Ama ben bu olamaz dedim, çünkü senin zaten hiç taşağın yoktu. | Open Subtitles | لكني قُلت هذا لا يُمكن لأنكَ لم يكُن لديكَ خِصيتان من قَبل |
Daha garibi olamaz derken daha da garip bir şey oluyor. | Open Subtitles | فقط عندما تعتقدي أن العالم لا يُمكن ان يُصبح أكثر غرابة |
Bildiğimiz tek bir şey var. Orada beklemeleri tesadüf olamaz. | Open Subtitles | نعلمُ أمرًا واحدًا، لا يُمكن أن يكون وجودهما هناك مُصادفةً. |
Bir kullan-at telefon, izlemek mümkün değil. | Open Subtitles | إنّه مُحترق، لا يُمكن تعقّبه، الأشخاص الوحيدون الذين يستعملون هذه الأشياء، مُجرمون حقيرون، |
Fakat hiçbir şey ilk kâşifleri ileride karşılaşacakları şey için hazırlamış olamazdı. | Open Subtitles | كان لا يُمكن لشيءٍ تجهيز أولئك المستكشفين الأوائل لما هم بصدد مواجهته |
Olasılık Kuramı der ki kimse geleceği kesin doğrulukla tahmin edemez. | Open Subtitles | تنصّ نظريّة الإحتمال أنّه لا يُمكن للمرء التنبّؤ بالمُستقبل بشكل يقين. |
Pek çok şey görebiliyorum.. Görülmemesi imkansız olan şeyler görüyorum.. | Open Subtitles | .. يمكنني رؤية الكثير من الأشياء أشياء يراها لا يُمكن ألّا تُرى |
Enerji yok edilemez yani bence her şeyin bir parçası hâline geliriz. | Open Subtitles | ..الطاقة لا يُمكن تخريبها لذا اظن اننا نكون جزء من كل شيء |
O zaman kurbanı öldürmüş olamaz. Neden yalan söylediğini bulun. | Open Subtitles | إذن لا يُمكن أنّها قتلت الضحيّة، لذا اكتشفي سبب كذبها. |
Düşündüm de bana borçlu olman kötü bir şey olamaz, değil mi? | Open Subtitles | تعتقد أنه لا يُمكن أن يكون سيئًا عندما تكون مدين لي، صحيح؟ |
Saçmalamayın. Öyle olamaz. | Open Subtitles | لا تكونى سخيفة لا يُمكن أن يكون الأمر هكذا. |
Sümüklüböcek bir kaç kez düştü, ama her şey yüzde yüz tam olamaz, değil mi? | Open Subtitles | سقطت اليرقانة أكثر من مرة، لكن لا يُمكن ان تتقن كل شيء, صح؟ |
Bu doğru olamaz. Elektro manyetik alan karışıyor. | Open Subtitles | لا يُمكن أن يحدث ذلك المجالات المغناطسية تتداخل |
Benim fikrim senin gramerinden daha yanlış olamaz kovboy. | Open Subtitles | حسناً ، رأيي لا يُمكن أن يكون اخطأ من قواعدك ، يا راعي البقر |
Belki o kadar aptal değilsindir ama senin ve benim gibiler arkadaş olamaz. | Open Subtitles | حسناً , أنت لست شخصية هامة لكن مثلي ومثلك لا يُمكن أن يكونوا أصدقاء |
Başka oyuncuya dokunmadıysa faul olamaz. | Open Subtitles | لا يُمكن أن يكون فآول طالما لم يكن هُناك إحتكاك بلاعبٍ آخر |
Balkonun konumunu göz önüne alırsak tesadüfen şahit olması mümkün değil. | Open Subtitles | لا يُمكن أنهُ شهْدَ الحادث عن طريق الصُدفة. وحتى بالنسبة لموقع الشُرفة. |
Bu açıdan ulaşmam mümkün değil. Zorlarsam parçalanacak. | Open Subtitles | لا يُمكن أن أصل لها من هذه الزواية وإن بالغت في الضغط، سيتمزق |
Fakat hiçbir şey ilk kâşifleri ileride karşılaşacakları şey için hazırlamış olamazdı. | Open Subtitles | كان لا يُمكن لشيءٍ تجهيز أولئك المستكشفين الأوائل لما هم بصدد مواجهته |
Bu böyle devam edemez, biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم أن هذا الأمر، لا يُمكن أن يستمر، صحيح؟ |
Yoksa sende de mi hepatit B ve tedavisi imkansız klamidya var? | Open Subtitles | أنتَ أيضاً لديكَ التهاب الكبد نوع بي و حالة لا يُمكن شفائها من الكلاميديا الحارقة؟ |
Ve pencerelerin yakınında bunu yaparsan güvenlik tarafından tespit edilemez. | Open Subtitles | ، وأثناء ذلك الوقت لا يُمكن إكتشافها من قِبل الأمن |
Aklından ne geçtiği belli olmayan birinin tarafımızda olması avantajımıza olur. | Open Subtitles | سيكون من المُفيد أنّنا حظينا بشخصٍ قادمٍ لا يُمكن التنبؤ بفكره |