"قلتِ أنّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • demiştin
        
    • olduğunu söylemiştin
        
    • olduğunu söyledin
        
    • olduğunu söylemiştiniz
        
    • olmadığını söylemiştin
        
    • söylediniz
        
    Belki bir danışmanla konuşabiliriz. Boşanmamızdan sonra yardımı oldu demiştin. Open Subtitles ربّما يمكننا التحدّث إلى مستشار قلتِ أنّ هذا ساعد بعد طلاقنا
    Bana bir şey söyleyeceğim demiştin, nedir? Open Subtitles إذن قلتِ أنّ لديكِ شيء لتُخبريني به، ما الأمر؟
    Biliyorum. Ancak, bu köyde kalan insanların hayatta kalan tek ailen olduğunu söylemiştin. Open Subtitles أعلم، لكنّك قلتِ أنّ سكّان هذه القرية هم كلّ من تبقّوا من أهلك.
    Birkaç saat müsait olduğunu söylemiştin, değil mi? Open Subtitles أعني ، لقد قلتِ أنّ لديكِ بضع ساعاتٍ ، أليس كذلك؟
    Aralarında bir şeyler olduğunu söyledin. Open Subtitles أعني، أنتِ قلتِ أنّ هناك ما يفعلونه
    Nabzının normal olduğunu söylemiştiniz. Kalp tamponadı. Open Subtitles قلتِ أنّ معدّل ضربات قلبها جيدة
    Onu öldürmenin çözüm olmadığını söylemiştin. Onu taşa çevirmenin ne farkı var? Open Subtitles و قلتِ أنّ قتلها ليس الحلّ فكيف يختلف الأمر بتحويلها إلى حجر؟
    Bir saniye sen pastanın mavi ve beyaz mı demiştin? Open Subtitles حسنٌ انتظري... هل قلتِ أنّ الكعكة كانت باللون الأبيض والأزرق؟
    Atıştırmanın ne yeri ne de zamanı değil demiştin. Open Subtitles إعتقدتكِ قلتِ أنّ هذا ليس زمان أو مكان تناول وجبة خفيفة.
    Oğlun kaç yaşında demiştin? Open Subtitles كم قلتِ أنّ إبنكِ يبلغ من العمر؟
    Kiralık kasam var demiştin. Open Subtitles قلتِ أنّ لديكِ صندوق وديعة إئتمان
    "Birkaç araç peşimde olabilir." demiştin. "Belki" demiştin. Open Subtitles قلتِ أنّ بضعة عربات تطاردك ربّما
    Birkaç saat müsait olduğunu söylemiştin, değil mi? Open Subtitles أعني ، لقد قلتِ أنّ لديكِ بضع ساعاتٍ ، أليس كذلك؟
    Adamın gözlerinin mavi olduğunu söylemiştin. Aslında çocuk kaçıran hiç kimse görmedin, değil mi? Open Subtitles لقد قلتِ أنّ عينيّ المُختطف كانت زرقاوتين.
    Onu kaybetmenin senin denemen olduğunu söylemiştin. Seni değiştirdiğini. Open Subtitles قلتِ أنّ فقدانه كان محنتكِ التي غيّرتكِ.
    Bu araf denilen yerin alevlerle dolu olduğunu söylemiştin. Open Subtitles قلتِ أنّ ذاك العالَم السفليّ مليءٌ بالدخان و النار
    Büyükbabamın bir Gezgin olduğunu söylemiştin. Bu da demek oluyor ki baban bir Gezgin idi. Open Subtitles قلتِ أنّ جدّي كان رحّالًا، أيّ أنّ والدك كان رحّالًا.
    Neden göl evimizin küçük olduğunu söyledin ki? Open Subtitles لمَ قلتِ أنّ منزل البحيرة صغير؟
    Bana göstermen gereken önemli bir şey olduğunu söyledin. Open Subtitles قلتِ أنّ لديكِ شيئاً مهمّاً لتريه لي.
    Nabzının normal olduğunu söylemiştiniz. Open Subtitles قلتِ أنّ معدّل ضربات قلبها جيدة
    Abinizi en son gördüğünüz zamanın Stan'in çalıştığı yere yakın düzenlenen acenta partisi olduğunu söylemiştiniz. Open Subtitles كان (ستان) في العمل عندما اتّصلتِ. صحيح. قلتِ أنّ آخر مرّة رأيتِ أخاكِ فيها كان في حفلة الوكالة حيث يعمل (ستان).
    Geçen gece bunun söz konusu olmadığını söylemiştin. Open Subtitles ليلة البارحة، قلتِ أنّ هذا لم يكن بخيار
    Bu olayın masasında başladığını söylediniz. Ne üzerinde çalıştığına bakabilir miyiz? Open Subtitles قلتِ أنّ الأمر بدأ حينما كان جالساً على محطته، أيُمكننا إلقاء نظرة على ما كان يعمل عليه؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more