Ben de çanların birinin üzerindeki kumru pisliklerini temizledikten sonra baktım. | TED | لذلك، قمت بمسح فضلات الحمام من على إحدى الأجراس، ونظرت إليه. |
Bunu öğrenmek için, üç şeye baktım. Seçmeniz gereken temaya baktım. Nasıl sunulması gerektiğine ve sahnedeki görselliğe baktım. | TED | ولمعرفة هذا، نظرت في ثلاثة أشياء. نظرت في الموضوع الذي يمكنك إختياره. ونظرت في كيفية تقديمك له ومنظر المسرح. |
Hiç mantıklı değil, beni gördü, kaçmadan önce gözlerinin içine baktım. | Open Subtitles | لا يبدو ذلك منطقياً، لقد راَني ونظرت بعينيه قبل أن يهرب |
Ellerimle bastırıp kanamayı durdurmaya çalıştım ama zorlukla nefes almaya çalışarak bana baktı. | Open Subtitles | حاولت إستعمال يدى لإيقاف النزيف لكنّها أخذت نفساً كبير من الهواء ونظرت إلى |
Neredeyse ölüyordum ve etrafıma bakıp düşünüyorum da gerçekten neyi başarmışım? | Open Subtitles | كنت ميت تقريباً ونظرت هنا وفكرت ماذا أنجزت على أية حال؟ |
Kırmızı Corvette derken aşağı sola baktın. | Open Subtitles | عندما تحدثت عن السـيارة كنت تنظر الى الأسـفل ونظرت مرة الى اليسـار |
Ben, bu sabah uyandım, aynaya baktım ve düşündüm ki, değişmem gerekiyor. | Open Subtitles | استيقظت هذا الصباح ونظرت في المرآه وفكرت مباشرة, أنني في حاجة للتغير |
O keşişin gözlerinin içine baktım ve "Hayır, asıl size namaste" dedim. | Open Subtitles | ونظرت للراهب مباشره فى عينيه و قلت له لا توجد مرحبا لك |
Onu geri çevirdiğim gece evime vardığımda etrafıma bir baktım ve 10 dakika boyunca kendimi ahmak gibi hissettim. | Open Subtitles | وفي الليلة التي رفضت بها طلبه عندما وصلت إلى المنزل ونظرت حول المنزل لـ10 دقائق تقريباً شعرت بأنني غبي |
derdi. Ve küçük torunlarımın gözlerine baktım, ve ben onların yaşında olduğumdan beri bu gezegene ne kadar zarar verdiğimizi düşündüm. | TED | ونظرت في عيون أحفادي الصغار، وأفكر كم تسببنا في الإضرار بهذا الكوكب منذ أن كنت في عمرهم. |
Bilbao bittiğinde baktım ve bütün hataları gördüm. | TED | عندما أصبح مبنى بلباو جاهزاً ونظرت إليه رأيت كل الأخطاء |
ve etrafıma baktım ve yapamayacağımı biliyordum. Hazır olmadığımı biliyordum. | TED | ونظرت حولي وأدركت أني لن أستطيع أن أفعل هذا كنت أعلم أني لم أكن جاهزة. |
Gencin yüzüne baktım. Biraz Vermeer'in eserlerini andırıyor. | TED | ونظرت إلى هذا الوجه. إنه كلوحة فيرمير قليلاً |
Angeline'e şöyle bir baktım, o günü net hatırlıyorum, o gün Angeline'de, gördüğümün ötesinde bir şeyler olduğunu fark ettim. | TED | ونظرت في وجهها، وأتذكر ذلك اليوم، ورأيت شيئا يتجاوز ما أشاهده في انچيلين. |
Orada hala çalışmakta olan,... ...Louise Bourgeoise' yi ziyarete gittim,... ...ve onun gerçekten de ilginç olan lavabosuna baktım ve ordan ayrıldım. | TED | وذهبت لزيارة بورجويس لويس، التي أيضا ما زالت تعمل، ونظرت إلى المغسلة الخاصه بها وهي حقا مدهشه، ومن ثم غادرت. |
Yerdeki telefona baktım ve fark ettim ki bir önceki gün ortalıkta dolanırken ahizeyi yerinden oynatmışım. | TED | ونظرت إلى الهاتف وأدركت أني قد رفعت السماعة عن مفتاح التحويلة عندما كنت أخطو بالغرفة أول أمس. |
Bir sürü hemşirenin arasındandı ama minik kafasını çevirdi ve bana baktı. | Open Subtitles | لقد كانت بين مجموعة من الممرضات لكنها أدرات رأسها الصغير ونظرت إلي |
Onu elinden tuttu ve okyanus mavisi gözlerini derin derin baktı. | Open Subtitles | أخذته من يده ونظرت عميقا في تلك الأعين الزرقاء بلون المحيط. |
Bana bakıp hüzünle, bir kamyonun onu 17 Nisan 1964'te çiğnediğini, söyledi. | Open Subtitles | ونظرت لي بحزن وقالت: لقد صدمته شاحنة في 17 إبريل عام 1964 حين كنا نعبر الطريق |
Sen hiç kumda yürürken geriye dönüp ayak izlerine baktın mı? | Open Subtitles | هل سرت أيّما وَقْت مضى على الشاطئ ونظرت خلفك لترى آثار خطاكَ على الرمال؟ |
Ama bir gün, karısı onu bulmuş ve içine bakmış. | Open Subtitles | وفي يوم من الأيام، عثرت عليه ونظرت ما بداخله |
Dün gece biri kapımı çaldı ve bakınca, kapıda Raymond'un olduğunu gördüm. | Open Subtitles | كان هناك أمس من يدق الباب ونظرت فوجدته ريموند أمام عتبة الباب |
Doğu Virginia'daki bir çim festivalinde sahnede durup bahçe sandalyelerinden oluşan denize baktığımda ve Çince bir şarkı söylemeye başladığımda görüyorum. | TED | رايت ذلك عنما كنت على المسرح في احتفالية فن البلوجراس في شرق فيرجينيا ونظرت الى مشهد الكراسي وانتقلت الى اغنية صينية |
Ve etrafa biraz bakındım, o zaman onun neden oraya gittiğini anladım. | Open Subtitles | ونظرت حولي قليلا وفهمت لماذا ذهبت الى هناك |
Düşünsene, sadece bir dakika önce yanında durmuş, siyah düğmelerine bakıyordum. | Open Subtitles | تخيل فقط، منذ دقيقة مضت وقفت بجانبه ونظرت إلى أزراره السوداء. |