Bir şey söylemek istemiştim ama maalesef ki ağzımdan böyle çıktı. | Open Subtitles | لا, أحتجت لقول شيءٍ, و لسوء الحظ ذلك ما تجمع معاً. |
Griffin, bunu söylemek kolay değil ama bence uyuşturucu sorunun var. | Open Subtitles | لا يوجد طريقه سهله لقول هذا انت تعاني من مشكله مخدارات |
Bunu söylemenin kolay yolu yok. Bu yüzden doğrudan söyleyeceğim. | Open Subtitles | ليس هناك طريقة سهلة لقول هذا لذا سآتي به فقط |
İstediğimiz her şeyi yapmaya ve söylemeye asla yeterince vaktimiz yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك وقتٌ كافٍ لقول أو فعل كل الأشياء التي نتمنّاها |
Tek yapman gereken bana açık bir mahkemede gerçekleri söyleme fırsatı vermek. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو إعطائي الفرصة لقول الحقيقة أمام محكمة مفتوحة |
İyileşeceksin. Taşıyıcıyı bulduk. Bunu söylemene gerek yok, Sam. | Open Subtitles | ستكونين بخير وجدنا الحيوان المضيف لا داعي لقول هذا سام |
Evet efendim. Bunu size söylediğim için üzgünüm ama kardeşiniz öldü. | Open Subtitles | أجل يا سيدي، آسفة لقول ذلك أخشى أن شقيقك قد توفي |
Bu, "yanlış teoremler doğru öngörülerde bulunabilir" demenin daha başka fantastik ve akademik bir yolu. | TED | و هذه طريقة اكاديمية براقة أخرى لقول أن النظريات الكاذبة يمكن أن تؤدي الى توقعات صائبة |
Özür dilerim. Öyle demek istemedim. Ama beni korkutuyor. | Open Subtitles | آسف لقول ذلك، لم أعنيه كل ما أحاول قوله بأنه يخيفني |
Hiçbirşey söylemek zorunda değilsiniz ama söyleyeceğiniz herşey delil olarak kabul edilebilir. | Open Subtitles | لست ملزمة لقول أي شيء، ولكن أي قول منك قد يعتبر دليلاً، |
Sanatçıların gerçeği söylemek için, politikacılarınsa gerçeği örtbas etmek için yalana başvurduklarını söylerdi. | Open Subtitles | اعتاد القول أنّ الفنّانين يستعملون الأكاذيب لقول الحقيقة بينما السّياسيّون يستعملونها لطمس الحقيقة. |
Biliyorum söylemek için çok erken ama söylediğin için çok mutluyum. | Open Subtitles | علمت بأنك قريب لقول ذلك لكن أنا مسروره جدا أنك فعلت |
Bu kelimeden nefret ediyorum ama bunu söylemenin başka yolu yok. | Open Subtitles | وأنا أكره هذا العالم حقاً، ولكن لا طريقة آخرى لقول هذا، |
Bazı gezegenlerde bir şeyi gerçekten söylemenin tek yolu yazmaktır. | Open Subtitles | نعم في بعض الكواكب، كتابة شيء أنها الطريقة لقول الحقيقة |
İyi yalan söylemenin ikinci temel malzemesi özdenetimdir. | TED | العنصر الأساسي الثاني لقول الكذب هو ضبط النفس |
Ve söylemeye bile gerek yok ama señorita mükemmel görünüyor. | Open Subtitles | و إطلالة السيدة لا يعلى عليها, لا داعي لقول ذلك |
Güvende hissettim ve bu bana düşündüğümü olduğu gibi söyleme cesareti verdi. | TED | شعرت بالأمان، وأعطاني الثقة لقول حقاً ماظننت. |
- Bunu söylemene gerek yok, aklından ne geçtiğini bilmiyorum ama eminim ki çok hoştur. | Open Subtitles | لا يوجد داع لقول هذا فأنا لا أعلم بما تفكرين مع أنها حتماً كانت أفكاراً لطيفة |
Bunu söylediğim için biyologlar çok kızıyor bana çünkü Dünya dışında hayata dair henüz kesin kanıt yok. | TED | حسنا، فإن علماء الأحياء سيغضبون مني لقول ذلك، لأنه ليس لدينا على الإطلاق أي دليل على الحياة خارج الأرض حتى الآن. |
Evet, ve de "Seni gizlice seviyorum, oda arkadaşımın sevgilisi." demenin ne güzel bir yolu. | Open Subtitles | انه طريقة عظيمة لقول أنا احبك يا صديقت شريكى فى الشقة |
"Düşündüğümü söylerim" demek, "ben bir pisliğim" demekle-- | Open Subtitles | قول ما بالذهن هو أسلوب آخر لقول أنني أحمق |
Ve bunlar herhangibir şey söyleyecek kadar meraklı insanlardı. | TED | وأولئك هم الفضوليين بما يكفي لقول أي شيء. |
Özür diliyorum. Size hayır deme şansını vermeliydim. | Open Subtitles | انا اعتذر ، كان يجب ان اتصل بك وأعطيك الفرصة لقول لا |
Tamam, masaj yaparken sor, evet demeye daha istekli olurum. | Open Subtitles | تطلبين بينما تقومين بعمل المساج، أنا أكثر ميلاً لقول نعم |
Babamın kalp krizi geçirme nedeni sen değilsin, ve onları söylemem benim hatamdı. | Open Subtitles | أنتي لست السبب فى أصابة أبي بالازمة القلبية وأنا كنت مخطئ لقول ذلك |
Bunu söylemekten nefret ediyorum Mulder, ama kredini doldurduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أكره لقول هذا، مولدر، لكن أعتقد أنت فقط إستنفذت مصداقية. |
Hayır baba. Sevinerek söylüyorum ki hatırı sayılır bir süredir görüşmüyorum. | Open Subtitles | لا يا أبي، ليس منذ فترة و أنا سعيد لقول ذلك |
Şuna bak. Bir şey demene gerek yok. Çünkü ihtiyacımız olan tüm kanıtlar orada. | Open Subtitles | أنظر إلى هذا، لستُ مضطراً لقول شيء، فلدينا جميع الأدلة التي نحتاجها هناك. |