| Nasıl biriktirilir, nasıl yatırım yapılır Ve para nasıl çoğaltılır biliyorum. | Open Subtitles | ،أعرف كيف أوفر وأعرف كيف أستثمر وأعرف كيف أجعل المال ينمو |
| Ve onun da kim oldugunu biliyorum. Karinin öldügünü saniyordum. | Open Subtitles | وأعرف من تكون هذه أيضاً اعتقدت أن زوجتك قد ماتت |
| Benim bir karım var. Ne olduğunu bilirim. Sabahleyin habersiz geliyorsun... | Open Subtitles | لدي زوجة وأعرف ما يعني هذا وصولك في الصباح بلا إعلان |
| Senin ne kadar korkmuş olduğunu da biliyorum ama tekrar yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | وأعرف كم أنت خائف، لكنّي أحتاج لمساعدتك مجدداً. ولا أستطيع منعهم من أخذك. |
| Aynı zamanda sadece kardeşini korumanın peşinde olduğunu da biliyordum. | Open Subtitles | وأعرف أيضا أنه كان فقط يحاول حماية أخيه أليس كذلك؟ |
| Ve saatlerce internette dolaşarak kız arkadaşı olabilecek bir kızla tanışmaya çalışan genç işsiz adamı tanıyorum. | TED | وأعرف الشاب، العاطل عن العمل والذي يقضي ساعات مبحراً على الإنترنت وهو يحاول أن يقابل فتاة يمكن أن تصبح حبيبته. |
| Bak, onun ağabeyim olduğunu biliyorum, onu sevmem gerektiğini de biliyorum, ama bir şey var ki, onda güvenemediğim bir şeyler var işte. | Open Subtitles | وكان حدوث مشكلة أمراً حتمياً اسمع ، أعرف أنه أخي وأعرف أن عليّ أن أحاول وأحبه .. ولكن ثمّة ثمّة ما يقلقني حياله |
| Ayrıca Baxter Ve federaller senden ne konuda tanıklık yapmanı istediler biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف كذلك أنه سبب الذي يجعل باكستر والفيدراليين يريدون منك أن تشهد. |
| Ve aptalca duruyor biliyorum ama her gün bir hediye. | Open Subtitles | وأعرف أن هذه تبدو حماقة لكن كل يوم هو هدية |
| Haritadaki her geçidi, her kanalı tepeleri Ve her kaleyi bilirim. | Open Subtitles | وأعرف كل مـيّناء وكل قناة ، وكّل المصب و كّل قـلعة |
| Ve mutfakta yardım etmem gerektiğini biliyorum, ama erken kalkıp yanına gelebilirim. | Open Subtitles | ويريدون مني الإنتقال إلى غرفتهم. وأعرف إنني يجب أن أساعد في المطبخ. |
| Bu kolay bir şey değil, Ve öylece olacak bir şey olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | إنه ليس أمراً سهلاً، وأعرف أن هذه لا يجب أن تكون بداية علاقتنا |
| Ne güldürür, ne buruşturur bilirim. Yüzün her şeyi belli ediyor. | Open Subtitles | وأعرف منه ما يسبب فرحتك وحزنك إنه يبيح لي بكل شيء |
| Bir bakıma zeki sayılırım Ve Senin için neyin iyi neyin kötü oldğunu bilirim. | Open Subtitles | أتمتع بالذكاء في بعض النواحي وأعرف كل شيء جيد عنك |
| Seni orduya teslim edersem ortadan uzun bir süre yok olacağını da biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أنّي لو سلمتك للجيش، سوف تختفي فى مكانٍ ما لمدة طويلة جدًا. |
| Hücrelerinin müthiş hızda yenilendiğini biliyordum. | Open Subtitles | وأعرف أن خلاياك قد تجدد نفسها بشكل أسرع، |
| Sen ne biliyorsun ki? Seni tanıyorum! Onu da. | Open Subtitles | أعرفك أنت، وأعرفها، وأعرف أن هذا . لن يحدث أبداً، لذا لا تحاول خداعي |
| Pekala İngilizce'nin ikili seviyede nasıl olduğunu biliyorum Ve görsel soyutlamasının nasıl göründüğünü de biliyorum ama tüm hayatım boyunca asla Rusça bir ikili görmedim. | TED | أنا أعرف الشكل الثنائي للإنجليزية، وأعرف شكلها التجريدي البصري، لكن لم أر في حياتي الشكل الثنائي للروسية. |
| Ayrıca, insanların söylediğine göre bunun kulağa nasıl geleceğini biliyorum, ama insan olmayabilir. | Open Subtitles | أيضاً الناس يقولون وأعرف كيف سيبدو وقع هذا أنه رٌبما لا يكون بشرياً |
| Hayatta kalma savaşı verdiğimizin farkındayım. Kim kaybederse öleceğinin farkındayım. | Open Subtitles | أفهم أننا في حرب للبقاء، وأعرف أنّ من يخسر يموت |
| - Nerede olduğunu kimse bilmiyor. - Acili ben yönetiyorum. İntörnleri tanırım. | Open Subtitles | ـ لم يسمع عنها أحد ـ أنا أقود الطوارئ وأعرف كل المتدربين |
| Ona tutunmanın Senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف كم كان مهما لكى أن تواصلى على هذا غــادر |
| Ben dışarı çıkıp, kapıda neler olduğunu öğreneceğim. | Open Subtitles | أفكر أن أتجوّل بالخارج وأعرف ماذا كان ذلك الضجيج خارج البوابة |
| Sizi, başkanlığınızı herkes kadar iyi biliyorum, babanızınkini de. | Open Subtitles | أعرفك وأعرف فترة توليك للرئاسة كأي شخص آخر, كما إنني أعرف فترة حكم والدك |