"عديم" - Translation from Arabic to Turkish

• işe
• gereksiz
• anlamsız
• olmayan
• Seni
• biri
• duyarsız
• beş
• hiçbir
• önemsiz
• tekisin
• acımasız

İşe yaramaz bir makine yapma sürecimdeki ilk adım sorunu tanımlamak.
وإيجاد المشكلة هو أول خطوة في طريقي لاختراع جهاز عديم الفائدة

Lockhart işe yaramaz olabilir, ama Sırlar Odası'na girmeye çalışacak.
قد يكون لوكهارت عديم الفائدة لكنه سيحاول الدخول إلي الغرفة

bu son derece gereksiz bi kategorileme biçimi.
هذا نموذج للتصنيف عديم النفع بشكل عالي.

İşim sana anlamsız, aptalca gelebilir ama değil. Amaçsız değil.
بالنسبة لك,عملى قد يبدو عديم الجدوى ولكنه بعيد عن التفاهة.

Biliyor musun? Her grupta ... çöptan başka birşey olmayan bir tip olur.
أتعلم إذا كان هناك خمسة في الفريق واحد منهم على الأقل عديم الفائدة

Genç ve tecrübesizliğin yüzünden bunları bilmediğin için Seni suçlayamam.
أنا لا ألومك لعدم معرفتك ذلك أنت شاب عديم الخبرة

Bunların hiç biri benim hatam değildi. Elimden bir şey gelmezdi.
لم يكن أي من هذا خطئي، لقد كنت عديم الحيلة وقتها.

Seni işe yaramaz şey. O koca kıçını oraya sığdıramazsın bile.
أنت عديم الفائدة , لا تستطيع حتى أن تدخل الى العربة

Eğer patlatabilirsek işimize yarar. Hayır, işe yaramaz. Çünkü birinin burada olması gerekiyor.
يمكننا فقط ان نجعلة ينفجر انة عديم الفائدة ويجب ان يبقى شخص هنا

En iyi yapabileceğin şey işe yaramaz sapık jutsular yapmak olur.
أفضل ما يمكنك فعله هو أن تجد أسلوبا نينجا عديم الفائدة

Yakında sizin için işe yaramaz olacaklar. Neden yaptığınız işten biraz para kazanmayasınız?
قريباً سيكونون عديم القيمة بالنسبة لك لم لا تأْخذ بَعْض المال لعملك ؟

Biraz daha yardım gerek bana! İşe yaramaz babası nerede?
أحتاج لمن يساعدني ، أين ذهب أبوها عديم الفائدة ؟

Burada bir üstgeçit yapılmış, muhtemelen çok gereksiz, ve bir kaldırım yapmayı unutmuşlar.
هنا يبنون جسر علوي، عديم الفائدة في غالب الأحيان، وينسون جعل أرصفة.

Eğer adamlarımızı oraya götürmeyi kabul edersen, biz orada, ...gereksiz bir şiddet eylemi olmayacağına emin olabiliriz.
واذا كنت على استعداد لقيادة المجندين, سنكون متأكدين من ان لايوجد عنف, عنف عديم الفائده

Tamamıyla anlamsız olan bu karışımla sonuçlanmanızın nedeni de bu, hem başlık hem içerik olarak.
ولهذا السبب ينتهي بك الأمر إلى هذا المزيج عديم الجدوى تماما، سواء من حيث العنوان أو المحتوى.

Eğer bunun dışında olsaydık neredeyse anlamsız olacaktı, zamanın öncesi gibi.
لو كنا خارج هذه، لأصبح تقريبًا عديم المعنى، مقارنة بما قبل ذلك.

Yemeğine kokusuz,tadı olmayan zehir kattım, yaptığım bu zehir Seni sonsuza kadar hıçkırtacak!
لقد أضفت للطعام سم عديم الطعم و الرائحة ، و سيصيبك بوفاق للأبد

Hiç kimse, bir sanatçının değersiz, anormal ve göründüğünden daha basit ve hayatta kalmak için, sürekli kıvırmak zorunda olan biri olduğunu anlamamalı.
لا يجب ان يلاحظ احداً ان الفنان عديم القيمة.. ..انه شخص حقير وغير طبيعي ..يتلوى ويلتف كالدودة كي يبقى حياً

Sen de biraz duyarsız davrandığını düşünmüyor musun?
بصراحة، أعتقد كامل الشيءِ فقط عديم الحس نوعاً ما، أليس كذلك؟

Sıra ne zaman gerçek birşeyler yapmaya geldiğinde beş para etmiyorsun!
ولكن حين يأتي الوقت لتتحرك فعلياً وتقضي الأشغال، أنت عديم الفائدة

Artık şişman, kel, şişman, hiçbir şey olmayı kabul etmem gerek.
يجب علي فقط أن أكتفي بكوني بدينا، أصلعا و عديم الفائدة

hiçbir bina önemsiz değildir. İsteyen herkesle çalışırım.
لا يوجد مبى عديم الأهمية سوف أبنى لأى شخص يريدنى

Asla. Kendi başına dava bile kazanamıyorsun, işe yaramazın tekisin.
مستحيل، لا يمكنك ربح قضية لوحدك أنت عديم الفائدة

Görüyorum ki, o acımasız katliamdan kazandığın parayı bu gizli küçük sığınak için harcamışsın.
إذاً فالمال الذي أخذتِه من ذلك القاتل عديم الرحمة قبلعشرينعاماً.. غطى تكاليف مخبئك الصغير المشبوه هذا.