eşit işe eşit ücret hakkınızı savunuyorum, ve çocuk doğurma... ya da kürtaj olma hakkınızı da savunuyorum. | Open Subtitles | أؤمن بحقك في مرتب مساو للرجل وفي حقك في ولادة طفل أو إجهاضه يجب أن تتم معاملتك كالرجل |
Zamanını boşa harcıyorsun. Her hareket için karşılıklı eşit bir tepki kuvveti vardır. | Open Subtitles | إنك تضيع وقتك ، لكل فعل رد فعل مساو له فى المقدار و مضاد له فى الإتجاه |
Bunu ölüme de uyarlamaya çalışıyorum dünyamızda bulunduğuna göre. Newton der ki; her eylemin bir eşit, bir de karşıt tepkisi vardır. | Open Subtitles | يمكنك القول أن لكل فعل لديه رد فعل معاكس مساو له |
Bunu ölüme de uyarlamaya çalışıyorum dünyamızda bulunduğuna göre. Newton der ki; her eylemin bir eşit, bir de karşıt tepkisi vardır. | Open Subtitles | يمكنك القول أن لكل فعل لديه رد فعل معاكس مساو له |
Hayatı herkes için eşit derecede zorlayıcı yapmak için nörolojik hastalıkları olanlar ya da diğer engelli olanlarımıza yardımcı ve destekleyici olacak teknoloji. | TED | التكنولوجيا التي تساعد و تمكن هؤلاء الناس الذين يعانون من ظروف صعبة. أو ذوي الإحتياجات الخاصة من جعل الحياة تحد مساو للجميع. |
Şimdi, bu halk bilişsel olarak mavi ile yeşil renk arasında ayrım yapmıyor çünkü gökyüzünün örtüsü ormanın örtüsüne eşit tutuluyor ve halk buna bağlı. | TED | الآن، هؤلاء ناس لا يفرقون إدراكياً بين اللون الأزرق واللون الأخضر لأن غطاء الجنة مساو لغطاء الغابة والتي يعتمد عليها الناس. |
Roma, onları eşit insanlar olarak kabul etti. | Open Subtitles | أن روما قد تقبلتهم كشعب مساو لهم |
Her hareket zıt yönlerde eşit tepki verir. | Open Subtitles | "لكل فعل رد فعل مساو له في المقدار ومضاد له في الإتجاه" |
"...bölenlerinin toplamıyla eşit olan." | Open Subtitles | فهو مساو لمجموع قواسمه |
- Ayrıldık. eşit falan değildi. | Open Subtitles | لم يكن هنالك أي شيء مساو حوله |
eşit mesafede. | Open Subtitles | على بعد مساو.. |