence iyi bir şey. | Open Subtitles | حسناً,مادمت سوف تجد طريقك خارج هذا الرداء اعتقد انى على مايرام |
| Bir sosyopatın beyni içinde olmasına rağmen yine de bir yolunu bulabildin. | Open Subtitles | و مع كل تلك الأمور في عقلك لا زلتي تستطاعين إيجاد طريقك |
| Peki. Ama sonra yoluna devam et ve kendi hayatını yaşa. | Open Subtitles | حسنا , لكن عليك إذن أن تكملى طريقك و تعيشى حياتك |
| Korsanlar hakkında kötü düşünmene rağmen korsan olma yolunda ilerliyorsun. | Open Subtitles | لديك نظرة كئيبة عن القراصنة كنت في طريقك لتصبح قرصاناً |
| Eğer siz Tanrı'nın yolundan gidenlerdenseniz size tavsiyem; bu tip yerlerden uzak durun!" | Open Subtitles | واذا كنت في طريقك الى الله فأنا اقترح ان لاتألف الذهاب لاماكن كهذه |
| Büyük cesaret gösterdin fakat yolun hâlâ çok zor. | Open Subtitles | إنك أظهرت شجاعة عظيمة لكن طريقك صعب حتى الآن |
| Bu arada, anneni arayıp ona yolda olduğunu söylememi istermisin? | Open Subtitles | هل تريدين أن اتصل بإمك واخبرها بإنك في طريقك للمنزل؟ |
| Bir de, odamın yolunu bulursan bir yüzlük daha çalışır. | Open Subtitles | هذه مئة دولار لك , إذا عرفتي طريقك الى غرفتي |
| 5 tane 5 ve 7 tane 7 ekleyerek yolunu dikkatle çiziyorsun. | TED | شق طريقك بحذر، جمع 5 خمس مرات و7 مرتان. |
| Okula gidersin, çalışırsın, pratik yaparsın, öğrenirsin, mezun olursun ve sonra gerçek dünyaya gidersin ve kendi yolunu kendin bulursun. | TED | هو أن تذهب للمدرسة، تدرس، تتدرب، تتعلم، تتخرج، ثم تخرج للعالم، و تشق طريقك بنفسك. |
| Bu ülkede yolunu kaybetmek çok kolay. | Open Subtitles | هذه بلاد سهلة لفقد طريقك في. ذلك أحد سحره. |
| Ayağının tabanından çıkarabileceğin ve sonrasında yoluna devam edebileceğin bir şey değildir. | Open Subtitles | ليست شيئاً يمكنك أن تمحيه بسهولة وتكمل طريقك كأن شيئاً لم يكن. |
| yoluna çıkacak ve kendinden nefret etmeni sağlayacak tek şey ezik olup olmaman. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي سيحصل في طريقك وتجعلك تكره نفسك هو إذا كنت العاهرة. |
| Öğrendiğim tek şey yoluna ne çıkarsa çıksın devam etmen gerektiği. | Open Subtitles | شيئ واحد تعلمته عليك أن تتابع مقاومة ما يعترضك في طريقك |
| Ne önemi var yolunda yağmurun yağmasının ve yağmur damlaları pıt pıt düşse. | Open Subtitles | ماذا يهم إذا كان المطر يأتي في طريقك وقطرات المطر طقطق على طول؟ |
| Seni yolundan çıkarmayacağım tatlım, Söz veriyorum. | Open Subtitles | لن أجعلك تحيدي عن طريقك ، عزيزتي أوعدكبذلك. |
| Çileklerden başla, şu muzlara kadar yolun var. | Open Subtitles | وممكن تمهد طريقك للموز الملعون متى يا سفلة؟ |
| yolda gelirken de gördüğünüz gibi etrafımız karayolları ile çevrili. | Open Subtitles | كما رأيتَ في طريقك إلى هنا، نحن مُحاطون بالطرق السريعة. |
| Çıkış yolunun üstünde. Kapıda adı var. Hemen şurada. | Open Subtitles | في طريقك إلى الخارج ، الإسم مكتوبعلىبابالمكتب. |
| Kayınvalidenle vakit geçirmek için o kadar yol teper miydin? | Open Subtitles | أنت تخرج عن طريقك لتصرف وقت أضافي مع عمتك ؟ |
| Bakın, sizi alenen destekleyemeyiz, ama eğer bunu almakta kararlıysanız, yolunuza da çıkmayız. | Open Subtitles | اسمعي,لا نستطيع دعمك علنا ولكن أن قررت الإستمرار بهذا فلن نقف في طريقك |
| -Zaten sen bu yolu tercih etmezdin - Ne yolu? | Open Subtitles | . لأنى عرفت أنك ستبقى فى طريقك أى طريق ؟ |
| Evet, bizi karşılamak için yola... çıkmış olman büyük kibarlık. | Open Subtitles | حسناً، هذا لطيف جداً منك لتخرج عن طريقك لترحب بنا |
| Küçük bir kasabada yaşayan büyük annenizin evine giderken durduğunuz marketin önünde, içeri girerken gördüğünüz adam vardır ya. | Open Subtitles | هل تعلم ذلك الرجل الذى تراه يذهب إلى محل الوجبات السريعة عندما تتوقف عند البلدة فى طريقك لمنزل جدتك؟ |
| Sürekli olarak genç yönetici arayışındadır. Yukarı doğru çıkıyorsun evlat... | Open Subtitles | إنهم في بحث دائم عن مدراء تنفيذيين شباب، أنت في طريقك للترقي |
| Brophy, Modell size doğru geliyor olabilir. | Open Subtitles | بروفي، يخبر رجالك موديل قد يترأّس طريقك. |
| Ayrıldık, sen bir yöne gidiyorsun ben başka bir yöne. | Open Subtitles | لقد تعدينا حدودنا, أنت ستذهب في طريقك, وأنا في طريقي |