Kurbanların da böyle hissediyor olmalılar. Kapana kısılmış, umutsuz... | Open Subtitles | لا بدّ أنّ هذا هو شعور ضحاياك، محاصرون، عاجزون |
Şekil değiştiriciler asıl vücudu arkalarında bırakıyor olmalılar. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ المتحولين يتركون الجسد الأصلي وراءهم. |
Onu tutanlar biz oraya varmadan kaçmış olmalılar. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ خاطفيها هربوا قبلَ أن نصلَ إلى هناك. |
Ta buralara kadar geldiğine göre seni buraya getiren özel bir şey olmalı. | Open Subtitles | أعني، لا بدّ أنّ هنالك طبقاً مميّزاً يجعلكَ تقطع كلّ هذه المسافة لأجله |
Onu ölürken izlemek korkunç bir şey olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ مشاهدتكِ إياها وهي تموت كانت مفزعة |
Üzerine geldiği şey neyse, iyi bir şey olmalı, değil mi? | Open Subtitles | حسنٌ ، أيّاً كان ما يملكه ضدّكِ، لا بدّ أنّ يكون مُجدي ، صحيح؟ |
Bu adamların hepsi çok yetenekli olmalılar. İleride hepsiyle tek tek dövüşmek isterim. | Open Subtitles | "لا بدّ أنّ هؤلاء الرفاق مهرة للغاية، لكم أتوق لقتالهم في النهاية" |
Zelena ve Arthur buradan uzak bir yere kaçmış olmalılar. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ (زيلينا) و(آرثر) انسحبا إلى مكان بعيد عن هنا |
Belli zamanlarda devrede olan bir şey olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ هذه المعلومات تُتاح في أوقات معيّنة. |
Biliyorum. Ama yapabileceğim bir şey olmalı. | Open Subtitles | أعلم، لكنْ لا بدّ أنّ هناك شيئاً نستطيع فعله |
Bu kadar emin olmak güzel bir şey olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ التيقّن بشيء ما أمر جميل |
- Aşı falan bir şey olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ هناك لقاحاً لهذا الجرثوم. |
Agnes'da fark edemediğim bir şey olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ لدى (أغنيس) مميزات لم ألحظها. |