Harris dosyasının aslı Bende değil ama bunlar bazı evrakların kişisel arşiv için... | Open Subtitles | ليست لدي ملفات " هاريس " الفعلية ولكن .. إليك بعض النسخ الشخصية |
Ben şehvetli tutkuların adamıyım, kendi üzerinde hiçbir iradesi olmayan. | Open Subtitles | أنا رجل ذو رغبات حسية ليست لدي سلطة على نفسي |
Earl, senin listenle yapacakların var. Benim listem yok ki. | Open Subtitles | ايرل، لديك اشياء على القائمة لفعلها، وأنا ليست لدي قائمة. |
Bu kadar çok renk ve çeşit olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. | Open Subtitles | ليست لدي أي فكرة إن كانت هناك العديد من التصميمات والألوان. |
Hayır. Hayır, parti falan yok. Biraz dinlenmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | كلا، كلا، ليست لدي حفلة أحاول أن أحصل على الراحة ليس إلا |
Kaç tane çoğalıcıyla karşılaşacağını bilmemin Hiç bir yolu yok. | Open Subtitles | ليست لدي أية طريقة لمعرفة كم عدد المستنسخين الذين ستواجهينهم |
Ve ben de belki gen yoktur diye düşündüm. | Open Subtitles | وعندها فكرت .. ربما ، ليست لدي نفس الجينات |
Tekli sekse yetecek kadar enerjim bile yok benim. Delilik bu. | Open Subtitles | ليست لدي الطاقة حتى لِعلاقة أُحادية، هذا جنون |
"istediğim eve sahip değilim vs..." derseniz durun durun, bunlar istemediğiniz şeyler! | Open Subtitles | ليست لدي الصحة التي أريد ليست لدي الزوجة التي أريد تراجع. تراجع |
Eh, Bende değil. Ama kimde olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | للأسف ليست لدي ولكن اعرف من أخذها |
Silahların Bende değil. | Open Subtitles | .اللعنة يا رجل .مسدساتكم ليست لدي |
Ama haftalardır Bende değil. | Open Subtitles | لكنها ليست لدي منذ أسابيع |
Mike, ne gördüğün ya da gördüğünü sandığın şey hakkında hiçbir bilgim yok. | Open Subtitles | مايك ، ليست لدي معرفة بما رأيت أو ما كنت تظن أنك رأيت |
Ayrıca sonra yine bu problemi nasıl çözeceğimiz konusunda hiçbir fikrim olmadığını fark ettim. Ancak tek bir şey biliyordum: Bu konuşmanın üslubunu değiştirmek zorundayız. | TED | ثم عرفت بأنه ليست لدي أي فكرة عن كيفية حل هذه المشكلة، و لكني أعرف شيئا واحدا: أن علينا أن نغير نبرة هذا الحديث. |
Seyahat çantam yok ki. | Open Subtitles | سرعي الشريط للأمام حقيبة سفر ليست لدي حقيبة سفر |
Adamım yok ki. | Open Subtitles | ليست لدي شخصية لا، إنها تحب الزبدة وحسب |
Devrimin olasılığının kanıtı olan, bulduğum tanımlanamayan mikroskobik yaşam türünü Ajan Mulder'a söylemenin hiçbir yolu yoktu. | Open Subtitles | ليست لدي طريقة لأصل بها للعميل سكالي.. لإخباره بما اكتشفته.. شكل حياة ميكروسكوبي غير محدد والذي وجوده.. |
Ölüm arzum falan yok. Ben de bu binadaki herkes gibi adalet yerini bulsun istiyorum. | Open Subtitles | حسنًا، ليست لدي أمنية للموت أريد تحقيق العدالة فقط |
Peki, madem babama bu kadar ihtiyacım var nasıl oluyor da üç haftadır telefon numarasını yanımda Hiç arama isteğim olmadan taşıyabiliyorum? | Open Subtitles | حسناً إذا كنت بحاجة لوالدي بهذه الشدة فأنا أملك رقم هاتفه منذ 3 أسابيع و ليست لدي أي رغبة للإتصال به ؟ |
Şimdi, insanlara yüksek sesle bir şeyler okuma konusunda çok tecrübem yoktur, bu yüzden bunu aklıma gelen en normal biçimde yapacağım. | Open Subtitles | ليست لدي خبرة واسعة في القراءة بصوت عالٍ أمام النّاس سأتطرّق للأمر بالطريقة التي أراها أنسب |
Her şeyi yanlış yaptığım bir anım yok benim. | Open Subtitles | ليست لدي لحظة إتخذت فيها كل شيء مساراً خاطئاً. |
Çünkü etrafınıza bakar ve "istediğim arabaya sahip değilim" | Open Subtitles | لأنه يمكنك أن تنظر حولك وتقول حسناً اُنظر، ليست لدي السيارة التي أريد ليس لدي البيت الذي أريد |
-Hayır. Zaten anahtarları yanımda değil. | Open Subtitles | كلا و على أي حال ليست لدي المفاتيح |