Bunu söylediğim için üzgünüm. İlk defa böyle bir şey oluyor. | Open Subtitles | انا اسف على قول هذا، كانهذااولشيء خرج منفمي. |
Bunu söylediğim için üzgünüm ama iyi görünmüyorsunuz. | Open Subtitles | اعذريني على قول هذا لكنّكِ لا تبدين كذلك |
Nasıl böyle bir şey söylersin. Karim Rashid imzasını taşıyor. | Open Subtitles | كيف تجرؤين على قول هذا انه من تصميم كريم رشيد |
Biliyorum bunu söylemek için çok geç... ama kendi hayatınızı korumaya elbette ki hakkınız var. | Open Subtitles | .. أعرف أن الأوان قد فات على قول ذلك و لكن أنت لديك الحق في حماية حياتك الشخصية |
Bunu söylediğim için kusuruma bakmayın, peder ama biri uzun zaman önce kafasına kurşunu sıkmalıydı. | Open Subtitles | أعذرني على قول ذلك أبتاه ولكن كان على أحدهم قتله منذ زمن .. |
Olağanüstü canayakın. Hatta çok etkileyiciydin. - Böyle söylediğim için afedersin. | Open Subtitles | بطريقة استثنائية، بل أنت ساحرة تماماً اعذريني على قول هذا |
Kendisinin, böyle söylediğim için affet ama fazla zamanı kalmamış olabilir. | Open Subtitles | وسامحني على قول هذا لكنه قد لا يعيش لفترة طويلة |
Bunu söylediğim için bağışla,ama senin aleyhinde söylenenleri düşünmeye bile korkuyorum. | Open Subtitles | سامحيني على قول هذا لكنني أتخيل ما يقال بالسوء عنكِ |
Böyle bir şeyi nasıl söylersin? | Open Subtitles | إنّـهُ ميّت؟ كيف تجرأتي على قول شيء كهذا؟ |
Nasıl bunu söylersin ? Ben elimden geleni yapıyorum. | Open Subtitles | اوه كيف تجرؤ على قول ذلك انا افعل ما استطيع فعله |
Şu berbat otelinin her tarafı fare kaynarken ne cüretle böyle bir şey söylersin sen? | Open Subtitles | كيف تجرؤ على قول هذا بينما فندقك المتعفن مليىء بالفئران |
"Gerçek" Yaşam Körisi olup olmadığını söylemek için yüz yıl küçüksün! Eğitimine en baştan tekrar başlayacaksın. | Open Subtitles | عمرك صغير على قول ذلك الكلام تحتاج الى مائة سنة لكي تصنع كاري الحياة الحقيقي |
Sakın söyleyeyim deme, seni çemçük ağızlı. | Open Subtitles | لا تتجرأ على قول شيء أيها الثرثار اللعين الصغير |
Babam, huzur içinde yatsın eskiden derdi ki, mahalle bir organizma gibidir. | Open Subtitles | أبي ، فلترقد روحه بسلام كان معتاد على قول أن الجوار هو مثل الكائن الحي |
Şu an ofisinizi bundan daha az şeyi söyleme niyetiyle terk edebilirim. | Open Subtitles | أغادر مكتبك الآن عازما على قول ما هو أقل من ذلك بكثير |
Annem kanın kendi kendini temizlemesi gerektiğini söylerdi hep. | Open Subtitles | اعتادت أمي على قول أنه يفضل ترك الدم ينقي نفسه. |
Bana senin hakkında bunları söyletti. | Open Subtitles | هو من ارغمني على قول هذه الاشياء عنك |
Ne cüretle çocuklarım hakkında böyle konuşursun? | Open Subtitles | و كيف تجرؤ على قول ذلكَ بشأن أطفالي ؟ |
Onun adını sakın ağzına alma. Sakın! | Open Subtitles | لا تجرؤ على قول اسمها، لا تجرؤ |
Aslında Tony Stark dememeliydim çünkü ekipmanını giydiğinde teknik olarak "Iron Man" oluyor. | Open Subtitles | أوتعلم؟ لم يكن على قول تونى ستارك ... فبمجرد أن يلبس ... حتى يصبح الرجل الحديدى ، أنا |
20 yaşında ve öfkelisin. Bunu söylediğin için seni affedeceğim. | Open Subtitles | أنت في سنّ العشرين وغاضب لذا سأسامحك على قول ذلك |
Tanrı'nın huzurunda, gerçeği, bütün gerçeği ve sadece gerçeği söyleyeceğinize yemin eder misiniz? | Open Subtitles | هل تقسم على قول الحقيقة، الحقيقة الكاملة ولا شئ سوى الحقيقة، ليساعدك الإله؟ |