Spesifik olarak santrifüjler ile ya da uranyum zenginleştirmesi ile alakalı değil. | TED | تصوروا .. ان لايكون الامر متعلق بأجهزة الطرد المركزي او بتخصيب اليورانيوم |
Burada bir şeyler dönüyor, Çavuş. Emily Arundel'in ölümüyle alakalı. | Open Subtitles | هناك شئ يحدث هنا يا جنرال , متعلق بوفاة ايميلى |
Buraya geri döndüm çünkü biri beni öldürmeye çalışıyor, ve en başta beni gitmeye zorlayan olayla bir ilgisi var. | Open Subtitles | جئتُ إلى هنا لأن أحدهم يحاول قتلي و هذا متعلق بما حصل في السابق و أضطرني للمغادرة في المقام الأول. |
Öğrencilere "Matematikte başarı neye bağlı?" diye sorduğumuz zaman, Kuzey Amerika'da öğrenciler genelde, yani, tamamen beceri ile ilgili yanıtı verirler. | TED | عندما سألنا الطلابما الذي يجعلكم تتفوقون بالرياضيات، أجاب طلاب أمريكا الشمالية، كل شيء متعلق بالموهبة |
Burada Mesele akıllı olmak dikkatleri üzerine çekmemek, göze batmamak. | Open Subtitles | انهُ متعلق بالذكاء لا تجلبي اي انتباه لنفسكِ ، اندمجي |
Aradığım şeyin daha az ölüm hakkında ve daha çok sonrasında geleceklere kapılar açmaya dair bir ritüel olduğu ortaya çıktı. | TED | عندها اكتشفت بأني وجدت ضالتي: وهو طقس متعلق بالحياة أكثر من الموت وفتح أبواب جديدة لما هو قادم. |
Göstereceğimiz kişide Konu, idam cezasıydı. | Open Subtitles | بالنسبة للشخص الذي سأريك إياه فالأمر متعلق بعقوبة الإعدام |
Pekala, bir şey bulamamışlar uyuşturucu bağlantılı bir hesaplaşma olduğunu sanıyorlar... | Open Subtitles | حسنا، لم يجدوا شيئا في الحقيقة يظنون أن الأمر متعلق بالمخدرات |
Belki de senin geldiğin yeri bilmesiyle alakalı bir şey. | Open Subtitles | ربما شيء متعلق بأنه يعرف من أين جئت أنت فعلا |
Evet, çünkü her şey seninle alakalı olmalı, değil mi? | Open Subtitles | طبعا، لأن الأمر متعلق بك دائما يا أبي، اليس كذلك؟ |
Çünkü bu biz ayrıyken yaptığın bir şeyle alakalı değil. | Open Subtitles | لأن هذا ليس متعلق بأي شيء فعلته بينما نحن منفصلين |
Ve ne zaman elektronik kominikasyonu olan bir kuş sürüsü görsek, bunun Amerikalılarla bir ilgisi var diye düşündük." Ve ben "Tamam. | TED | وما ان نرى سرب طيور يتواصل فيما بينه او يحوي اشارات كهربائية حتى نجزم ان هذا الشيء متعلق بالامريكيين فقلت " أها.. |
Dört litre süt ile, üniversite masrafları ile ilgisi var. | TED | إن الأمر متعلق بغالون من الحليب، برسوم التعليم الجامعي. |
Bence ağrısı bir idrar yolu iltihabına bağlı. | Open Subtitles | أعتقد أن ألمه متعلق بعدوى في المسالك بوليةِ |
Burada Mesele akıllı olmak dikkatleri üzerine çekmemek, göze batmamak. | Open Subtitles | انهُ متعلق بالذكاء لا تجلبي اي انتباه لنفسكِ ، اندمجي |
Video: Anlatan: Bütün bunlar Amerika'yı yeniden güçlendirmek hakkında. | TED | فيديو: راوي: الأمر متعلق بإعادة تقوية أمريكا. |
- Konu kimin... - Konu ne? | Open Subtitles | ـ الأمر ليس متعلق بمن ـ ماذا يحدث إذاً ؟ |
Bu uzun çocuklukta bilgi ve öğrenmeyle bağlantılı olan bir şey var. | TED | ثمة أمر متعلق بفترة الطفولة الطويلة يبدو مرتبطاَ بالمعرفة والتعلم. |
Anlaşıldı ki, erkenden kalkıp akşamdan kalma başağrısı yüzünden ağrı kesici almış. | Open Subtitles | كما أتضح, أنها استيقت مبكراً وأخذت مسكناً بسبب صداع متعلق بشرب الكحوليات |
Yabancı bir ajanın iş yerini belirlemek, yemek ile ilgilidir. | Open Subtitles | عندما تريد ان تحدد مقر جاسوس اجنبي كله متعلق بالطعام |
Tavan penceresiyle hiç alakası olmayan bir soru sorabilir miyim? | Open Subtitles | هل استطيع ان اسئلك سؤالاً غير متعلق ، بالنافذة السقفية |
İkimizde meselenin bununla ilgili olmadığını biliyoruz. Bu ona yapabileceğim diğer şeylerle alâkalı. | Open Subtitles | كلانا يعلم أن الأمر ليس متعلق بهذا إنه بشأن كل تلك الأشياء التي يمكنني فعلها لها |
Yani başka bir deyişle, bu bilgi meselesi, kaynak değil. | TED | بمعنى آخر، الأمر متعلق بماذا نعرف وليس بنقص في الموارد. |
Şam'a gittik. İbrahim ile ilgili uzun bir tarihe sahip olan şehre | TED | ومن ثم ذهبنا الى دمشق والتي لديها تاريخ عريق متعلق بالنبي إبراهيم |
Kardeşinizin boşanma davasında oğlunun velayeti Sorun çıkaracak gibi gözüküyor. | Open Subtitles | لأن أخاك متعلق بدعوة طلب الطلاق الذي قد تصبح فيه وصايته لأبنه مشكلة حقاً؟ |