"لقول" - Translation from Arabic to Turkish

    • söylemek
        
    • söylemenin
        
    • söylemeye
        
    • söyleme
        
    • söylemene
        
    • söylediğim için
        
    • demenin
        
    • demek
        
    • söyleyecek
        
    • deme
        
    • demeye
        
    • söylemem
        
    • söylemekten
        
    • söylüyorum
        
    • demene
        
    Bir şey söylemek istemiştim ama maalesef ki ağzımdan böyle çıktı. Open Subtitles لا, أحتجت لقول شيءٍ, و لسوء الحظ ذلك ما تجمع معاً.
    Griffin, bunu söylemek kolay değil ama bence uyuşturucu sorunun var. Open Subtitles لا يوجد طريقه سهله لقول هذا انت تعاني من مشكله مخدارات
    Bunu söylemenin kolay yolu yok. Bu yüzden doğrudan söyleyeceğim. Open Subtitles ليس هناك طريقة سهلة لقول هذا لذا سآتي به فقط
    İstediğimiz her şeyi yapmaya ve söylemeye asla yeterince vaktimiz yoktur. Open Subtitles ليس هناك وقتٌ كافٍ لقول أو فعل كل الأشياء التي نتمنّاها
    Tek yapman gereken bana açık bir mahkemede gerçekleri söyleme fırsatı vermek. Open Subtitles كل ما عليك فعله هو إعطائي الفرصة لقول الحقيقة أمام محكمة مفتوحة
    İyileşeceksin. Taşıyıcıyı bulduk. Bunu söylemene gerek yok, Sam. Open Subtitles ستكونين بخير وجدنا الحيوان المضيف لا داعي لقول هذا سام
    Evet efendim. Bunu size söylediğim için üzgünüm ama kardeşiniz öldü. Open Subtitles أجل يا سيدي، آسفة لقول ذلك أخشى أن شقيقك قد توفي
    Bu, "yanlış teoremler doğru öngörülerde bulunabilir" demenin daha başka fantastik ve akademik bir yolu. TED و هذه طريقة اكاديمية براقة أخرى لقول أن النظريات الكاذبة يمكن أن تؤدي الى توقعات صائبة
    Özür dilerim. Öyle demek istemedim. Ama beni korkutuyor. Open Subtitles آسف لقول ذلك، لم أعنيه كل ما أحاول قوله بأنه يخيفني
    Hiçbirşey söylemek zorunda değilsiniz ama söyleyeceğiniz herşey delil olarak kabul edilebilir. Open Subtitles لست ملزمة لقول أي شيء، ولكن أي قول منك قد يعتبر دليلاً،
    Sanatçıların gerçeği söylemek için, politikacılarınsa gerçeği örtbas etmek için yalana başvurduklarını söylerdi. Open Subtitles اعتاد القول أنّ الفنّانين يستعملون الأكاذيب لقول الحقيقة بينما السّياسيّون يستعملونها لطمس الحقيقة.
    Biliyorum söylemek için çok erken ama söylediğin için çok mutluyum. Open Subtitles علمت بأنك قريب لقول ذلك لكن أنا مسروره جدا أنك فعلت
    Bu kelimeden nefret ediyorum ama bunu söylemenin başka yolu yok. Open Subtitles وأنا أكره هذا العالم حقاً، ولكن لا طريقة آخرى لقول هذا،
    Bazı gezegenlerde bir şeyi gerçekten söylemenin tek yolu yazmaktır. Open Subtitles نعم في بعض الكواكب، كتابة شيء أنها الطريقة لقول الحقيقة
    İyi yalan söylemenin ikinci temel malzemesi özdenetimdir. TED العنصر الأساسي الثاني لقول الكذب هو ضبط النفس
    Ve söylemeye bile gerek yok ama señorita mükemmel görünüyor. Open Subtitles و إطلالة السيدة لا يعلى عليها, لا داعي لقول ذلك
    Güvende hissettim ve bu bana düşündüğümü olduğu gibi söyleme cesareti verdi. TED شعرت بالأمان، وأعطاني الثقة لقول حقاً ماظننت.
    - Bunu söylemene gerek yok, aklından ne geçtiğini bilmiyorum ama eminim ki çok hoştur. Open Subtitles لا يوجد داع لقول هذا فأنا لا أعلم بما تفكرين مع أنها حتماً كانت أفكاراً لطيفة
    Bunu söylediğim için biyologlar çok kızıyor bana çünkü Dünya dışında hayata dair henüz kesin kanıt yok. TED حسنا، فإن علماء الأحياء سيغضبون مني لقول ذلك، لأنه ليس لدينا على الإطلاق أي دليل على الحياة خارج الأرض حتى الآن.
    Evet, ve de "Seni gizlice seviyorum, oda arkadaşımın sevgilisi." demenin ne güzel bir yolu. Open Subtitles انه طريقة عظيمة لقول أنا احبك يا صديقت شريكى فى الشقة
    "Düşündüğümü söylerim" demek, "ben bir pisliğim" demekle-- Open Subtitles قول ما بالذهن هو أسلوب آخر لقول أنني أحمق
    Ve bunlar herhangibir şey söyleyecek kadar meraklı insanlardı. TED وأولئك هم الفضوليين بما يكفي لقول أي شيء.
    Özür diliyorum. Size hayır deme şansını vermeliydim. Open Subtitles انا اعتذر ، كان يجب ان اتصل بك وأعطيك الفرصة لقول لا
    Tamam, masaj yaparken sor, evet demeye daha istekli olurum. Open Subtitles تطلبين بينما تقومين بعمل المساج، أنا أكثر ميلاً لقول نعم
    Babamın kalp krizi geçirme nedeni sen değilsin, ve onları söylemem benim hatamdı. Open Subtitles أنتي لست السبب فى أصابة أبي بالازمة القلبية وأنا كنت مخطئ لقول ذلك
    Bunu söylemekten nefret ediyorum Mulder, ama kredini doldurduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أكره لقول هذا، مولدر، لكن أعتقد أنت فقط إستنفذت مصداقية.
    Hayır baba. Sevinerek söylüyorum ki hatırı sayılır bir süredir görüşmüyorum. Open Subtitles لا يا أبي، ليس منذ فترة و أنا سعيد لقول ذلك
    Şuna bak. Bir şey demene gerek yok. Çünkü ihtiyacımız olan tüm kanıtlar orada. Open Subtitles أنظر إلى هذا، لستُ مضطراً لقول شيء، فلدينا جميع الأدلة التي نحتاجها هناك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more