"على أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • gerek
        
    • lazım
        
    • gerekiyor
        
    • konusunda
        
    • zorunda
        
    • zorundayım
        
    • da
        
    • ki
        
    • iyi
        
    • için
        
    • yerine
        
    • ederim
        
    • emin
        
    • olduğunu
        
    • olacağım
        
    Artık yaşIı bir hizmetçi olmakta utanılacak bir şey olmadığını kabullenmem gerek. Open Subtitles على أن أبدأ بإخبار نفسي أن لا عيب بأن أصبح عذراء عجوز
    lazım ben tür, Sergei bu saygı , işin garibi söylüyorlar. Open Subtitles غريب بعض الشيء لكن على أن أقول أنني أحترم هذا، سيرغي
    Unutmayın fazla zamanımız yok efendim. Biletlerimi almam gerekiyor. Saçma. Open Subtitles تذكر, ليس لدينا الكثير من الوقت, على أن أحضر التذاكر
    Schweickart, Apophis adlı asteroidle ilgili hayli müteyakkız olmamız gerektiği konusunda ısrarcı. Open Subtitles أصر شويكارت على أن نبقى في حالة تأهب قصوى تجاه الكويكب أبوفيس
    Bu da benim tesellim madam. Bakmak zorunda değilim. Siz de öyle. Open Subtitles هذا هو عزائي، أنا لست مضطراً على أن أنظر إليه ولكنكِ مضطرة.
    ! Onu doldurmak 1 saatimi almıştı. Şimdi yeniden yapmak zorundayım! Open Subtitles لقد أستغرقت ساعة فى أحضاره والآن على أن أفعل ذلك ثانية
    Bir kuş ya da çiçek olmadan yerden havalanmak yeterince zor zaten. Open Subtitles من الصعب البدء على آية حال على أن تكون طائر أو زهرة
    Kütlenin Korunumu Yasası, kütlenin ne yaratılabileceğini, ne de yok edilebileceğini söyler, bunun anlamı kahramanımızın büyüklüğünün değişmesi illa ki kütlesini değiştirmeyecek. TED قانون مصونية الكتلة ينص على أن الكتلة لا تخلق ولا تفنى، هذا يعني أن كتلة بطلنا لن تتغير لمجرد أن حجمه تغير.
    Size söylesem iyi olur. Hammond, bu adamların gelebileceğini bana söyledi. Open Subtitles أظن أنه على أن أقوله لكم هاموند أخبرنى عن إمكانية قدومهم
    Kara deliklerin evrendeki her şeyi yuttuğuna dair bir efsane vardır, ama onun içine düşmeniz için çok fazla yaklaşmanız gerekir. TED هنالك خرافة تنص على أن الثقب السوداء تلتهم كل شيء في الكون، لكن في حقيقة الأمر يجب الإقتراب كثيرا للسقوط فيها.
    Belki bir sperm bankasına giderim. - Brezilya'ya gidiyorsan buna gerek yok. Open Subtitles ربما يجب على أن أذهب أنا بدلا عنكى أنتى لستى مضطرة لذلك
    Ama senin bu kadar güzel konuşabildiğini gördükten sonra, Japonca konuşmama gerek yok. Open Subtitles ولكن ليس على أن أكون متحدثا لليابانية حتى أرى مدى جمالك وأنت تتحدثينها
    Dayını bulup yoluma devam etmem lazım. Nerede? Open Subtitles على أن أجد عمك و سأكون فى طريقى والآن أين هو ؟
    Ve itiraf etmem lazım ki benim seyircimi asla kendine bağlayamaz. Open Subtitles كما أنظر إلى مؤدى فى عرضى و يجب على أن أقول إنه لن يظهر على جمهورى
    Gerçekten yapmasam iyi olacak. Bir arkadaşıma göz kulak olmam gerekiyor. Open Subtitles في الحقيقة لا أريد ذلك، يجب على أن أراقب صديقي هناك
    Sanıyorum hepimiz, yeteneğin tekniğe hakim olmaktan kaynaklandığı konusunda hem fikiriz. Open Subtitles أعتقد أننا جميعاً نتفق على أن الموهبة تأتي من إتقان التقنية
    Sizi alabilmek için her şeyin daha zorlaşmamasını ummak zorunda kaldım. Open Subtitles كان على أن أدور حول المكان متمنيأ أن أتمكن من رفعكما
    Siz orda oturur ve tahmin yüretebilirsiniz ama ben yaşadığını ummak zorundayım Open Subtitles يمكنك أن تجلس هنا وتُخمن ولكن أنا على أن أبقِ الأمل حيا
    Ancak bu çalışmalar aynı zamanda göstermiştir ki, iletişim ortak bir zemine dayanır. TED ولكن تكشف هذه الدراسات أيضاً على أن التواصل يعتمد على أسس ومفاهيم مشتركة.
    İstediğim sanatı yapabilmek için sadece farklı bir yaklaşıma ihtiyacım vardı. TED فقط على أن أجد نهجاً مختلفاً لكي أصنع الفن الذي أردته.
    Çılgınca ve aptalca geliyor kulağa, ama aslında ucuz ve köhne bir şey yerine hiçbir ekipman edinmemeyi tercih eden hastaneler var. TED قد يبدو ذلك جنون، وغبي. لكن هناك فعلاً مستشفيات تفضل أن لا تملك أي معدات على أن تملك معدات تبدو رخيصة وتافهة.
    Bu deneye katılmayı kabul ettiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Open Subtitles أريد أن أشكرك لموافقتك على أن تكون جزء من تجربتنا
    Hayır, ama bir daha sözümü kesersen... emin ol ki sen kucaklarsın. Open Subtitles لا، ولكن لو قاطعتني مرة أخرى سأحرص على أن تحتضن أنت واحداً
    Beyler, Amerikan otomobillerinin, sizin otomobillerinizin... emsalsiz olduğunu kanıtlamayı teklif edeiyorum. Open Subtitles سادتى أقترح أن نبرهن على أن السيارة الامريكية سيارتكم بلا نظير
    Sen Monica'nın nedimesi olursan, ben de senin nedimen olacağım. Open Subtitles إذا أنت خادمة مونيكا الشرف، أحصل على أن يكون لك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more