"لا اصدق ان" - Translation from Arabic to Turkish

• olduğuna inanamıyorum
• olmasına inanamıyorum
• olduğuna inanmıyorum
• yaradığına inanamıyorum

Bir türlü hayranlarım olduğuna inanamıyorum. Hayatım boyunca bunu beklemiştim.
لا اصدق ان لدى جمهور لقد تمنيت هذا طوال حياتى.

Bunun olduğuna inanamıyorum. Bu senin için nasıl bu kadar kolay olabiliyor?
انا لا اصدق ان هذا يحصل كيف تفعل هذا بهذه السهولة؟

Bu şerefsizin bile kızı olduğuna inanamıyorum
لا اصدق ان هؤلاء اللقطاء يوجد لديهم بنات

Evliliğimizin en güzel hatıralarının yalanlar üzerine kurulu olmasına inanamıyorum.
لا اصدق ان احدي افضل لحظات زواجنا مبني علي الكذب

O kadar zengin birinin sorunlu olmasına inanamıyorum.
لا اصدق ان شخص لديه هذا الكم من المال لديه مشاكل

"Almanya'da bile Masurenliler kadar sadık bir yer olduğuna inanmıyorum."
انا لا اصدق ان في ارض بألمانيا وفية مثل ماسوريا

Hala işe yaradığına inanamıyorum.
الى الان لا اصدق ان طريقتك جيدة

Bunun düzmece olduğuna inanamıyorum! Neredeyse hayatımı mahvediyordunuz!
لا اصدق ان هذا كان غش كنت على وشك تدمير حياتي

Jack'in bu durumu dert edecek kadar sığ biri olduğuna inanamıyorum.
لا اصدق ان جاك سَطحىّ للغاية حيث انة لا يستطيع التعامل مع الامر

Bunun tekrar olduğuna inanamıyorum. Kaç kere olabilir ki?
لا اصدق ان هذا يحدث مجدداً ما الاحتمالات؟

Oh,bunun olduğuna inanamıyorum.
لا اصدق ان ذلك يحدث كُنت لأكون بالمنزل احشو الديك الرومي

Ben birilerinin Penny ile evlenmeye gönüllü olduğuna inanamıyorum.
لا اصدق ان شخص ما تطوع وقرر ان يتزوج بيني اعني

Eline geçenin sadece 20 dolar ve o aptal yüzük olduğuna inanamıyorum. Aç mısın?
انا لا اصدق ان كل ما تمتلكة 20 دولار وهذا الخاتم الغبى

Arkadaş edinebileceğim tek yolun bir tarikat olduğuna inanamıyorum.
لا اصدق ان الطريقة الوحيدة التي استطيع إكتساب الأصدقاء بها هي الإنضمام لطائفة

- Bunların olduğuna inanamıyorum. - Her şey yeniden başlıyor.
انا لا اصدق ان هذا يحدث - انه يبدء مره اخرى -

Tanrım, o kadar yakışıklı bir herifin dolandırıcı olduğuna inanamıyorum!
ياإلهي ، لا اصدق ان هذا الرجل اللطيف محتال!

Evet, yani bu gece olan en kötü şeyin bir cesedin yerini "değiştirememek" olmasına inanamıyorum.
نعم اعني لا اصدق ان أسوء احداث الليلة هو عدم التمكن من نقل جثة

Şifrelerimizin neredeyse aynı olmasına inanamıyorum.
لا اصدق ان رقمكِ يشابه رقمي بالضبط

Tüm bu masaların daima boş olmasına inanamıyorum.
لا اصدق ان هذه الطاولة دوما فارغة

Ben doğru bir kişinin olduğuna inanmıyorum.
لا اصدق ان هناك شخص واحد

Bunun işe yaradığına inanamıyorum.
لا اصدق ان هذا نجح00