"لا أستحق" - Translation from Arabic to Turkish

• hak etmiyorum
• hak etmediğimi
• layık değilim
• hak etmedim
• ait değilim
• haketmiyorum
• buna değmem
• hak etmiyordum
• hak etmiyor muyum

Hayatımın geri kalan kısmını burada geçirmeyi hak etmiyorum, değil mi?
أنا لا أستحق البقاء طيلة حياتي في هذا السجن ,أليس كذلك؟

Efendim, eğer bugün bir şeye dokunduysam özür dilerim ama bunu hak etmiyorum.
. سيدي، إذا أغضبتك اليوم بالخارج . فأنا أسفة، لكنني لا أستحق هذا

Geçtiğimiz sekiz yılın her günü bu hayatı hak etmediğimi düşünerek geçti.
تعرف، كُلّ يوم للسنوات الثمان الماضية، شعرتُ مثل أنّي لا أستحق الحياة

Ben fakir kızın tekiyim, bana hediye sunma onuruna layık değilim.
أنا مجرد فتاة فقيرة , لا أستحق الشرف الذي تمنحني أياه.

Hak etmediğin bir bonus. Hiçbir yere gitmeyi hak etmedim.
. والتي لا تستحقها . أنا لا أستحق أن أذهب إلى أي مكان

Ha? Bu kadarını hak etmiyorum. Taş gibisiniz hanım efendi.
أنا لا أستحق كل الفضل, أنتِ مثيرة جداً، يا امرأة

Tanrı biliyor ya, bunu hak etmiyorum ama size minnettarım.
يعلم الرب أننى لا أستحق ذلك لكنى حقاً ممتن

Ben bunu hak etmiyorum. Bunu halledeceğim.
إننى لا أستحق هذا . إننى أسف حقاً , يا شباب

Seni öpmeyi hak etmiyorum... ve asla seninle konuşacak cesaretim olmadı.
أنا لا أستحق أن أقبلكِ ولم أجرؤ يوماً للحديث معكِ

Çoğu kez kendi kendime dedim ki "Bunu hak etmiyorum" çünkü sana çok pahalıya mal oldu.
أحياناً أفكر بأني لا أستحق ذلك لأنه كان على حساب سعادتك

Her yanımın marinara sosu olmasını hak etmiyorum!
وأنا لا أستحق أن يكون عندي صلصة مارجارينا في جميع أنحائي

Velveleci herif. Ona vurmak istiyorum. Ben bunu hak etmiyorum.
الخردة المجنون كم أود أن ألكمه فى وجهه أنا لا أستحق ذلك

Bunu hak etmiyorum belki ama, beni affedebilecek misin?
ربما لا أستحق هذا ، لكن هل يمكن أن تسامحينى يوما ما ؟

Bütün bunlara sahibim ama anlaşılan hak etmiyorum sıradan bir görüntüm var ve dahi değilim.
أنا أمتلك كل هذا ويعتقدون أني لا أستحق هذا شكلي يبدو طبيعي كما أني لست عبقريًا

L oğlumuz, onu almalı hak etmiyorum.
لا أستحق أن يكون لى ابنا يجب عليك أن تأخذه

Ama şimdi ikisini de hak etmiyorum. Her şeyi mahvettim.
ولكنى الأن لا أستحق أيا منهما, لأننى أفسدت الامر.

Burada olmayı hak etmediğimi düşünen insanlarla daha fazla kalamam.
لا أستطيع البقاء هنا مع ناس يظنون أنني لا أستحق

Bu buraya geldim ki... şunu söylemek için, bu inanca layık değilim.
هذه الليلة أقف أمامكم.. لأقول أنني لا أستحق ذلك الإيمان

Böyle ölmeyi hak etmedim.
لا أستحق ذلك أن أموت على هذا النحو

Mezun olmak yaşıtlarıma kıyasla fazladan dört yılımı aldı ve melek gibi birisi olan danışmanım Susan Fiske'yi beni kabul etmesi için ikna ettim ve kendimi Princeton'da buldum, Daha sonra, "Ben buraya ait değilim, ben bir taklitçiyim",
لقد تطلب مني ذلك أربعة سنين زيادة عن باقي أقراني وأقنعت شخصاً، ملاكي ومرشدتي، هي سوزان فيسك أن تأخذني وانتهى بي الحال إلى برينيستون وقد كان شعوري، انا لا أستحق أن أكون هناك

Şey gibi hissediyorum... Kendi puan rekorumu geçmeyi bile haketmiyorum.
أشعر كأنني لا أستحق أن أغلب نتيجتي في اللعب

Buraya gelmemeliydin. Ben buna değmem.
لم يكن عليكِ المجيء، أنا لا أستحق هذا

Işığa gitmeyi daha hak etmiyordum.
أنا لا أستحق الذهاب إلى الضوء، ليس بعد

Sırf çocuğum yok diye yüzüğü hak etmiyor muyum yani?
- إذاً لأنني ليس لدي أطفال لا أستحق خاتم ؟