"كبرت" - Translation from Arabic to Turkish

• büyüdüm
• büyümüşsün
• büyüdün
• büyümüş
• büyüdü
• büyüdüğüm
• yaşlıyım
• yaşlandım
• büyük
• büyüyünce
• yetişkin
• yaşlı
• büyürken
• Kocaman
• büyüdükçe

Ben bir gecede büyüdüm, ve... yetişkin olmak ne demek anlayamadım.
انا كبرت خلال الليل انا لا افهم ما الغرض لاكون راشده

Bu kadar alçakgönüllü olmayın. Sizin hakkınızda duyduklarımla büyüdüm ben.
لا تقلل من قدرك كبرت و أنا أسمع عنك حكايات

Ve şimdi haline bak. büyümüşsün ve suçlu adam olmuşsun.
والأن أنظر إلى نفسك، لقد كبرت لتلعب دور الشرير الحقيقي

Hayır, sen değil, sadece eski halin. büyüdün ve değiştin.
لا ، لست أنت ، فقط أنت السابقة لقد كبرت و تطورت

Kadın daha da büyümüş. Benim zamanımda sadece 1.87 ve
لقد كبرت في الحجم لقد كانت في زماني تبلغ من الطول مترين ووزنها 100 كيلو جرام

Şuna ne dersiniz? Doğruyu yanlışı anlayacak kadar büyüdü artık.
لابد أنها كبرت بما فيه الكفاية لتعرف الصواب من الخطأ

Belki nişanlım benim büyüdüğüm yeri görmek ister diye düşünmüştüm.
إعتقدت أن خطيبتي ستكون مهتمة برؤية المكان الذي كبرت فيه

Sonuçta kendi dertleri de az olmayan genç bir çocuk olarak büyüdüm.
ونتيجه لذلك لقد كبرت كرجل غاضب الذي لديه نصيبه العادل من المشاكل

Ve sanırım, orası sanatçı olarak büyümek için... ...harika bir yerdi, çünkü el becerileri harika olan, acayip, renkli karakterler arasında büyüdüm.
وأظنها كانت بيئة مناسبة لنمو فنان فقد كبرت وسط شخصيات غنية بالحياة تميزوا بمهاراتهم اليدوية

Kadının yerinin mutfak veya diğer oda olduğunu duyarak büyüdüm.
لقد كبرت وأنا اسمع أن مكان المرأة هو المطبخ أو في الغرفة الأخرى

Ben çiftçi çocuğuyum. Etrafımda hayvanlarla büyüdüm. Gözlerine bakardım ve orada neler olduğunu merak ederdim.
أنا فتى فلاح. كبرت بين الحيوانات، كنت أنظر إلى عينيها وأتساءل ما الذي يحدث بالداخل؟

Ne kadar da büyümüşsün sen böyle. Ne bilgisi isteyebilirsin ki?
كيف كبرت لما انت عليه اي معلومات قد يحدث أنك تريدها؟

Benim küçük oğlum. Ne büyümüşsün sen böyle...
مرحباً إلى الرجل الصغير لقد كبرت على ما أعتقد

Bir yılda ne kadar da büyümüşsün. Neredeyse beni geçeceksin.
أنظر كيف كبرت خلال عاماً، كدت تبلغ طول قامتي.

Evet tabii ki, sen bu evde büyüdün ama burası bankanın evi.
نعم، بالطبع، كبرت هناك في بيتك، لكنّه منزل البنك.

Artık büyüdün ve Tanrı'nın görevini yerine getirme zamanın geldi.
حسناً,والآنبماأنك كبرت, ويجب إستجابة دعوة اللورد

Jen, küçük kardeşimiz büyümüş ve dans klübü serserisine dönmüş.
جين, اختنا الصغيرة كبرت و ذهبت إلى ملهى رقص

ve deniz kurabiyelerim şehirlerin boyutlarına büyüdü.
وقد كبرت دولاراتي الرملية إلى حجم المدن.

Beraber büyüdüğüm insanları bu kadar acı çekerken görmek kolay değil.
ليس من السهل رؤية الناس الذين كبرت معهم يعانون لهذا الحد

Burada tam olarak ne olduğunu bilmiyorum, adını ne koyacağımı bilmiyorum ama şunu biliyorum ki oyun oynamak için fazla yaşlıyım...
انظري، لا أعلم تماماً ما الذي يحدث هنا. لا أعلم ماذا سأطلق على ذلك. ولكنني أعلم أنني كبرت على لعب الألاعيب.

Ama yaşlandım ve oğlumun da yaşlanmasını istedim o yüzden vazgeçtim.
لكنني كبرت و أريد لفتاي أن يكبر لذلك توقفت

Ve bu, tıpkı köpeğim gibi, tahminimden daha büyük bir fikir haline geldi.
وتماماً مثل كلبتي الجديدة، فقد كانت فكرة جديدة كبرت بشكل لم أكن أتخيله

İçlerinden biri büyüyünce Teğmen Wilt gibi biri olursa inanın çok gurur duyarım.
أذا كبرت أي واحده فيهم لتصبح مثل حالمة الرايه ولت سأكون أب فخور

Fakat sonra, biraz yaşlanıyorsunuz ve peri masalları için yaşlı oluyorsunuz.
ولكن بعد ذلك، تكبر في السن قليلًا وتشعر أنك كبرت على قراءة القصص الخيالية.

büyürken, boynuzlu ve kuyruklu pis Yahudi diye çağrıldığını unutamaması.
حيث لم تتمكن من نسيان كيف أنها كبرت وهم يدعونها باليهودية القذرة ذو القرن والذيل،

Aman Tanrım. Şu haline bak. Kocaman olmuşsun.
مرحباً كيف حالك يا إلهي إنظري إلى نفسك لقد كبرت كثيراً كيف حالك ؟

Bu takdimde bahsetmediğim konulardan biri de, siz büyüdükçe, sistematik olarak hayatın hızı da yavaşlar.
واحدة من الأشياء التي لم أقم بالتركيز عليها في تلك المقدمة كانت المنهجية , بحيث أن سرعة الحياة تتراجع كلما كبرت