Sanırım bir yeteneğin var, Fakat her gün geçmişin hakkında düşünüyorsun. | Open Subtitles | وأعتقد أنه النوع المفضل لديكِ ولكنكِ تفكرين في هذا طوال الوقت |
Nasıl oluyor da kardeşimi gözetlerken benimle konuşabiliyorsun Fakat bana yalan söyleyemiyorsun? | Open Subtitles | كي يُعقل أنكِ لا تستطيعين الكذب ولكنكِ تستطيعين إقناعي بالتجسس على أخي؟ |
Önümde yeni bir hayat vardı, Fakat sen hepsini mahvettin. | Open Subtitles | لدي حياة جديدة بأكملها, ولكنكِ, حطمت ذلك كله |
ancak, senin yardıma, benim de işe ihtiyacım var öyleyse, haydi pişirmeye başlayalım. | Open Subtitles | ولكنكِ بحاجة للمساعدة وأنا بحاجة لوظيفة لذا .. دعينا نباشر بالطهي أتعنين كلامكِ؟ |
Görünüşe göre bazı güç kararlar vermen gerekmiş ancak doğru kararlar vermişsin. | Open Subtitles | يبدو أنكِ اضطررت إلى اتخاذ قرارت صعبة ولكنكِ اتخذت القرارات السليمة |
Bakış açımı anlayacağını sanmıştım ama sen de onlar gibisin. | Open Subtitles | أتعلمين ، لقد ظننت أنكِ ستفهمين مُعاناتي ولكنكِ مثلهم جميعاً |
- Ama anlamıyorsunuz. - Deliğin tam yanına gitti. | Open Subtitles | ولكنكِ لا تفهمين انها هناك بجانب السارية |
Kendine bir düzine tilki kürkü alabilirsin Ama yine de bunu giyeceksin. | Open Subtitles | يُمكنكِ شراء دسته من الثعالب الفضية ولكنكِ سترتدين هذا |
Prue, seni anlamadığımızı sanma, Fakat sen onu gördün, biz görmedik. | Open Subtitles | برو, ليس أنني لم أفهمكِ ولكنكِ تعرفينه ونحن لا |
Henüz yürüyemiyordun, Fakat yüzebiliyordun. | Open Subtitles | لم تكوني قادرة على المشي ولكنكِ كنتِ قادرة على السباحة |
Prue, kişisel algılama ama Fakat bazen çok yargılıyorsun. | Open Subtitles | برو، لا تأخذي هذا شخصياً ولكنكِ أحياناً تصبحين أكثر تحكماً |
Hayır, Fakat teşekkür bile etmedin, Çok buyurgansın. | Open Subtitles | لا، ولكنكِ لم تشكريها حتى لقد كنتِ كالرئيسة عليها |
Fakat sen hâlâ kızkardeşimsin ve sahip olduğum tek kişisin. | Open Subtitles | ولكنكِ مازلتِ شقيقتي وانتِ الوحيده التي لدي |
Fakat oldukça hoş göründüğünüzü söylemeliyim. | Open Subtitles | ولكنكِ تبدين بصحة جيدة على غير العادة ، يمكنني القول. |
Nerede yaşadığını bildiğinden emin misin? Üzgünüm, çok geç kaldın. ancak yarın görüşebiliriz. | Open Subtitles | أنا آسفة، ولكنكِ تأخرتِ جداً وقد أتمكن من تأجيل هذا للغد |
Çok iyi bir asker olabilirsin, Teğmen, ancak rezalet bir yalancısın. | Open Subtitles | لربّماتكونيجنديةجيّدةللغاية،أيّهاالملازم ، ولكنكِ كاذبة فاشلة |
ancak özellikle sizlerin, bunu neden yaptığımı anlamanız gerekir. Değil mi? | Open Subtitles | ولكنكِ أنتِ من كل الناس لابد وأنكِ تفهمين سبب اضطراري لفعل هذا، صحيح؟ |
Ben gitmemiz gerektiğini söylemiştim ama sen hazır olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | وطلبت منكِ أن نذهب ولكنكِ قلتي أنكِ لم تنتهي بعد |
Biliyor musun,şu an sabırlı olmaya çalışıyorum. ama sen bunu zorlaştırıyorsun. | Open Subtitles | تعلمين,أحاول أن أتحلّى بالصبر الآن ولكنكِ تجعلين ذلك في غاية الصعوبة |
- Benimle aynı fikirde olma! - Ama haklısın. | Open Subtitles | ـ لا توافق على كل ما أقوله ـ ولكنكِ محقة |
- Ama onu zaten biliyorsun. | Open Subtitles | ولكنكِ تعرفي ذلك بالفعل هل تستطيع أن تطير به؟ |
Benim de doğum günüm Ama yine de beni görmüyorsun. | Open Subtitles | إنـه، عيد ميلادي أيضـاً ولكنكِ لم تريْني |
Güneş yok, ...mehtap yok, yıldızlar yok, ...Ama siz buradasınız. | Open Subtitles | أترين، ليس لدينا شمس... ولا قمر ولا نجوم، ولكنكِ معنا. |
İstridye çıkarmak ve dondurma yemek sana iyi gelebilir, Ama bana sormadın bile. | Open Subtitles | الحفر للمحا وأكل المصاصات قد يبدو جيدا بالنسبة لكِ، ولكنكِ حتى لم تسأليني |