- Ne? Sinemada çalışan gerçekten çok ama çok tatlı şu çocuk. | Open Subtitles | يوجد شاب وسيم جدا جدا يعمل في القاعة الثانية الخاصة بعرض الافلام |
Choi Young Do'dan daha musibet olduğunu duymuştum ama acayip yakışıklıymış. | Open Subtitles | الاشاعات تقول انة اسوء من تشوى يونغ دو لكنة وسيم المظهر |
Hep Wasim'in neden Amit'le buluşmaya tiyatroya gittiğini merak etmiştim. | Open Subtitles | ظللت أتساءل لماذا ذهب وسيم إلى هذا المسرح للقاء أميت. |
Yaşı büyük bir adam. hoş ve belirsiz. Tahmin etsinler. | Open Subtitles | رجل أكبر منكِ سنا, وسيم و غامض فذلك يجعلهم محتارين |
Ayrıca senin kadar güzel bir kız yakışıklı delikanlıları mıknatıs gibi çeker. | Open Subtitles | وسيدة جميلة مثلكِ قريباً سوف تناضل مع شاب وسيم بعصا أي خاطبين |
Nasıl da pervasızca yakışıklıyım, değil mi? Öpücük, bir öpücük ver! | Open Subtitles | سّيد أوستن ، أنت وسيم بشكل شيطاني قبلة ، قبلة واحدة |
Siz sevimli bir doktorsunuz. sevimli doktorlar bana ismimle seslenirler. | Open Subtitles | أنت طبيب وسيم الأطباء الوسماء يمكنهم منادتي باسمي الأول |
yakışıklıydı, açık sözlüydü, komikti karizmatikti. | Open Subtitles | كان وكان وسيم ، كان التعبير ، مضحك ، الكاريزمية. |
Böyle tatlı biri olarak oldukça ağır bir yük altındasın. | Open Subtitles | يبدو وكأنه حملٌ ثقيل تحمل عبئه بالنسبة لشاب وسيم مثلك |
tıpkı sana benziyor,tatlı şey! | Open Subtitles | كَمْ هو وسيم إبني أنظر يَشْبهك تماماً يا عزيزي |
Var Mısın Yok Musun'la Kim 1 Milyon İster'in karışımı. tatlı dilli bir ünlü sunacak. Daha kim olacağına karar vermedim. | Open Subtitles | ويكون ما بين برنامج الصفقة وبرنامج المليونير وبمقدم شهير و وسيم مُحدد |
- yakışıklıymış. - Üniformalı olsaydı yakışıklı olabilirdi. | Open Subtitles | أنه وسيم قد يبدو كذلك لو أرتدى ملابس عسكرية |
Bir seri katil yamyam için çok yakışıklıymış. | Open Subtitles | وسيم جدا مقارنة بكونه قاتلاً متسلسلاً آكلاً للحوم البشر |
Bak bu gidişte sen, ben ve Wasim partiye katılacağız . | Open Subtitles | من ينظر لك أنت يشك أن أنا و وسيم فقط من سيكون في هاته الحفلة |
Senin gibi hoş bir adamın milyonlarca sevgilisi olmalı. | Open Subtitles | رجل وسيم مثلك . بالتأكيد كان لديه مليون حبيبه |
"Zenginlik, yol, güzel giysiler ve yakışıklı esmer bir adamla evlilik görüyorum." | Open Subtitles | أرى نقودا، رحلات، ملابس جميلة وزواج برجل وسيم |
Gencim, zenginim, sağlıklıyım üstelik yakışıklıyım. | Open Subtitles | انا شاب , انا غني , انا بصحه جيده وانا وسيم , وسيم جداً |
Ateşi kalmadı. Hiç değilse uyurken sevimli olduğunu kabul etsen. | Open Subtitles | لقد إختفت الحمى , حتى أنت عليك ان تؤمن بأنه وسيم عندما يكون نائم |
Zekiydi, komikti ve yakışıklıydı. Sesi de fena değildi, bir de doktor olacaktı. | Open Subtitles | إنه ذكي, مرح و وسيم صوته عذب, و كان سيصبح طبيباً |
Merhaba. Bu evde yakışıklı bir ilk yardım elamanı var mı? | Open Subtitles | ،مرحباً هل يمكن ان يساعدني رجل إسعافٍ وسيم في هذا المنزل؟ |
Mavi gözlü, şirin bir gazeteci ile çıkmaya başlamazsam. | Open Subtitles | الا اذا ارتبطت بشاب وسيم ذو عينين زرقاويين .. صحفي عندئذ ستكوني بمفردك |
O derste kesin seksi ve sorunlu bir belalı çocuk vardır. | Open Subtitles | أراهن أن هناك فتى مشاغب وسيم و مضطرب في فصل التقوية |
Ama çekici, ölümcül derecede yakışıklı ve acayip zekiye ne dersin? | Open Subtitles | لكن ماذا عن ساحر، وسيم للغاية عبقري جداً هذا هو الباب |
Ross, saçmalıyorsun. Sen şirin, akıllı ve tatlısın. | Open Subtitles | روس , تصرفك هذا سخيف أنت ظريف و ذكي و وسيم |
Uzunsun, evlisin Yakışıklısın, aptal sayılmazsın, ve de mavi gözlüsün. | Open Subtitles | طويل، متزوج, وسيم ولست مغفلًا جدًّا, وتملك عينان زرقاوان. |
Şimdi size bakıyorum, yakışıklısınız. | Open Subtitles | أتعرف ، الآن عندما أنظر إليك أنت وسيم فعلا |