| Kader benim önüme hiçbir şey koymamakta ısrar ediyorsa Ben de havamı alırım. | Open Subtitles | الصدفة تصرّ على أن تضع في طريقي لاشيء, لذا أنا لم أحظَ بشيء. |
| Yani Ben de şimdi belki yüzüğü atmak istersin diye düşünüyorum. | Open Subtitles | لذا أنا أفكر أنه ربما كما تعلمين أنك ربما تريدين الإنسحاب |
| Başka seçeneğimiz yok, Bu yüzden neler olacağını görmek için sabırsızlanıyorum. | TED | ليس لدينا خيار آخر، لذا أنا مهتم جدًا لرؤية ما سيحدث. |
| Dinleyin, en büyüğünüz benim, Bu yüzden sorumlu benim. Önce... | Open Subtitles | إسمع، أنا الأكبر سنا، لذا أنا مسؤول أولا، نحن س |
| Sırrınız her ne ise sıkıcı olduğuna eminim O yüzden ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | مهما كان سرّكم أنا متأكدة أنه ممل لذا أنا لست مهتمة |
| Bu yüzden ben, insanlar olarak bizim kendimizle, birbirimizle ve çevremizdekilerle nasıl ilişkiler kurduğumuzla ilgileniyorum. | TED | لذا أنا مهتمة بشكل خاص في كيفية نحن، كبشر، أن نتواصل مع أنفسنا, ومع بعضنا البعض والعالم من حولنا. |
| Tanrı bana bu ağzı vermiş ve Ben de onu kullanıyorum. | Open Subtitles | الله أعطاني هذا الفمّ لذا أنا يمكن أن أستعمله وذلك ماافعله |
| Ayrıca Ben de vuruldum,yani hiç oyun oynama havasında değilim. | Open Subtitles | و لقد تم إصابتي لذا أنا لستُ بالمزاج لممارسة الالاعيب |
| Ben de fırsatımı değerlendireceğim, kendimi ortaya koyacağım ve okumayı yapacağım. | Open Subtitles | لذا أنا سأخذ فرصة و سأضع نفسي هناك وأنا ساقوم بالقراءة |
| Ben de bunu tüm yakın arkadaşlarıma yapmaya karar verdim. | Open Subtitles | لذا أنا قررت أن أفعل ذلك مع كل أصدقائي المقربين |
| Evet, nefesi normale döndü, Ben de ona buradan şeker alıyordum. | Open Subtitles | أجل لقد عاد إلى طبيعته لذا أنا احضر له هذه الحلوى |
| Evet, nefesi normale döndü, Ben de ona buradan şeker alıyordum. | Open Subtitles | أجل لقد عاد إلى طبيعته لذا أنا احضر له هذه الحلوى |
| Bahçe işlerini evde yapardım, Rönnbo, Bu yüzden bir iki şey biliyorum. | Open Subtitles | أنا اقوم بالبستنة في المنزل,و التزيين, لذا أنا أعرف شيئا أو اثنين. |
| Kızımla beraberdim, Bu yüzden sana küçük bir yalan söyledim. | Open Subtitles | كنت مع ابنتي ، لذا أنا نوعاً ما كذبت قليلا |
| Bu yüzden kimseyi sevmemeye karar verdim Böylece hiç canım acımayacaktı. | Open Subtitles | لذا قرّرت عدم حبّ أيّ أحد. لذا أنا لن أتألم مجدّداً. |
| O yüzden gördüğün o röntgen ve MR filmlerinin hiçbiri umurumda değil. | Open Subtitles | لذا أنا لا أهتمّ بالأشعة السينيّة وصُور الرنين المغناطيسي التي قد رأيتها |
| O yüzden sağı solu karıştırıp her şeyi bitirmeye çabalıyorum. | Open Subtitles | لذا أنا الآن أتخبط في الأرجاء محاولاً إنهاء جميع الترتيبات |
| Paul McCartney 11 adım ötede O yüzden umuyorum gitarını yanında getirir. | TED | بول مكارتني على بعد 11 خطوة لذا أنا آمل ان يحضر القيثارة معه |
| Yani, ben ve arkadaşlarım her gün eve koşup "Riziko! | TED | لذا أنا وجميع أصدقائي كنا نركض إلى االمنزل كل يوم لمشاهدة برنامج الخطر. |
| - Carla'nın işi vardı, O yüzden ben hazır bir şeyler aldım ve saat 7 gibi eve geldim. | Open Subtitles | - كارلا كان لا بُدَّ أنْ تَعْملَ، لذا أنا scarfed أسفل a باقة الطَعام الجاهزِ وبيت مُعاد حوالي سبعة. |
| Böylece Stalin düzeninin epey başında tutuklandım, bir Rus hapishanesinde 16 ay geçirdim. | TED | لذا أنا اعتقلت في بداية التطهير الستاليني وقضيت ١٦ شهراً في السجن الروسي |
| Harika. Öyleyse ben zincirlerimden kurtulayım, sen de bir manastır al. | Open Subtitles | عظيم، لذا أنا أحاول التغلب على الأحباط و أنت تريد الرهبنه |