- Hayır baba. Küçük köhne bir ofiste hayatım boyunca tıkılıp kalamam. | Open Subtitles | لا أستطيع تقبل أن أكون محاصراً لبقية حياتي وراء مكتب صغير قذر |
- Kostümümden olsa gerek. - Hayır, Talbot sizin gerçekten o olduğunuzu düşünüyor. | Open Subtitles | ـ أووه , تقصد ملابسي ـ لا , تالبوت يعتقد أنك دراكولا الحقيقي |
Merak etme. Fazladan bir dakika bile oyalanmayacağım. Haydi hayırlısı. | Open Subtitles | لا تقلقي لن استغرق دقيقة اكثر مما يلزم افسح الطريق |
Ve hatta online suçluları bulabilsek bile çoğu zaman sonuç alınmaz. | TED | و حتى اذا استطعنا ايجاد المجرمين في الغالب لا يوجد ناتج |
Ben bir robot değilim; Her zaman her şeyi aynı yoldan yapmam. | TED | انا لست إنسان آلي, لا أفعل الأشياء بنفس الطريقة في كل مرة. |
Bu yüzden bir kara deliğin arkasına hiçbir şey saklayamazsınız. | TED | و بذالك لا يمكن إخفاء أي شيء وراء ثقب أسود. |
Kısmen kör bir kadın ve kocası çalışamıyor. 7 çocuğu var | TED | وهي شبه عمياء .. وزوجها لا يمكنه العمل ولديها سبعة أطفال |
- Hayır, Baba. Dışarı çıkıyoruz. - Eski zamanlardan söz ederdik. | Open Subtitles | لا يا ابى, سنخرج الآن يمكننا ان نتحدث عن الأيام الخوالى |
- Hayır, lütfen bunu aklınızdan geçirmeyin. - Egomu alıp yürüyüşe çıkacağım. | Open Subtitles | لا من فضلك لا تفكرى هكذا أنا فقط سأصحب غرورى فى جولة |
- Robert Fulton, nasılsınız? - Hayır, Robert Q. Lewis. Herkes karıştırıyor. | Open Subtitles | روبرت فيلتون ، كيف حالك لا روبرت ك لويس الكل يفعل ذلك |
- Şu büyük siyah kasada belki? - Hayır, kasada hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لعلها فى تلك الخزنة الكبيرة السوداء كلا , لا يوجد شئ فى الخزنة |
Merak etme, Butch. Her şey yoluna girecek. Hadi uyu. | Open Subtitles | لا تقلق بوتش.كل شىء سيصبح على ما يرام اخلد للنوم |
- Güle güle, anne. Merak etme. - Kafanı kullanmayı unutma. | Open Subtitles | ـ إلـى اللقاء ، لا تقلق ـ تذكر دائماً إستخدام عقلك |
Aptallık etme. O aptal vuruşa daha fazla para koyma! | Open Subtitles | لا تكن أحمقاً، لا تراهن بالمال علي تلك الضربة الغبيّة. |
Bunun mükemmel bir kıyafet olmayabileceğini düşünmek için durmadınız bile | TED | حتى أنك لم تفكّر للحظة أنها قد لا تلائمك كثيًرا. |
Bazıları ise hala beraber vakit geçirmekten keyif alacaklar her ikisi de artık katı yiyecek çiğneyemedikleri zaman bile. | TED | وبعضهم سوف واصلون استمتاعهم بصحبة بعضهم البعض عندما لا يكون اياً منهم قادر على مضغ الطعام الصلب بعد الاَن |
Kolay olmasını ben de isterdim, fakat oynama konusunda iyi değilim. | TED | كنت أتمنى لو كان الأمر بهذه السهولة، ولكنني لا أجيد اللعب. |
Ben bu çağı pek öngörme yanlısı değilim, çünkü o zamana dek başka bir şey olacaktır, ne olduğunu bilmiyorum. | TED | ولستُ على استعداد للتنبؤ بهذه المرحلة أبعد من ذلك بكثير، لأنه وكما يبدو وبحلول ذلك، سيحدثُ شيئًا آخر لا أعرفه. |
Üzerinde çalıştıkları şey hakkında kimsenin herhangi bir fikrinin olmadığı ortak, dağıtılmış müzik yapma işine bunun nasıl uygulanacağını görmek istedik. | TED | أردنا أن نرى كيف أن هذا ينطبق على التعاون ، والتوزيع الموسيقى، حيث لا يدري أي من الأشخاص ما يعمل عليه. |
Genlerimizde Müslüman veya Meksikalılardan nefret etmeye dair hiçbir şey yok. | TED | لا يوجد شيء في حمضنا النووي يجعلنا نكره المسلمين أو الكمسيكيين. |
İkinci el dükkânlarında bitmek bilmeyen kıyafetler arasında aranırken aklıma bir soru takıldı, almadığım diğer kıyafetlere ne oluyordu? | TED | وبينما كنت أفتش بين الرفوف اللامتناهية في متاجر الملابس المستعملة بدأت أتسآل: ماذا يحدث لكل الملابس التي لا أشتريها؟ |
John Coltrane'in bir saksafon edinemediği dünyayı hayal edemeyen caz severler de var. | TED | وهناك محبون لموسيقى الجاز لا يمكنهم تخيل العالم بدون جون كولتراين ممسكًا بالساكسفون. |
Onlar bunu yapmak için değil, para kazanmak için kuruldular. | TED | بطبيعة الحال، هذا لا ياتي بشكل طبيعي للشركات المتعددة الجنسيات |
Bu da sizi değişik bir kariyer yapmaya zorlayabilir, ama aslında büyük de bir avantajı vardır: iş rekabeti yok. | TED | ربما هذا .. صادم قليلاً .. اقصد هذا التخصص ولكن في الحقيقة انه تخصص مميز اذ لا أحد ينافسك به |
"Keyif" aldım derken, ki orası için tuhaf bir kelime, çünkü hiç kimse başkasının acısı veya sıkıntısından keyif almayı düşünmez. | TED | وحين أقول أني استمعت إنها كلمة غريبة يمكن استخدامها لأنه لا أحد يريد التفكير في أي شخص وهو في ألم شديد |
Artık bize daha önce erişmesi mümkün olmayan suçlular bize erişebilirler. | TED | المجرمين الذين كانو لا يستطيعون الوصول لنا من قبل يستطيعون وصولنا |
Ama IQ ve duygusal empati, başkaları gibi hissetmek arasında hiç alaka yoktur. | TED | ولكن لا يوجد أي علاقة بين معدل ذكائه والتعاطف الشعوري، وهو الشعور بالآخرين. |
Ve hastalarım da araba değildir; belirtilerini her zaman aynı yoldan aktarmazlar. | TED | مرضاي ليسو سيارات; لا يقولون نفس الاعراض بنفس الطريقة في كل مرة. |
Eğer doğru şekilde konuşursanız, konuşmanın anlaşmak olmadığını çok açıkça belirtmiş olursunuz. | TED | اذا تحدثت بالطريقة الصحيحة سوف توضح الامور ان الحديث لا يعني الموافقة |