Kayıp saat için DNA isteği. Sanırım burada işimiz bitti. | Open Subtitles | من ساعة مفقودة لطلب حمض نووي أعتقد أننا انتهينا هنا |
Dört yıl önceki olayda maktulde başka DNA çıkmış mı? | Open Subtitles | هل وجدوا حمض نووي أجنبي على الضحيّة قبل أربعة سنوات؟ |
Birleşik Devletler ve Japonya'yı nükleer saldırı ile tehdit ediyor. | Open Subtitles | قام بالتهديد للقيام بهجوم نووي على الولايات المتحدة و اليابان |
Bu seviyeye yaklaşmak için bile muazzam bir nükleer reaksiyon gerekir. | Open Subtitles | نحتاج إلى تفاعل نووي ضخم جدا لمجرد الإقتراب من هذا المستوى |
İlk atom bombamızı bundan beş yıl sonra test etmeyi umuyorduk. | Open Subtitles | كنا نأمل أن نختبر أول سلاح نووي لنا بعد 5 أعوام من الآن |
Çekirdek öylesine ısınır ki termonükleer füzyonu idame ettirebilir. | Open Subtitles | اللب يصبح شديد الحرارة يمكنه إحتواء إندماج نووي حراري |
Tarama sürecinin bir parçası olarak mitokondriyal DNA örneği verilmesi gerekiyor | Open Subtitles | كجزء من عملية الفحص، كان علينا أن نعطي عينة حمض نووي. |
Her biri DNA'nın sıkı sarılmış bir molekülüdür, ünlü ikili sarmal. | Open Subtitles | كل منها هو جزيء حمض نووي ملفوف بإحكام اللولب المزدوج الشهير |
Ayrıca elimde dört tane daha olduğuna dair DNA kanıtı var. | Open Subtitles | ولديّ حمض نووي يثبت أنّه ثمّة أربع نساء أخريات على الأقل. |
Ne mermi kovanı var, ne de kurbanlarındakinden başka DNA. | Open Subtitles | لا أغطية رصاصات، لا ألياف ولا حمض نووي غير للضحايا |
Diğer tarafta George Henning'e hayvan DNA'sı enjekte ederek amacına ulaşmak için mantıksız, hatta fantastik bir yaklaşım sergiledi. | Open Subtitles | هذا الشخص حقن حمض نووي حيواني في جسم جورج هينينج كشف عن نهج خيالي غير عقلاني لتحقيق أهدافه الطبية |
Ama McGee ülkenin bir ucuna nükleer yakıt çubuklarını göndermiyor. | Open Subtitles | إنه ليس مسئولاً عن تحريك قضبان وقود نووي عبر البلاد |
Yani bu dahiler nükleer reaktör kullanarak mı havuzlarını ısıtıyorlar? | Open Subtitles | أتعني أن أولئك الأذكياء يستخدمون مفاعل نووي لتسخين دواماتهم ؟ |
Sen "Bu istasyon nükleer bir reaktörden güç alıyor olabilir" dememiş miydin? | Open Subtitles | ألا تتوقع أن هذه المحطة على الأرجح تعمل بواسطة مفاعل نووي ؟ |
Bir nükleer patlamayla başa çıkacak kadar Instantanium olduğundan emin misiniz? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنه يوجد كفاية من الأستانتنيوم لمقاومة أنفجار نووي |
Dışarıda 36000 nükleer füze var ve bunların 6000 tanesi ateşlemeye hazır | Open Subtitles | يوجد بالخارج 36.000 الف صاروخ نووي يوجد منها 6.000 صاروخ جاهزه للاطلاق |
Einstein 60 küsur yıl önce ilk atom bombasının patlatılmasının ardından her şey değişse de düşünme şeklimiz değişmedi demişti. | Open Subtitles | اينشتاين قال منذ 60 عام بعد أن فجرنا أول سلاح نووي |
Eğer atomlar çarpışırsa, atom bombası elde ediyorsun, ya da sıradışı bir şey oluyor. | Open Subtitles | واذا تصادمت الذرات يحدث انفجار نووي او امر ما غريب |
Ona yeni bir yıkıcı güç gibi davranıyorduk. Yaptığımız çoğu şey eski atom test prosedürlerini yansıtıyordu. | Open Subtitles | كنا نعاملها على أنها سلاح فتاك جديد وكأنها إختبارات سلاح نووي جديد |
Az önce tüm şehir genelinde termonükleer bir patlamaya sebep oldun. | Open Subtitles | لقد سببت انفجار نووي حراري قضت على المدينة بأكملها |
Penny'nin zarları korkunç bir nükleer erime gibi. | Open Subtitles | هيا يا لينورد إذا حصلت على 6 ستموت بيني بشكل فظيع في انصهار نووي |
FBI, Dominik'i Moskova'da 52 kişinin ölümüne ve yüzlerce yaralanmaya sebep olan bir nükleer araştırma merkezini bombalamak suçundan tutukladı. | Open Subtitles | بتهم تفجير مبنى نووي في موسكو الذي قتل 52 وأصيب فيه المئات. |