Eksik uzantınızın yerine koyduğumuz metal top size normal bir görünüm sağlayacaktır. | Open Subtitles | إن الكرة المعدنية التي زرعت فيك لتعويض النقص ستساعدك على حفظ مظهر جميل وطبيعي |
Hey, Jake, o üzerinde olduğun hayvan hayli hoş görünüyor. | Open Subtitles | يا جيك، هذا مظهر جميل جدا الجبل الذي تركبه |
Şu kısa boylu, yakışıklı, Akdenizli garip adam değil mi ? | Open Subtitles | أحمق أهو شاب من البحر المتوسط ذو مظهر جيد لدرجة فضولية؟ |
Şimdi de birkaç muhteşem ve tuhaf görünümlü safkan köpeğin geçidini izleyeceksiniz. | Open Subtitles | وستشاهدون عرضاً لمجموعة رائعة وذات مظهر نادر جداً لسلالة وحشية من الكلاب |
Bir çocuk takımı, orta düzey bir kıyafet ve nihai bir görünüş. | TED | رداء يافِع، ثُمّ مظهر أوسط، ثم شكل نِهائيّ. |
Ve güneş üzengilerine vurduğunda görünüşü muhteşemdi. | Open Subtitles | و حين كانت الشمس تسطع على ركابها تبدو فى مظهر مبهر لا يمكنك النظر إليه |
Garip görünüşlü bir adam. Ben geldiğimde gidiyordu. | Open Subtitles | ذو مظهر غريب، كان يهم بالرحيل حين وصلت أنا |
Demek istediğim kesinlikle sende bir şeyler var... ve harika görünüyorsun. Yani... | Open Subtitles | بالتأكيد يمكنك القيام بذلك ولديك مظهر رائع وانا سعيد انك هنا |
Okyanusun bu muhteşem gücü dünyamız ve üzerinde yaşayan her şeyin görünüm ve davranışlarının şekillenmesine izin verir. | Open Subtitles | تستطيع قوة المحيط الهائلة تحديد مظهر وسلوك الكوكب بأكمله وكل شيء يعيش عليه |
Bu yüzden yeni bir görünüm seçtim, bilimsel, zeki şeyleri bıraktım ve bir daha asla eğlenemedim. | Open Subtitles | لذا، حصلت على مظهر جديد، وتوقفت عن العلوم والأمور الذكية ولم أدعهم يسخرون مني مجدداً |
Bizim yaşımızda, bekleme odasındaki kirli halı gibi görünüyor insanlar. | Open Subtitles | مظهر سننا سيئ. مثل سجادة ملطخة فى غرفة انتظار. |
Matt çok hoş görünüyor, sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | مات شخص ذو مظهر جميل, ما الذي تعتقده انت؟ |
Eskiden olduğu kadar yakışıklı değil ama bir mumyaya göre gerçekten iyi durumda çünkü donmuş bir buzun içinde keşfedildi. | TED | حسنًا، ليس وسيمًا كما اعتاد أن يكون، ولكنه في الحقيقة في أحسن مظهر كمومياء لأنه أُكتُشِف متجمدًا في الجليد. |
Ne kadar yakışıklı bir adam. Bekar mı acaba? | Open Subtitles | ياله من رجل ذو مظهر رائع اتسائل هل هو اعزب ؟ |
50 yaşlarında filandı. Efendi görünümlü, eski moda bir smokin giyiyordu. | Open Subtitles | ربّما كان في الـ 50 عاماً مظهر أنيق، ويرتدي حلّة قديمة |
Hatırlayabildiğim kadar uzun zamandır benim için sorun oluşturuyorlar: önce minik bir erkek fatma iken sonra da erkek görünümlü ancak östrojen ağırlıklı bir organizma iken. | TED | كانت مشكلة بالنسبة لي منذ أمد بعيد، بدايةً منذ أن كنت فتاة مسترجلة صغيرة ثم بعد ذلك كصاحبة مظهر ذكوري، قائم أساساً على هرمون الإٍستروجين الأنثوي. |
Çok karmaşık bir olay, kendime yatırım yapıyorum tamamen yeni bir görünüş, yani aynı şey değil. | Open Subtitles | انها غاية في التعقيد، انا اعيد تهيئة نفسي انه مظهر جديد للغاية، لذا هناك شيئاً واحد فقط |
Biraz kendi kabuğunda gibi görünebilir, ama bu sadece dış görünüşü. | Open Subtitles | إنّها في موقف دفاعي, لكنّه مجرد مظهر زائف. |
sen de aptal görünüşlü bir çocuktun. | Open Subtitles | و أنت كان لديك مظهر الأبله عندما كنت صغيراً |
Bayağı havalı görünüyorsun | Open Subtitles | نعم انا اعجبة بة لديك مظهر رائع, أتعلمين؟ كل هذا.. |
Kol düğmemizin kendine has bir görüntüsü var bu yüzden görüntü tanımlayıcı yazılıma taratmalıyız. | Open Subtitles | حلق الكبك له مظهر فريد، لذا يجب أن نكون قادرين على إدارته خلال برنامج تعرف الصور. |
Biraz tehlikeli görünen, ne yapacağı kestirilemeyen. | Open Subtitles | بها التنبؤ يمكن ولا خطرة امرأة مظهر عليّ لتضفي |
Aşık olduğun kişinin dış görünüşüne takılmazsın ki. | Open Subtitles | إنّك لا تبقى محدقاً على مظهر أحدهم. إنه سيقع في حبها. |
ne görüyor olabilirlerdi? Yerkürenin görüntüsü çok yavaş biçimde değişiyor olabilirdi. | TED | طوال هذا الوقت المديد، كان سيتغير مظهر الأرض بشكل تدريجي جدًا |
Konağa girmek için Seth'in oğlunun görünüşünü alacağım. | Open Subtitles | 'أنا ساتخذ مظهر إبن سيث لدخول القصر |
İyi giyimli, şık bir İtalyan takımı, yanında da güzel bir sarışın. | Open Subtitles | كان متأنق للغاية. بدلة ايطالية، مظهر جيد ذو شعر اشقر طويل وجميل. |