| Sonra çantama baktım ve giymek için bir şey bulamadım. | TED | وبعد أن بحثت في حقيبتي لم أجد شيئًا مناسبًا لألبسه. |
| -Dürüst olayım, henüz şu ana kadar riske değecek birini bulamadım. | Open Subtitles | بصراحة, لم أجد أحداً يستحق أن أخاطر بذلك معه حتى الآن |
| Üç yıl boyunca aradım ama bir tane bile bulamadım. | Open Subtitles | لقد بحثت ثلاث سنوات ولكني لم أجد أبدا أي واحدة |
| İkinci kattaydım ve koridorun sonunda hiç kapı falan yoktu olmayan kapının ardında ise hiç kimse benim için düşünmüyordu. | Open Subtitles | كنت في الطابق الثاني لم أجد باب فى نهاية الممر وخلف هذا الباب المفقود لم يكن هنالك احد يفكر عني |
| Ama derinlerde bir duygusallık bulamazsam, sıradan bir polisiye olacak. | Open Subtitles | لكن اذا لم أجد بعد مأسوى فهذه رواية بوليسية أخرى |
| Ve hala adam dondurup elmas çalanlar türünde bir şey bulamıyorum. | Open Subtitles | ومازلت لم أجد أي شئ عن سرقة ألألماس أو رجل مجمد |
| Ofisi baştan aşağıya kontrol ettim, ancak hiç kağıt bardak bulamadım. | Open Subtitles | فقط راجعت أن مكتب العالية والمنخفضة، لم أجد أي كوب ورقة. |
| Saçma! Sadece şimdiye kadar kendisi için flörtten vazgeçeceğim birini bulamadım. | Open Subtitles | لا , لم أجد أحد يستحق أن أترك الغزل من أجله |
| Ben daha seveceğim kişiyi bulamadım çünkü vaktimi seni severek geçiriyorum. | Open Subtitles | لم أجد من أحبّ بعد لأنّني أمضي كلّ وقتي في حبّك |
| Ben de çiçek getirecektim, Gerri. Ama açık dükkan bulamadım. | Open Subtitles | كنت سأحضر لك أزهاراً أيضاً, لكن لم أجد محلاً مفتوحاً. |
| Düzgün sutyen de bulamadım, bu yüzden sırtım kötü görünecek. | Open Subtitles | لم أجد صدرية مناسبة مما يعني أن ظهري سيبدو بديناً |
| Madem bir pislik bulamadım kendim yaratmam gerekecek o zaman. | Open Subtitles | لم أجد أي شبهة عليه ربما يجب أن أختلق واحدة |
| James Cogan ya da Lucy hakkında henüz bir şey bulamadım... | Open Subtitles | أن لم أجد شيئا عن جيمس كوغان و لوسي إلى الآن |
| Bilmiyorum. Sanırım, bunu yapmak için iyi bir sebep bulamadım. | Open Subtitles | لا أعلم، أظن أني لم أجد سبباً مقنعاً لفعل ذلك |
| Bir yıl boyunca araştırdım ama hala hangi bacağın uygun olacağını bulamadım. Bana yardım edecek hiç bir kaynak yoktu. | TED | أمضيت سنةً في الأبحاث ومازلت لم أكتشف زوج الآقدام المناسبة لم أجد أية مصادر من شأنها مساعدتي. |
| hiçbir şeyin izi yoktu, her şey tamamen karanlıktaydı. | TED | لم أجد أثر لأي شيء، لا يوجد أخبار نهائيًا. |
| Eğer paranoyak bir Yakındoğulu mizansenini betimleyen bir kıyafet bulamazsam, ayvayı yedim. | Open Subtitles | إذا لم أجد ذلك الزي الذي يصور جنون حب المسرح، فأنا هالكة. |
| Eskimiş tıkaçlardan ve kakao yağı şişelerinden başka bir şey bulamıyorum. | Open Subtitles | لم أجد شيء غير سدادات قطنية مستعملة وعلب زبدة الكاكاو الفارغة |
| Hayır, burada bulunduğum yedi saniyede henüz bir şey bulmadım, tamam mı? | Open Subtitles | لا، لم أجد شيئاً بعد خلال الثواني السبعة التي قضيتها هنا، حسناً؟ |
| Ama dirsek kemiğinin öne yakın boşluğunda bir Monteggia çatlağı buldum. | Open Subtitles | من الدكتور هودجينز، ولكن لم أجد لكسر مونتيجيا على رمح الداني |
| Arattım ama çıkmadı. Arabanın içi temiz. Kan yok, vucüt sıvısı yok. | Open Subtitles | لم أجد ما يطابق البصمة ان داخل السـيارة نظيف لا يوجد بقع دم او سـوائل جسـدية |
| Bu sokakta ölmüş adamın silahından düşmüş hiç boş kovan görmedim. | Open Subtitles | لم أجد أي أغلفة خرطوش بهذا الزقاق من سلاح الرجل الميت |
| Savaşacak bir savaş olmadan evli kalmanın bir yolunu bulamadık. | Open Subtitles | لم أجد سبيلًا أظلّ خلاله متزوّجًا بدون حرب أقاتل فيها. |
| Çok istiyorum ama kimsede henüz bu ışığı göremedim. | Open Subtitles | أنا حقا أرغب في ذلك لكني لم أجد تلك الشرارة في أحد بعد |
| Bize hedefimizin kimliğine dair en ufak bir ipucu verecek hiçbir garipliğe rastlamadım. | Open Subtitles | لم أجد أي شيء غريب أو مميز يمكنه إعطاءنا دليل على هوية المجرم |
| Kontrol ettiğim hiçbir dükkanın öyle büyük bir stoğu yok. | Open Subtitles | لم أجد في أيّ من محلّات الحُليّ ذاك الذي يستهدفونه. |