"مجرى" - Translation from Arabic to Turkish

    • yolu
        
    • akışı
        
    • borusu
        
    • yönünü
        
    • akışında
        
    • gidişatını
        
    • akışını
        
    • kanal
        
    • Gully
        
    • seyrini
        
    • akımına
        
    • kana
        
    • dolaşım
        
    • dolaşımına
        
    • su
        
    Ne komik değil mi? 3 metrelik bir sandalda akıntıya karşı kürek çekerek onca yolu gelmişler. Open Subtitles المضحك فعلاً، كيف استقلوا مركباً وجدّفوا عكس مجرى النهر على بُعد 10 أقدام؟
    - Hava yolu obstrüksiyonu veya boğulduğuna dair bir iz yok. Open Subtitles لا توجد عوائق في مجرى التنفس او اي علامة خارجية
    Bu da akışı bizim kontrol edemeyeceğimiz anlamına gelir. Open Subtitles نحن لَنْ نَكُونَ قادرون على السَيْطَرَة على مجرى العائدات.
    Doğru yaparsan soluk borusu kırıldığı sırada güzel bir çatırtı duyman gerekiyor. Open Subtitles إذا فعلت هذا بشكل صحيح فستسمع صوت تكسر عظامها سيكون ذلك صوت مجرى التنفس وهو يتمزق
    Teğmen Keith bir genç olarak sindirilmiş hayatının yönünü donanma havacılığına çevirmeye bakmış. Open Subtitles الملازم كيث تم التنمر عليه فى شبابه واتجه للطيران البحرى لتغيير مجرى حياته
    Egzersizle ülsere dönüşüyor olabilir. Bakteri kan akışında serbest kalır. Open Subtitles تتقرّح أثناءَ التّدريب، وتنطلق البكتريا من عقالها في مجرى الدم
    etkisiz bırakmıştı ve konuşmanın gidişatını hatta inşa ettiğimiz şeyi değiştirmişti. TED وغير مجرى الحديث، وقد غير حتى ما كنا نبنيه في السابق.
    Engellere bir yaratıcılık kaynağı olarak bakmak benim hayatımın akışını değiştirdi. TED النظر إلى المقيّدات كمصدر للإبداع غيّر مجرى حياتي.
    Solunum yolu açık olduğu sürece bir sorun çıkmayacaktır. Open Subtitles ،طالما مجرى الهواء لدي صافي لن يكون هناك مشكلة
    Özür dilerim, ilk defa bir su yolu tasarladık. Open Subtitles آسفين، هذه أول مرةً لنا نصمم فيها مجرى مائي.
    Sedye geri kaldırın. Kullanıcının yaptığı hava yolu açık olsun . Open Subtitles ارفعوا ظهر النقالة, فاليكن مجرى الهواء جيد
    Eldeki kan akışı, el kesildiği sırada kalbin hâlâ atmakta... Open Subtitles لا أعرف، ماذا أرى؟ مجرى الدم في اليد يفترض أن القلبّ كان لا يزال نابضاً
    Uçağın uydu bilgilerinden ters veri akışı ayarlıyorum, tamam mı? Open Subtitles أعدّ مجرى بيانات عكسى عن معلومات القمر الصناعى عن الطائرة, حسناً؟
    Nefes borusu neredeyse kapalı. Götürelim. Open Subtitles مجرى التنفس مغلق تقريباً لننقلها
    Çünkü iş yerinize yapılan bir baskın, yerel polisle şans eseri karşılaşma hayatınızın yönünü sonsuza kadar değiştirebilir. TED بسبب مداهمة على مكان عملك، واحتمال مصادفة شرطي محلي بإمكانها أن تغير مجرى حياتك للأبد.
    Bana söylemek istediğin şey neyse, zamanın doğal akışında kendim öğrenirim. Open Subtitles أياً كان ما ستخبرنى به فسأكتشفه خلال مجرى الوقت الطبيعى.
    Ailelerin, soyun, tarihin, ülkelerin gidişatını değiştiren tek bir karar. TED قرار واحد غيَّر مجرى حياة عائلات وذريات ودول وتاريخ حتى يومنا هذا.
    Bu küçük parçanın hayatımın akışını değiştireceği konusunda pek bir fikrim yoktu. TED ولم أكن أعلم أن هذه القطعة الصغيرة ستغير مجرى حياتي.
    Hayvan kafatasında, ağza salya ileten bir kanal buldu. TED وجد مجرى هواء في الجماجم الحيوانية يرسل اللعاب للفم.
    O ve ortağı, Gully Watson adında bir vatandaş, 49 kışında altını beraber bulmuşlar. Open Subtitles هو وشريكه، a fella سَمّى مجرى Watson، وَجدَ الذهبُ خلفيُ سوية في شتاءِ ' 49.
    Bu, insanlık tarihinin seyrini değiştiren bir yanlılık. TED إذن هذا التحيز شكل مجرى التاريخ الإنساني
    Eğer enerji akımına kişisel güç alanımla korunarak ışınlanabilirsem kendi evrenine taşınacaksın. Open Subtitles إن أمكنني الدخول الى مجرى الطاقة المحمية بقوة الحقل الشخصي الخاصة بي
    kana enjekte ediliyorlar ve tüm vücuda yayılıyorlar. TED يتمّ حقنها في مجرى الدَّم، والذي يقوم بايصالهم إلى الخلايا في كل أنحاء الجسم.
    Ama insanlarda ve birkaç başka türde plasenta, annenin dolaşım sistemine yani kan akışına direkt bağlıdır. TED أما بالنسبة للبشر وقلة من الكائنات الأخرى، فإن المشيمة تخترق الدورة الدموية للأم، للوصول مباشرة إلى مجرى دمها.
    Şimdi bana bunların nasıl mümkün olabildiğini anlatacaksın ya da kan dolaşımına bir hava kabarcığı yollayacağım ve intikamını almadan felç geçireceksin. Open Subtitles والآن ستخبرني, أنّى لأي من هذا ممكن, أو سأضع فقاعات هواء داخل مجرى دمك وستصاب بسكتة دماغية دون أن تحصل على انتقامك
    Bazen, evde çamaşır yıkarken çok uzaklardan eve su taşımak zorunda da kalıyorlar. Ya da çamaşırlarını uzaktaki bir dere kenarına taşımak zorundalar. TED واحيانا .. يتوجب عليهم احضار المياه من اماكن بعيدة لكي يقوموا بالغسل داخل المنزل او ان يأخذوا غسيلهم الى مجرى المياه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more