"وجدو" - Translation from Arabic to Turkish

    • buldular
        
    • bulmuşlar
        
    • bulmuş
        
    • bulundu
        
    • bulduğunu
        
    • buldu
        
    • bulurlarsa
        
    • buluyorlar
        
    Olay Yeri İnceleme ekibi orayı iki kez aradı. Ne varsa buldular yani. Open Subtitles لكن وحدة المعالجة بحثت في المنطقه مرتين مما يعني انهم وجدو كل شيء
    Mottola'yı sarhoş halde Joliet'te buldular. Trene hiç binmemiş. Open Subtitles لقد وجدو موتولا , لقد كان ثملاً في زقاق في جولييت , لم يركب القطار
    3 gün sonra muhasebeci, karısı ve çocuğunu vücutlarındaki tüm kıllar tıraşlanmış elleri ve ayakları iple bağlanmış ve çıplak bir şekilde evlerinde buldular. Open Subtitles وجدو المحاسب و زوجته و طفله عرايا و مقيدين في منزلهم كانت اأيديهم و أرجلهم مقيدة
    Bak, düşmüş bir uzaylı gemisinin kalıntılarını bulmuşlar. Open Subtitles تستطيع ان نتنظر لقد وجدو حطام مركبة فضائية
    Üzerinde Dean'ın kanını ve profesörün parmak izini bulmuşlar. Open Subtitles لقد وجدو عليها آثار دم العميدة و بصمات البروفيسور على كل أرجائها
    Olay yeri inceleme, arabanın arka tamponunda katılaşmış parmak izi baskısı bulmuş. Open Subtitles أذا المحللين وجدو أنطباع اصبع على نهاية ممتص صدمات السيارة, ملطخة بالطين.
    Bu kadının cesedi iki gün önce bir petrol yatağında bulundu. Open Subtitles لقد وجدو جثة هذه المرأة في أحدى حقول الزيت منذ يومين.
    FBI'ın bigisayarında bir şey bulduğunu bildirmesi haricinde yeni bir şey yok. - Hiç iz yok mu? Open Subtitles ولا شىء جديد غير أن المباحث الفيدرالية تريد جهاز الكومبيتر الخاص بها هل وجدو بصمات ؟
    Çanak küle döndü; askerler Cahill'in tekneyi buldu. Open Subtitles طبق الارسال احترق ، ولكنهم وجدو قارب كاهيل
    Dediğinize göre, Cylonlar gemilerimizi etkisiz hale getirmek için sizin seyir programınızı kullanmanın bir yolunu buldular, öyle mi? Open Subtitles وجدو طريقة لاستخدام برنامج الملاحة لتعطيل سفننا؟
    Park yerindeki kızı buldular mı? Open Subtitles هل وجدو الفتاة من خلال سجل موقف السيارات؟
    Polis akabinde Jonathan Murphy'nin odasını arayınca, aynılarından buldular. Open Subtitles وبعد ذلك عندما فتش رجال الشرطة في غرفة مورفي غوماز وجدو المزيد منها
    Sonunda polis aracını New Jersey, Wanaque'deki bir baraj gölünde batmış durumda buldular. Open Subtitles وجدو سيارة الشرطي في وانغكـو نيوجيـرسي.. مغرقـة في بحيرة صغيـرة
    Beynimde temporal lop ve kaudat çekirdek buldular. Open Subtitles و وجدو توسع في الفص الصدغي و النواة المذنبة
    Yardımım olmadan da bunu kendileri için kötüleştirmenin bir yolunu buldular. Open Subtitles لقد وجدو طريقة تجعلهم يشعرون بالسوءدون مساعدتي
    Bugün aradılar. Cailin için böbrek donörü bulmuşlar. Open Subtitles قسم الرعاية العام اتصل اليوم لقد وجدو لها متبرع كلية
    Anahtarlarını ve çantasını yerde bulmuşlar. Open Subtitles لقد وجدو مفاتيحه و حقيبته الرياضية على الأرض
    İşçilerden bazıları dün doğu kanadında çalışırken antik ve mükemmel güzellikte bir gelinlik bulmuşlar. Open Subtitles حسناً ، بعض العاملون وجدو افضل فستان زفاف على الإطلاق بالأمس خلال عملهم فى الجناح الغربى
    Adli tıptakiler tabakta aspirin kalıntıları bulmuş. Open Subtitles الطب الشرعي وجدو بقايا اسبرين على الطبق
    Bu kadının cesedi iki gün önce bir petrol yatağında bulundu. Open Subtitles لقد وجدو جثة هذه المرأة في أحدى حقول الزيت منذ يومين.
    Diğer dedektif , kocanızın yanında bir giriş kartı bulduğunu söyledi. Open Subtitles المحققين الأخرين قالو أنهم وجدو بطاقة المفتاح بجانب زوجك
    Polis kaçtıkları arabayı detaylı olarak inceledi ve ön koltuğun altında saklanmış olarak buldu. Open Subtitles الشرطة قامت بتفتيش كامل ,لسيارة الهروب وجدو مخبأ تحت الكرسي الأمامي
    Didiklemeye başlarlarsa, ilaçları bulurlar ve ilaçları bulurlarsa sorguda çözülebilir ve senin götünü korumak için telefonu kurbanın eline benim koyduğumu söyleyebilirsin. Open Subtitles ولو بحثوا، سيعثروا على الحبوب ولو وجدو الحبوب قد تنهاري تحت تأثير الإستجواب
    Aylarca süren araştırma sonunda Bahamalar'da işlerine yarayabilecek bir tekne buluyorlar. Open Subtitles بعد أشهر من البحث، وجدو قارباً في "البهاما" قد يكون ملائماً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more