"وكأنها" - Translation from Arabic to Turkish

    • gibiydi
        
    • benziyor
        
    • göre
        
    • sanki
        
    • falan
        
    • gibi görünüyor
        
    • gibidir
        
    • şeymiş gibi
        
    • gibi bir
        
    • varmış gibi
        
    • gibi geliyor
        
    • resmen
        
    • hareket gibi
        
    • çekilmiş gibi
        
    Onu gördün, deri kıyafetlerin içinde çalışma yapan sadomazoşist bir kadın gibiydi. Open Subtitles لقد رأيتيها ، ترتدي الجلد وكأنها ممن يتدربون على ممارسة الجنس السيدي
    Masasına geçti, kalemini açtı ve sanki telefonundaki mesajları kontrol ediyor gibiydi. Open Subtitles ثم ذهبت إلي الدرج أخذت قلماً وبدت وكأنها تريد أن تكتب رساله
    sanki kendini evindeymiş gibi hissediyordu ve ona zarar vermeyeceğimizi biliyor gibiydi. Open Subtitles يبدو وكأنها تشعر بأنها عادت للمنزل وأن لا شيء سيؤذيها بعد الآن
    Bazıları öğrenciyken yaşadığım yerlere benziyor. TED بعض الشقق تبدو وكأنها مثل الأماكن التي عشت فيها كطالب دراسات عليا.
    Görünüşe göre bu herkesin görmezden geldiği çok vahim bir durum. TED تبدو السحب وكأنها التعبيرالافتراضي للهم والغم عند الجميع
    Aynı gün ilerleyen saatlerde bir arıcı, gazetecilere arılarının olduğu sahaya sanki atom bombası atılmış gibi olduğunu söyledi. TED وفي وقتٍ لاحق من ذلك اليوم، قالت إحدى مربيات النحل للصحفيين بأن حديقة نحلها بدت وكأنها ضربت بقنبلة نووية.
    İyi bir şarkıcı olduğu falan da yok. Open Subtitles ليس الأمر وكأنها مُطربة جيدة أو شيء كهذا
    Neredeyse boynumu kırıyordum. Çok yaklaşmıştım ama. Bir santim, bir kilometre gibiydi. Open Subtitles كنت على وشك كسر عنقي، لقد اقتربت جداً بوصة تشعر وكأنها ميل
    çünkü dışarıda hava karanlıktı ama arkasından floresan ışığı geliyordu, sahnedeymiş gibiydi, TED لأنها كانت مظلمة خارج المبنى ولكنها كانت مضاءة من ورائها بضوء النيون، وكأنها تمثل فوق خشبة مسرح،
    Bu olağanüstü düzenleme içinde, kostümler aktör, aktris veya canlı heykeller gibiydi. TED وفي هذا الترتيب الغير اعتيادي، بدت الأزياء وكأنها ممثلين وممثلات، أو شخصيات حيّة
    İlk konuşmamız, sanki bir sözlü müsabaka gibiydi ve ilk yumrukları savurmaya başladı. TED عند بداية كلامنا، بدت وكأنها معركة بالكلام حيث رمى أولى اللكمات.
    Avrupa savaşlarında saygınlık kazanma şansı... talihin hoş bir cilvesi gibiydi. Open Subtitles الفرصة في كسب إمتياز في الحروب الأوروبية بدت وكأنها ضربة من الحظ الجيد
    Yine Laura gibiydi. Çok üzgündü. Open Subtitles وكأنها عادت إلى طبيعتها، كانت حزينة للغاية
    Böyle bir şeyi düzgün yapabilmek neredeyse cerrahi operasyon yapmaya benziyor. TED وكأنها عملية جراحية للحصول على النتيجة المرجوة.
    Kalibrasyonları ondalık sisteme göre ayarlandıklarını gösteriyor. Open Subtitles تدريجاتها تبدو وكأنها تشير إلى أنها مرتبة وفق تسلسل عشري
    Çünkü eğer seninle paylaşamazsam, sanki hiçbir şey yaşamamışım gibi geliyor. Open Subtitles لأنه إذا لم أشاركك مثل هذه الأمور أشعر وكأنها لم تحدث
    Ne içtin, Betty, bir bira falan mı? Open Subtitles ما كان لديكي، بيتي وكأنها زجاجة بيرة وحيدة؟
    İki ya da daha fazla elle yazılmış ve resimler de başka bir elden çıkmış gibi görünüyor. TED تبدو وكأنها كتبت من قبل شخصين أو أكثر، والرسوم قام تنفيذها شخص آخر إضافي.
    O dalganın üzerindeki bir çarpışma saatte 80 km hızla betona çarpmak gibidir. Open Subtitles إذا لامست المياه وجهك ستصطدم بالمياه وكأنها خرسانة مسلحة بسرعة 50 ميل بالساعة
    Hiçbir şeymiş gibi gözüken küçük kartopu hatalar, daha sonra bir çığ haline gelip, tüm evlilik hayatını götürebilir, anlıyor musun? Open Subtitles إنها أخطاء غبية تبدو وكأنها لا شيء يمكن لكرة الثلج عليك وخذ زواجك كله معها ، هل تعلم ؟
    Daha önce hiç kullanmadım ama bu sanırım eroin kullanmak gibi bir şey. Open Subtitles انا لا أتعاطى المخدرات القوية ولكني أتخيل هذه وأشعر وكأنها جرعة من الهيروين
    Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. TED تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه ..
    - Evet, biliyorum ama kovasındaki son çiçek buydu ve resmen donmuştu, acıdım. Open Subtitles أجل، أعلم ولكن لقد كانوا الأخيرين بسلّتها وبدت وكأنها متجمدة لذلك أشفقت عليها
    Bu o okyanus dalgaları üzerinde hareket gibi, hava akımlarıyla kolayca dolaşmasını sağlar. TED وهذا يسمح لها الإنسياب بسهولة من خلال التيارات الهوائية وكأنها تنساب على طول أمواج المحيط.
    Çünkü, tabi ki, bu gerçekten yakalayabileceğiniz bir şey değil, ama bunun her zaman bir şekilde fotoğraf makinesiyle çekilmiş gibi görünmesini isterim. TED لأنها بالطبع ليست بالشيء الذي يمكن التقاطه في الواقع لكنني دائما أريدها أن تبدو وكأنها التقطت كصورة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more