| Banka bu kadar parayı tutmak için yeterince güvenli mi? | Open Subtitles | تعتقد ان المصرف آمن كفاية لدرجة يحتوي كل هذا المبلغ |
| Çok şükür zamanı gelince yeterince katırımız ve askerimiz var. | Open Subtitles | عندنا بغال كفاية ، ورجال بنادق لحراستهم عندما يحين الوقت |
| Ve senin davaların da mahkeme için yeterince kuvvetli değiller. | Open Subtitles | وأياً من تلك القضايا ليست قوية كفاية للمحكمة، تعرف ذلك |
| İlgi uyandıracak kadar kısa, ancak meseleyi örtecek kadar da uzun olması. | TED | يجب أن يكون قصيراً كفاية ليجذب الإنتباه، ولكن طويل كفاية ليغطي الموضوع. |
| Geçmişime gelince, dünyanın en harika şehirlerinden birinde sevgi dolu ve yetenekli sanatçıların olduğu bir ailede büyüyecek kadar şanslıydım. | TED | كخلفية، لقد كنت محظوظاً كفاية لأكبر في عائلة من الفنانين الموهوبين و المحبوبين في واحدة من المدن الكبرى في العالم. |
| Bu hastalıklardan ölmediler, çünkü bu hastalıkların gelişmesi gereken süre kadar uzun yaşamadılar. | TED | لم يموتوا بسبب تلك الامراض لأنهم لم يعيشوا طويلا كفاية ليتطور لديهم المرض. |
| Ama benim manikürümü, saç bakımımı, ev giderlerimi araba kiramı... ..ve bana yeni bir araba almayı karşılayacak kadar yeterli değilsin? | Open Subtitles | ولست رجل كفاية لتعتني بما تقذفة و تعطيني النقود و تصفف شعري و تدفع اجاري و تشتري لي سيارة جديدة ؟ |
| Fırında makarna yeterince peynirli olmadığı için Kenny sinir krizi geçirdi. | Open Subtitles | كينى جاتله نوبة غضب عشان المكرونة بالجبنة ماكانش فيها جبنة كفاية |
| Selam, futbol kahramanım. Şimdi sana yeterince çekici gelir miyim? | Open Subtitles | كيف حالك يابطل الكرة هَلْ أنا جذّابة كفاية لَك الآن؟ |
| yeterince buz oluştuğunda yavaşça yokuş aşağı kaymaya başlar ve buzula dönüşür. | Open Subtitles | عندما يتراكم جليد كفاية يبدأ شيئاً فشيئاً بالإنزلاق ويتراكم ليكوّن الأنهار الجليدية |
| Demek öyle. Artık senin için yeterince iyi olamayacağıma benziyor. | Open Subtitles | يبدو أنني لن أكون جيداً كفاية بالنسبة لك بعد الآن |
| Bu tuhaf ekibi bir arada tutmak bile yeterince zor. | Open Subtitles | أنا أبذل مجهود كفاية كى أجعل هذا الطاقم يعمل بتجانس |
| Ben de Amirime Teşkilattın yüksek rütbelerinde yeterince Afrika-Amerika kökenli polis olmadığından bahsediyordum. | Open Subtitles | كنت اقول للمفتش انه لا يوجد كفاية من الامريكان الافارقة في قوات الشرطة |
| Video yüz tanıma için yeterince net değil ama harbi dövüşüyor. | Open Subtitles | المقطع ليس نقيًا كفاية لتحديد الهوية بسمات الوجه، لكنها بارعة جدًا. |
| Tutunacak ve kendinizi yukarı itecek kadar güçlü olmanız yeter. | TED | عليك فقط أن تكون قويًا كفاية للتشبث والتسلق نحو الأعلى، |
| Traş olmayacak kadar küçüksün. O kılıçla ne işin var senin? | Open Subtitles | انت لست بالغ كفاية لتحلق ذقنك فلماذا هذا السيف اذا ؟ |
| Korktuğun şey her neyse onu bana anlatabilecek kadar güvenmeni isterdim. | Open Subtitles | أتمنى أن تثقي بي كفاية حتى تُخبريني أياً كان ماتخافين منه |
| Etraf çok sessizdi ama kızın duyacağı kadar ses çıkıyordu. | Open Subtitles | كان المكان هادئاً لكن الطرقات كانت عالية كفاية بحيث سمعتها |
| Onların öldüğü anı görebilmem için yeterli bir süre.... ...bir perde kenara çekiliyor. | Open Subtitles | إنها تبدو مثل ستارة إنفتحت كفاية لي لكي أرى اللحظة التي يموتون فيها |
| Sizce de Teen Choice Ödülleri için biraz fazla büyük değil miyim? | Open Subtitles | ألاّ تعتقدون يا جماعة إنني كبيرة كفاية لحفل جوائز اختيار المراهقين ؟ |
| Bayağı sağlam işler yapmışsın... ama pek de büyük üniversiteler düzeyinde değil ha? | Open Subtitles | انت عملت شغل ممتاز بس ده مش كفاية لكليات المربع الذهبي ؟ ؟ |