"لم يعلم" - Translation from Arabic to Turkish

    • bilmiyordu
        
    • bilmiyor
        
    • bilmiyormuş
        
    • bilmeyen
        
    • haberi yoktu
        
    • bilmediği
        
    • bilmezdi
        
    • bilmezse
        
    • bilemedi
        
    • bilmediğine
        
    • bilmiyordur
        
    • bilmediğini
        
    • hiçbir fikri yoktu
        
    • farkında bile değildi
        
    Julio ne hissettiğini bilmiyordu. Bildiği tek şey bunun öfke olmadığı idi. Open Subtitles خوليو لم يعلم بماذا شعر هو يعلم فقط أنه لم يكن غضب
    Beni kimse Nicky diye çağırmaz ve kimse Richard'ı Ricky olarak çağırmaz, yani kimse ne hakkında konuştuğunu bilmiyordu. TED ولا أحد يدعوني بنيكي ولا أحد يدعو ريتشارد بريكي. لذا لم يعلم أحد عمن كانت تتحدث.
    oysa ki Darwin, elbette genler hakkında birşey bilmiyordu. TED داروين لم يفكر كذلك، لم يعلم ان الجينات
    Nasıl tanıştıklarını kimse bilmiyor. Constance'ı merdivenlerden aşağı onun ittiğini söylüyorlar. Open Subtitles لم يعلم أحد كيف تقابلا، والبعض يعتقد أنه دفعها على السلالم
    Belli ki gece geç saatte canlı yayına çıkacağını bilmiyormuş. Open Subtitles بكلّ تأكيد، هو لم يعلم أنّه سيكون على الهواء في وقت لاحق من تلك الليلة
    Ve o hiç bir şey bilmeyen bir çocuktu, Mississipi'deki çiftliğinden hiç ayrılmamıştı, nerede olduğunu bilmiyordu, ne yaptığını, neden burada olduğunu... o da bu en büyük neslin bir parçası mıydı ? Open Subtitles و كان مجرد فتى لا يعلم آي شيء لم يبتعد أبدا عن مزرعته في المسيسبي و لم يعلم أين كان و كيف جاء لهناك و لم جاء
    Sanırım suçumu itiraf etmeliydim; ama o zamanlar kimsenin haberi yoktu. Open Subtitles يفترض أنه كان يجب أن أعترف، لكن سابقاً لم يعلم أحد
    İçtiğimi biliyordu. Nerede, kiminle olduğumu bilmiyordu. Open Subtitles لقد علم أنى كنت أشرب الخمر لكنه لم يعلم أين كنت ولا مع من كنت
    İçtiğimi biliyordu. Nerede, kiminle olduğumu bilmiyordu. Open Subtitles لقد علم أنى كنت أشرب الخمر لكنه لم يعلم أين كنت ولا مع من كنت
    Daireye başkası taşınmıştı, ve nerede olduğunu bilmiyordu. Open Subtitles شخص ما انتقل لشقتها و لم يعلم عنها شيئاً
    Muhtemelen ciddi olduğunu bilmiyordu. O kadar da büyütülecek bir şey değil. Open Subtitles حسناً, إنه على الأرجح لم يعلم أنكِ جادّة.
    Peşimden geldiğini bilmiyordu. Buffy için endişeliydi. Open Subtitles انه لم يعلم انها تسعى ورائي لقذ كان قلقا على بافي
    Kolomb yola çiktiginda rüzgar esecek mi bilmiyordu? Open Subtitles حسنا , عندما ابحر كولومبس لم يعلم اذا كانت توجد رياح او لا
    Hala inanamıyorum. Bunca zaman arkasında ne olduğunu kimse bilmiyordu. Open Subtitles لا أزال غير مصدقة، كل هذا الوقت لم يعلم أحد ما كان على الظهر.
    Kaybolduk. Kimse nerede olduğumuzu bilmiyor. Open Subtitles لا، لقد كنا تائهين، لم يعلم أحدنا أين كنا
    Bizi kullanıyorlar. Böylece kimse FBI'ın yaptığını bilmiyor. Open Subtitles لقد استخدمونا لم يعلم أحد أنها الأف بي آي
    Ama kimse bilmiyormuş çünkü hiçbir alarm çalmamış. Open Subtitles حدث هذا منذ 3 أيام، لكن لم يعلم أحد لعدم انطلاق أي إنذار.
    Tek bilmeyen ben miydim yoksa? Open Subtitles هل أنا الشخص الوحيد الذي لم يعلم بالأمر ؟
    Ama babasının Julie'ye aldığı yavru köpekten haberi yoktu. Open Subtitles ولكن سوليفان لم يعلم أن والدها قد أحضر لها كلباً
    Şartlı tahliye memurun yine nerede olduğunu bilmediği için az önce beni aradı. Open Subtitles الضابط المسؤول عن اطلاق سراحك اتصل للتو لأنه لم يعلم أين كنت مجددا.
    Doğru. Ve bundan nefret ettiğini kimse bilmezdi. Open Subtitles هذا صحيح ، لم يعلم أحدًا بأنه كان يكره هذا
    Eğer kimse senin yaptığını bilmezse gelmiş geçmiş en büyük havuz soygununu yapmanın ne önemi var ki? Open Subtitles ما الفائدة من سرقة المسبح العام إذا لم يعلم أحد أنك من فعل هذا ؟
    Baban öldükten sonra mektubu nereye yollayacağını bilemedi, bu yüzden... Open Subtitles لم يعلم إلى أين يرسلها بعدوفاةوالدك..
    Neye bulaştığını bilmediğine bile eminim. Open Subtitles أنا متأكدة أنه لم يعلم ما الذي ورط نفسه فيه.
    Sonra dedin ki öldüğünü kimse bilmiyorsa, ona borçlu olduğunu da kimse bilmiyordur? Open Subtitles ففكرت إذا لم يعلم أحد بموتها فلن يعلم أحد أنك مدين لها بالمال ؟
    Hiç kimsenin bilmediğini söyledi. Open Subtitles لكن يبدو انه لم يعلم انها على متن السفينة
    Müvekkilimizin Suriye'deki hastanın kim olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Open Subtitles موكلنا لم يعلم هوية مريضه في سوريا
    - Hayır! Aptal şehir züppesi ölüme ne kadar yaklaştığının farkında bile değildi. Open Subtitles الغبي لم يعلم انه كان قريبا للموت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more