| eğer işini korumak istiyorsan, yürümeye devam et, sesini yükseltme, ve doğal davran. | Open Subtitles | اذا اردت ان تحفظ على وظيفتك استمري بالمشي واخفضي صوتك وتصرفي بطريقة طبيعيه |
| Şu anki işini gece bekçisine ver sonrasında önceden olduğu gibi yürüyüşe çağır. | Open Subtitles | اعطي وظيفتك الحالية لحارس ليلي ثم اطلبيني لأسير في أعقابك إذا جاز التعبير |
| Senin işin, Krusty'nin tasarısını daha popüler bir tasarıya eklemek. | Open Subtitles | والآن وظيفتك هي أن تلصقي إعلان كرستي بإعلان مشهور أكثر |
| Evlat, senin işin neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar vermek değil. | Open Subtitles | إبني ، وظيفتك ليس أن تقرر سواء كان هذا خاطئاً أم صحيحاً |
| Sen de onu kandırarak aslında yaptığın iş umurundaymış gibi yapacaksın. | Open Subtitles | لذا انت تحاول خداعة لكى يعتقد انك تهتم بشأن وظيفتك ؟ |
| Bu yüzden eğer işini ciddiye alıyorsan, onun ne üzerinde olduğunu bulursun. | Open Subtitles | فإن كنت تحمل وظيفتك محمل الجد فسوف تحاول اكتشاف ما ينوي فعله |
| Eğer o uçağa binersen, .. iniş yaptığı an işini kaybedersin. | Open Subtitles | إذا صعدت على متن تلك الطائرة، سوف تخسر وظيفتك عندما تهبط. |
| Evet. Kollamak isteyeceksin, ya da işini kaybedeceksin, genç adam. | Open Subtitles | إنتبه لنفسك في المستقبل، أو ستفقد وظيفتك يا ولدي |
| Şimdi dinle, belediyedeki işini bırakacaksın. | Open Subtitles | و الآن استمع ستقوم بترك وظيفتك في مركز البلدة |
| Üniversitedeki işini bırakmamanı söylesem ne dersin? Hem de hiç. | Open Subtitles | ماذا لو قلت لك أنه لا بد أن تبقى على وظيفتك التي بالجامعة للأبد |
| İnsanlara zorbalık yapar, kullanır ve canlarını yakarsın çünkü işin bu! | Open Subtitles | أنت تتنمر علي الناس تستغلهم , ثم تجرحهم لأن هذه وظيفتك |
| Senin işin suçluları tespit etmek, onları cezalandırmak değil. | Open Subtitles | ان وظيفتك هى ان تكشف المجرمين وليس ان تعاقبهم |
| Senin işin ise uzaktan kumandayla tekneleri idare etmek olacak. | Open Subtitles | وظيفتك هي أن تتحكم بالقوارب باستخدام جهاز التحكم |
| Eğer ölürse, eğer ölürse bir sonraki işin Ruanda'da mızrak saymak olur, anlıyor musun? | Open Subtitles | وظيفتك القادمة في رواندا تقوم بعد الرماح اتفهم؟ |
| İş güvencesini sağlamanın en iyi yolu kendini vazgeçilmez kılmaktır. | Open Subtitles | هكذا تحافظ على استقرار وظيفتك وتصبح موظف لا غنى عنه |
| İşiniz tavsiye vermek olduğuna göre, bunu da bilirsiniz sanmıştım. | Open Subtitles | كنت أظنك تعرفين هذا حيث أن وظيفتك هي إعطاء الإرشادات |
| Hayattaki tek görevin o kişiyi bulmak. | Open Subtitles | وظيفتك الوحيدة في الحياة الآن أن تجد ذلك الشخص جدها |
| Eğer söylemezsen kaybedeceğin şey işinden çok daha fazlası olacak. | Open Subtitles | و إن لم تفعلي، فستخسرين ما هو أكثر من وظيفتك |
| Eninde sonunda sende Tyler Chicken'daki işine ve üç bacaklı köpeğin Willy'e geri döneceksin. | Open Subtitles | في مرحلة ما ستعود إلى وظيفتك لدى دجاج تايلر وكلبك ذو الثلاث سيقان، ويلي. |
| Lanet tuşlara basıyorsun Herhangi biri bu işi kolayca yapabilir. | Open Subtitles | تضغط ازرار داعره اي شخص يستطيع ان يرقص ويعمل وظيفتك |
| İşinin bir kısmı emirlere uymak. Öteki kısmı beynini kullanmak. | Open Subtitles | والجزء الأخر من وظيفتك ان تستعمل عقلك ارم كتاب القوانين |
| İşinizi kaybetme ya da zayıf görünme korkusuyla, bunu kimseye söylememeyi tercih ediyorsunuz. | TED | تختار بأن لا تخبر أحد خوفاً من فقد وظيفتك أو من أن يروك ضعيفاً. |
| Daha mesleğinde yenisin, kariyerini tehlikeye atmamalısın. | Open Subtitles | لن تُعرّضي وظيفتك للخطر كونك دكتورة شـاطرة |
| Bak, bütün yaz küçük asistanının işinde çalışıyordun, el arabasını sürüyordun, kahve getirip, herşeyi düzenliyordun. | Open Subtitles | فكما ترين ، لقد كنتِ تعملين على مدار الصيف في وظيفتك الصغيرة كمساعدة تقودين العربات وتقدمين القهوة وتنظمين الأشياء |
| Söyleyin doktor, tam olarak Müze'deki göreviniz nedir? | Open Subtitles | أنا أبدا ما قرأت كتاباتك ماهو بالضبط وظيفتك في المعرض ؟ |
| Eğer yalan söylüyorsanız ve bunu fark edersek işinizden olursunuz. | Open Subtitles | أنت مدرك أنه إذا إكتشفنا أنك تكذب فسوف تخسر وظيفتك |
| Duyduğuma göre, şarkıcılık kariyerin yok gibiymiş.. | Open Subtitles | مما سمعت أن وظيفتك كمغنية كانت على المحك. |