| Eve anatomiye meraklı, yetenekli ve gösteriye tutkun bir cerrah olarak döndü. | TED | ثم عاد إلى المنزل كجراح موهوب شَغُوفًا بعلم التشريح مائلاً لاستعراض هذا. |
| yetenekli olduğunu biliyorum, ama davranışları, benim görüşüm, kabul edilemez ölçüde alçakça. | Open Subtitles | أعرف بأنّه موهوب لكن موقفه، في رأيي هبط إلى مستوى غير مقبول |
| Ken, yetenekli bir aşçı ama yemek konusunda fazla bilgisi yok. | Open Subtitles | كين هو طباخ موهوب لكنه لا يعرف الكثير عن افكار الطعام |
| Hayır, senin yetenekli olmadığını söylemiyorum. Sen Çok yeteneklisin. | Open Subtitles | انني لا أقول أنك لست موهوب أنت موهوب للغاية |
| Hayır, o Çok yetenekli ama, yani Çok karanlık ve şiddetliydi. | Open Subtitles | لا, إنه حقا موهوب ولكن أعني لقد كانت مظلمة جدا وعنيفة |
| Zeki ötesi. Cidden yetenekli. I.Q.'su en az 160 olmalı. | Open Subtitles | اكثر من ذكي موهوب بشدة على الاقل محصلة ذكائه 160 |
| Hırslı, yetenekli alçak gönüllü ve yalancı birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | تحتاج إلى شخص طموح و موهوب و متواضع و كاذب |
| Yazarlığı bırakması utanç verici olur. Çünkü Çok yetenekli. Evet. | Open Subtitles | سيكون من المؤسف أن يتخلى عن الكتابة لأنه موهوب حقا. |
| Şunu açıkça belirtmek isterim o, iyimserlik eğiliminin oldukça kötü bir örneği, çünkü hakikaten Çok yetenekli. | TED | وأريد أن أوضّح بشكل تام أنهُ مثال سيّء تماماً عن الميل للتفائل، لأنه في الحقيقة موهوب بشكل فريد من نوعه. |
| Küçükken, çizmeyi Çok severdim ve bildiğim en yetenekli ressam annemdi. Ancak annem bir eroin bağımlısıydı. | TED | عندما كنت صغيراً، كنت أحب أن أرسم، و أكثر فنان موهوب عرفته هو كانت أمي لكن أمي كانت مدمنة على الهيروين. |
| Bazı araçlara sahip yetenekli bir lise öğrencisi bile yapabilir. | TED | ويمكن لطالب موهوب بمساعدة بعض المعدات القيام بذلك. |
| Düşündüm ki bu Çok az parası olan, ve son derece yetenekli olduğuna inandığım bu öğrenci için | Open Subtitles | ولأن هذا الطالب القليل جدا من المال، وغير أعتقد، موهوب للغاية فكرت قد يكون لديك غرفة المتاحة |
| Sana şunu söylemek isterim ki, senin gibi zeki, yetenekli birinin zirvede olduğunu gördüğüme Çok sevindim. | Open Subtitles | حسناً ، على أى حال ، لقد أردت فقط أن أخبرك أننى سعيدة جداً لكى أرى رجل لامع موهوب مثلك يندفع رأساً إلى القمة |
| Konuşmayı seviyorum. Bildiğin gibi ben yetenekli bir taklitçiyim. | Open Subtitles | أتمتع بالكلامِ وكما تعرف أَنا ممثل موهوب |
| Doğuştan yeteneklisin. Böyle bir araba sürmek için yaratılmışsın. | Open Subtitles | أنت موهوب لقد ولدت لكي تسوق السيارة هكذا |
| Hayır doktor, bence Çok yeteneklisin. Ama sana daha sıkı bir gözetim gerekiyor. | Open Subtitles | لا يا دكتور، أعتقد أنك موهوب جداً، أنت تحتاج إشراف أكثر فحسب |
| yeteneklisin biliyorum ama geleceği görebildiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | عرفت أنك موهوب لكن كنت أجهل أنك تتنبأ بالمستقبل |
| Yemeğimin garnitürü bile daha yeteneklidir. | Open Subtitles | الطبق الجانبي الذي أتى مع غدائي موهوب أكثر منها |
| Diyorum sana, televizyona çıkan soytarıların çoğundan daha yetenekliyim. | Open Subtitles | أنا أخبرك, لدي مظهر مضاجعة موهوب أفضل من نصف القمامة الذين يظهرون على التلفاز |
| Evet, bu adam Los Angeles'a gitmek için okulu bıraktı çünkü o Çok yetenekliydi ve Hollywood beni bugüne kadarki en büyük partici yapmaktan yükümlüdür. | Open Subtitles | نعم, هذا الشاب سريع بالمدرسة للذهاب إلى لوس أنجلوس لانه كان موهوب وهوليوود أُلزمت بجعلي أكبر عضو على الإطلاق |
| Pek Çok alanda nadir rastlanan bir Yeteneğin var ama ayak oyunları bunlardan biri değil. | Open Subtitles | أنت موهوب بشكل نادر في عدة أشياء لكن سياسة المكتب ليست إحداها |
| -Senin gibi yeteneksiz, etik olmayan -bir ego manyak için çalistigim için | Open Subtitles | لدى شخص غير موهوب غير أخلاقي ومغرور مثلك |
| her sponsor, yetenek avcısı... yeni sörf yıldızını görmek için bugün burada bulunuyor. | Open Subtitles | كلّ ضامن، كشاف موهوب كامل الأجهزة الإعلامية للأمواج هنا اليوم |
| Acaba 1. sınıfa giden masum bir öğrencinin mi, yoksa gelecek vaad eden, kabiliyetli bir son sınıf öğrencisinin mi canını alsam? | Open Subtitles | أأسلب روح شابّ بريء بالسنة الأولى؟ أو ربما روح طالب موهوب بالسنة الأخيرة على شفا مهنة جامعيّة واعدة؟ |
| Kötü haber, bunu kim programladıysa yetenekliymiş. | Open Subtitles | الأخبار السيئة هي، أيا كان المبرمج هو موهوب. |
| Elbette Çok yeteneklisiniz ama bu kadar başarılı olacağınızı hayal etmiş miydiniz? | Open Subtitles | بالتأكيد أنت موهوب و لكن هل حلمت يوما أنك ستصبح ناجحا للغاية؟ |
| yeteneği, ve bunu anladığınızda, belki o zaman konuşacak bir şeyimiz olacak. | Open Subtitles | انه موهوب ،وعندما تعرفين ما معنى ذلك عندها ربما سيكون لدينا ما نتحدث بشأنه |
| Ne dahi olman gerekir, ne de zeki, esprili, akıllı kibar olman. | Open Subtitles | ...ليس من الضرورى ان تكون رائع او ذكى او موهوب او مؤدب |
| Adam ne kadar doğal. Şuna bakın. | Open Subtitles | الفتى موهوب انظروا إليه , انظروا إليه يمضي |
| İnsanları etkilemekte Çok başarılıydın. Satışları geliştirme konusunda da bir dâhiydin. | Open Subtitles | أنت موهوب في التأثير, و أنت عبقري في الدعاية و المبيعات |