"مريع" - Translation from Arabic to Turkish

• korkunç
• kötü
• berbat
• iğrenç
• korkunçtu
• fena
• berbattır

Bu korkunç bir şey. Hapiste ne olduğunun farkında değildim.
هذا مريع, لم اكن اعلم ان ذلك يحدث في السجون

Olanlar konuşulmayacak derecede korkunç ama burada bir daha böyle bir şey olmayacak.
ما حدث أمرٌ مريع ولا يوصف لكن لن يحدث أمراً مشابهاً له مجدداً

Arkadaşının korkunç bir durumda olduğunu biliyorum ama bu önemli.
أعلم بأن صديقتك في وضع مريع ولكن هذا مهم أيضا

Biri benim için kötü bir yol seçmiş olsa bile mi?
حتى و ان كان احدهم قد اختار طريق مريع لى ؟

Oğluma haberlerin kötü olduğunu söyle. Bakım evinde kalması lazım de.
أخبر ابني أنّ الوضع مريع يجب أن أذهب إلى دارٍ للمسنين

Sesin berbat geliyor sanki 90 yaşındaki kadın sesi gibi.
ان صوتك يبدو مريع مثل عجوز في 90 من عمرها

Çok parası olabilir ama kızlar konusunda berbat bir zevke sahip.
اعتقد ان لديه الكثير من المال لكن ذوقه فى الفتيات مريع

bu petrol korkunç bir şey. Suya karışmış. Oradaki tüm canlıları
ان هذا مريع .. النفط يجتاح المياه انه لا محالة سوف يقضي

ve yanınızdan geçen arabaların seslerini duyuyorsunuz ve sizi bu duruma sokan korkunç bir kaza geçirmiştiniz.
ثم تسمعون صوت السيارة وهي تسير جيئة وذهابًا وتخيلوا أنكم مررتم بحادث مريع وهو السبب لما يحدث الأن

Ve ayrıca bugünlerde yaptığımız korkunç derecede yanlış şeyler hakkında bilgimiz var.
ونعلم أيضاً أن ما نفعله مريع للغاية هذه الأيام.

Fakat geçen bir yıl boyunca, desteklediğim yetimhanenin korkunç bir şekilde yozlaşmış olduğunu keşfettim.
لكن في خطتي للعام القادم، أتيت لأجد أن دار الأيتام الذي كنت أدعمه أصابه الفساد على نحو مريع.

Bu benim geldiğim ilk cinayet davası. korkunç.
اٍنها أول محاكمة قتل أحضرها اٍنه شئ مريع

Kafasında kendi kendine oluşturduğu bir imajı tamamlamaktan bir tür fedakarlıktan bir çeşit korkunç...
بتكملة الصورة التى كانت لديه عن نفسه كنوع من التضحية لنوع مريع من الرب ؟

Ama sorun şu ki, eğer karşındaki de aynı senin yaptığın gibi sana samimi davranmaya başlarsa, oyun, korkunç derecede kafa karıştırıcı olabilir.
تكمن المشكلة إذا ما بدأ خصمك بالتمظهر بالصدق بذات الوقت معك فتصبح اللعبه حينها محيرة بشكل مريع

Şu saçıma bak. Ne kadar kötü çıkmışım, değil mi?
أنظري لشعري في الصورة أنه مريع , أليس كذلك ؟

Winston Churchill bir zamanlar, "Demokrasi, geriye kalanlar hariç en kötü yönetim şeklidir."
وينستون تشرتشل قال مرة أن الديموقراطية هي نظام مريع باستثناء البقية.

berbat bir karardı. Hakkını aradığın için seninle gurur duyuyorum, evlat.
كان ذلك حكم مريع, وانا فخور بك بني لوقوفك بجانب العداله

Büyükannen Noel'de sana berbat bir dantel örtü verseydi, beğendiğini söyler miydin?
لو أعطتكِ جدتكِ غطاء مريع لإبريق الشاي بالكريسماس، فهل ستخبرينها أنّه أعجبكِ؟

Bu doğum günü meselesi yüzünden sonunda kendimi berbat hissediyorum.
‫ومن ثم موضع عيد الميلاد طرأ، والان أشعر ‫بشعور مريع

Konuştuklarımızın aramızda kalacağını söylemiştin ama beni kandırdın iğrenç Şişko.
قلت ان لاشيء سيغادر هذه الغرفه وذلك لم يكن صحيحاً انت مريع ..

Pekala, çok da kötü değildi. Katılıyorum. korkunçtu.
ـ حسناً، هذا لم يكن سيء للغايه ـ نعم، لقد كان مريع

Yapamazsın çünkü çok fena bir şekilde sakatlanacaksın.
أنت لا تستطيع فعل ذلك لأنك ستصاب بشكل مريع, مريع جداً

"Bak, evlat, ilkinin tadı hep berbattır ve sonuncusu da hep midemi bulandırır."
انظر يابني : الاول دائماً طعمه مريع والأخير دائماً يصيبني بالغثيان