onları yapmanın kolay yolu yoktu ve bu işi makineleştirenler ilk olarak Amerikalılardı. | TED | ولم تكن صناعتها أمرًا سهلًا، وكان الأمريكيّون هم من ميكنوا هذه الحرفة فعلًا. |
Peki Fransa'da Le Pen'e oy verenler aptal faşistler mi? | TED | أو الذين صوتوا لصالح لوبان في فرنسا هم فاشيين أغبياء؟ |
Bizi içeride tutmak için ayrıldılar. Ben de onları teke tek haklayacağım. | Open Subtitles | حسناً ، هم سينفصلون لإحتجازنا هنا لذا سأقوم بأخذهم واحداً ثم الآخر |
Eski dostlarınızla oturup uzun sohbetler edemiyorsunuz, çünkü onların kim olduğunu bile bilmiyorsunuz. | TED | لا يمكنك الجلوس والحديث طويلا مع أصدقائك القدامى، لأنك لا تعرف من هم. |
bu projede çalışan üç kilit isim var, Philip DeCamp, Rony Kubat ve Brandon Roy, burada resimde görüyorsunuz. | TED | ثلاث من الأشخاص الأساسيين في هذا المشروع، فيليب دي كامب، روني كوبات، و براندون روي هم في الصورة الان |
Kadınlar ve çocuklar, özellikle de fakir olanlar en dipteler. | TED | على الأطفال والنسائ خاصة الفقير منهم ومن هم في الحضيض |
Hepinizin huzurunda, Chuck'a Hmm için yaptığı her şey adına teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | أردت أن أغتنم هذه اللحظة لأشكر تشاك عن كل شيء يتم عمله ل هم. |
Biz ayın sonunda faturayı ödüyoruz, fakat gerçekte faturayı ödeyecek insanlar bizim torunlarımız. | TED | نحن ندفع الفاتورة في نهاية الشهر، لكن من سيدفعون الفاتورة حقاً هم أحفادنا. |
bu durumda devlet okulları öğrencilerinin yaklaşık yüzde 86'sı Afrikalı Amerikalılardan oluşuyor. | TED | بهذا الطلاب في المدارس الحكومية هم ٨٦ في المائه من الأمريكان الأفارقة. |
bu üç sert küçük serseriden soldaki benim büyükannem, beş yaşında ve kız ve erkek kardeşi, yaşları on bir ve dokuz. | TED | هؤلاء الأشقياء الصغار الثلاثة هم من اليسار، جدتي في سن الخامسة، ثم أختها و أخوها كانت أعمارهم حينها 11 و 9 سنوات. |
onları bu yüzyılda iki kez yendik ama son gülen yine onlar oluyor. | Open Subtitles | لقد ربحنا عليهم مرتين هذا القرن و لا زالوا هم من يضحكون اخيراً |
onları hala bulabilirsin, ama artık çalışmıyorlar, aynı karım gibi. | Open Subtitles | حسنآ. مازال بالامكان تجميعهم طالما هم لم يتعطلوا مثل زوجتى |
onları yedinci kata çıkardılar. Orada saklıyorlar. Hepsi kafayı yemişler. | Open Subtitles | حسنا ، هم يأخذوننا الى الطابق السابع وبعدها نختفى هناك |
ve bu insanlar gün doğumuna tanıklık ettiler, değil mi? | TED | وهؤلاء فقط هم الأشخاص الملتزمون، لتصوير شروق الشمس، أليس كذلك؟ |
- Peygamber gibi görüyorlar. - Araplar mı, kendisi mi? | Open Subtitles | انهم يعتقدون انه نبى هم ام هو من يعتقد هذا؟ |
Bizi ele geçiren Goa'uld aslında gizli görevde bir Tok'ra. | Open Subtitles | الجواؤلد الذين تم أخذنا لنراهم هم في الحقيقة توكرا متخفين |
ve bunlar genellikle size en başında bunun çok seksi olduğunu söyleyen insanlar. | TED | و هؤلاء هم غالبا الأشخاص الذين سيخبروك، بأن الأمر مثير جدا في البداية. |
bu gördükleriniz bu proje için çalışan zeki araştırmacılar, mühendisler ve tasarımcılar. | TED | كذلك هؤلاء هم العلماء المتألقون، المهندسون والمصممون الذين اشتغلوا على هذا المشروع. |
Belki de hâlâ Birleşmiş Milletler hedeflerinin kendileri için değil yalnızca fakir ülkeler için olduğunu düşünüyorlar ama dünya değişti. | TED | ربما هم يعتقدون أن هذا العالم يشبه العالم القديم عندما كانت أهداف الأمم المتحدة للدول الفقيرة فقط ولم تكن تشملهم. |
Hmm, bakalım, 17 saat önden didiyor, yani ne yapar... | Open Subtitles | حسنا,هم يسبقونا بـ 17 ساعة, إذن هذا يجعل اليوم... |
Bilirsiniz, evsiz insanlar, aramızdaki en büyük uyumsuzlardandır. Çünkü yola bizim gibi başlarlar. | TED | أتعلمون، المشردون هم أكثر الاشخاص الغير الملائمين بطولةً بيننا، لأنهم يبدؤون على شاكلتنا. |
benim gibi olan binlerce çocuk var, bunu onlar da hak ediyor. | TED | هناك آلاف الأطفال الآخرين الذين هم مثلي تماماً، الذين يستحقون هذا أيضاً. |
Çalışabilir yaşta olan yetişkinlerin sayısı çarpıcı bir biçimde düşmekte. | TED | نسبة البالغين الذين هم في سن العمل تنازلت بشكل كبير |
Bebek patlaması kuşağı ebeveynlerinin dünyanın en temassız kişileri olduklarını düşünmek istiyoruz. | TED | نحب أن نفكر أن أهل طفرة المواليد هم الأكثر ابتعاداً في العالم. |
Biz ayakkabılarımızı giyerken ya da bir sandviç yaparken, yukarıdan bize bakarlar, cennetin kayıklarının camdan tabanından sonsuzluğa kürek çekerken. | TED | بينما نحن نرتدي الحذاء أو نُعد شيطرة، هم يراقبوننا عبر قوارب السماء زجاجية القاع بينما هم يجذفون ببطئ نحو الأزلية. |