Bu yeni bir teknoloji ilgili değil, sadece malzemeleri tekrar düzenlemekle alakalı. | TED | لا يتعلق الأمر بتكنولوجيا جديدة, هو مجرد إعادة ترتيب المعدات المعدنية لدينا. |
Yani bu durum, doktorun yeterli olup olmadığı ile ilgili değil de bu kişinin bizim hoşumuza gitmesi ve nasıl etkileştikleri ile ilgilidir. | TED | فذلك لا يتعلق بما إذا كان الطبيب كفء أم لا. لكنه يتعلق فيما اذا أعجبنا هذا الشخص أم لا وكيف تعامل هذا الشخص؟ |
Kamera tüm bu sahneleri hiç olmadığı kadar ulaşılabilir hale getirmiş olabilir; ama bu sadece kamerayla ilgili değil. | TED | ربما جعلت الكاميرا الحصول على هذه المشاهد أكثر سهولة من أي وقت مضى، ولكن لا يتعلق الأمر بالكاميرا فقط. |
Sen de inkâr etmelisin. Bunun bizimle bir ilgisi yok. | Open Subtitles | يجب عليكِ هذا أيضاً لا يتعلق هذا الأمر بنا بتاتاً |
Bunun seninle ilgisi yok ve tersini düşünmende senin küstahlığın. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بك وهو كبرياء منك لتفكر بغير ذلك |
Bunun kısmi türevsel denklemlerle, köprüler inşa etmekle, uçak kanatları dizayn etmekle hiçbir alakası yok, ama kimin umurunda? Cantor'un bu cüreti, kapıları ardına kadar açtı ve... matematiği sonsuza dek değiştirdi. | Open Subtitles | لعل الأمر لا يتعلق بتاتاً بمعادلات التفاضل الجزئية، بناء الجسور، سطوح الإنسياب، لكن من يكترث ؟ |
Demek inek olmakla ya da zeki olmakla ilgili değil inatçı olmakla ilgili? | TED | أي أنه لا يتعلق بكونك مهووس أو ذكي، أنه يتعلق بكونك عنيد ؟ |
Bu küçük ölçekli çiftçilik veya ticari tarımla veya büyük tarımla ilgili değil. | TED | لا يتعلق الأمر بالزراعة على نطاق صغير أو الزراعة التجارية أو الزراعات الكبيرة. |
Ama çoğunuz, yaptığımız çoğu iş fiziksel nesnelerle ilgili değil diyebilirsiniz. | TED | ولكن قد يقول العديد أن كل عملنا لا يتعلق بالأشياء الملموسة. |
-Aschen doktor iyi olduğunu söyledi. -Bu sadece benimle ilgili değil. | Open Subtitles | لقد قال طبيب الأشين أنك بخير الأمر لا يتعلق بى وحدى |
Ve onun cinsiyetiyle de ilgili değil sadece senin genetiğinle ilgili. | Open Subtitles | والأمر لا يتعلق بأعضائها التناسلية بل كل شيء يتعلق بمورثاتك أنت |
Kusura bakma ama Sheldon, bu konu seninle ilgili değil. | Open Subtitles | حسنا, آسفة يا شيلدون و لكن الأمر لا يتعلق بك |
Bilardoyla, seksle, aşkla ilgisi yok. | Open Subtitles | إن الأمر لا يتعلق بالبلياردو إنه لا يتعلق بالمعاشرة ، لا يتعلق بالحب إنه يتعلق بالمال |
Güçle ilgisi yok. Ne o zaman? | Open Subtitles | ـ الأمر لا يتعلق بالسلطة ـ ماذا يكون إذًا؟ |
O tamamen farklı bir şeydi, bununla ilgisi yok. | Open Subtitles | ذلك كان موقفاً مختلفاً، لا يتعلق به تماماً |
Bunun hoca bulmakla ilgisi yok. Bir dostumu bulmakla ilgili. | Open Subtitles | هذا لا يتعلق بإيجاد معلمي بل إيجاد صديقي |
Bunun sınıfla bir alakası yok. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بمنزلتك الاجتماعية ومنزلتي |
Martha, bunun Clark'ın sırrıyla alakası yok. Kendi güçleri onu yaraladı. | Open Subtitles | مارثا الأمر لا يتعلق بسر كلارك قوتة فعلت شيئاً ما مما أدى لأذيته |
Gerçekten, bu karikatüristlerin özgürlüğü hakkında değil; sizin özgürlüğünüz hakkında. | TED | إذاً فالواقع، الأمر لا يتعلق بحرية رسامي الكاريكاتير؛ بل بحريتكم الشخصية. |
Bunun daireyle bir alâkası yok! Bu aptal yerden nefret ediyorum! | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بالشقة أنا أكره هذا المكان اللعين |
Arkadaşlar. Vurmak kas ile ilgili değildir. Basit fizik kuralıdır. | Open Subtitles | رفاق، التسديد لا يتعلق بالعضلات وإنما فيزياء بحتة. |
Önemli olan, ben değilim. Önemli olan, insanların hakkında düşündükleri. | Open Subtitles | لا يتعلق بي , بل يتعلق بما يظنه الناس عنك |
Bu mesele tam olarak birbirlerine ne yaptıkları meselesi değil, izleyicilerin ekran karşısında ne düşündüğü meselesi. | TED | والموضوع لا يتعلق بماذا يفعل طرف ما للاخر فقط، بل إن ما يعتقده و يفكر به الجمهور هو ما يشكل جوهر هذا الموضوع. |
Ki umurumda değil; çünkü benim hakkımda değil. | Open Subtitles | وهو لا يثير اهتمامي جداً لأنه لا يتعلق بي |
Kendi bakışımı ya da ona benzer birşeyi zorlamak ile alakalı değil. | TED | لا يتعلق الأمر بالإساءة إلى رؤيتي أو أي شيء من هذا القبيل. |
Ama bütün konu yetiştirmek üzerine değil çünkü hepimiz bu yapbozun parçalarıyız. | TED | لكن الأمر لا يتعلق فقط بالزراعة، لأننا جميعنا جزء من هذه الأحجية. |
Ticarileşme derken, yalnız başına ticari tarım yapmak değil. | TED | ومن خلال التسويق... التسويق لا يتعلق بالزراعة التجارية فقط، |
Bu belirsizlik, iyi veya kötü ölçüm meselesi değildir; parçacık ve dalga doğalarının birleşiminin kaçınılmaz bir sonucudur. | TED | وهذا اللايقين لا يتعلق بسوء أو جودة القياس، ولكنه نتيجة حتمية تصاحب مزج طبيعتي الجسيم و الموجة. |