"يراه" - Translation from Arabic to Turkish

    • gördüğü
        
    • görmesini
        
    • gören
        
    • görmek
        
    • görmediği
        
    • görmeden
        
    • görmesi
        
    • görüyor
        
    • onu
        
    • gördüğünü
        
    • görmemiş
        
    • görmedi
        
    • görür
        
    • görmüş
        
    • görsün
        
    Yılda 20 milyar dolar. Çoğu çocuğun gördüğü 10.000 reklam. TED عشرون بليون سنوياً , عشرة آلاف اعلان يراه غالب الأطفال
    Benim veya bir başkasının şimdiye dek gördüğü en saf meth'i pişiriyor. Open Subtitles يطبخ أنقى انواع الميث والذي لم أرهُ او يراه الآخرين من قبل.
    Hadi. - İzlemeni istiyor. Ne kadar yetenekli olduğunu görmesini istemez misin? Open Subtitles انه يريد أن يراه لماذا لا تريدين أن يرى كم أنتِ موهوبة؟
    Başka kimse de sorgulamayacak, çünkü onu gören kimse olmadı. Open Subtitles لن يسألنى أحد أخر , لأنه لم يراه أحد أخر
    Sadece görmek istediğini, beyninin öyle olmasını istediği şeyleri görürsün. Open Subtitles , سترى ما الذي تراه . فقط الذي يراه عقلك
    Kimsenin görmediği yüzüm! Bu birçok insan için mükemmel bir deneyim. Open Subtitles كنت في الجانب المظلم رأيت عالم لا يجب أن يراه أحد
    Kimse görmeden düşüp boynunu kıracak olması ne yazık. Open Subtitles ممكن ان يسقط ويكسر رقبته بدون ان يراه احد
    Gayrıresmi olarak, görmesi gerekmeyen hiçbir şeyi görmesini istemiyorum. Open Subtitles غير رسمي ، لا اريده ان يرى شيئ لايجب ان يراه
    Tim Reilly, uçurtma uçurduğu yerden aracı görüyor olmalıydı. Güzel. Open Subtitles تيم ريلاى كان سوف يراه إذا نظر لأسفل الطائرة الورقية
    Oh, onu kimse görmemiş. Kuşkusuz, henüz sahne kapıcısına sormadım. onu bulamıyorum. Open Subtitles لم يراه أحد بالطبع لم أرى بواب المسرح فأنا لا أعثر عليه
    Şu ana kadar herkesin gördüğünü gördünüz, şimdi gerçek şölen zamanı. Open Subtitles الأن أنت رأيت ما يراه العامه هذا هو وقت المتعة الحقيقية
    Saat sabahın altısı hasta uyanıyor ve gördüğü ilk şey- Open Subtitles اذن الساعة 6 صباحا المريض يستيقظ و اول ما يراه
    Yüzümüz fazlasıyla önemlidir. çünkü o diğer herkesin gördüğü dış görsel parçamızdır. TED وجوهنا في غاية الاهمية لأنها الجزء الخارجي المرئي الذي يراه أي شخص آخر.
    İnsanların gördüğü şeyin ötesinde kendini yeniden hayal etmek, en zor görev, ama en güzeli. TED قدرتك على أن تظل ما أنت عليه رغم ما يراه الناس هي المهمة الأصعب بالنسبة للجميع ولكنها أيضاً الأجمل
    Ve nihayetinde uyanınca... ilk olarak görmesini istediğim şey, yüzümdür. Open Subtitles وعندما يقرر الاستيقاظ اريد ان يكون وجهي اول ما يراه
    En harika şey ise, yerlilerin bu yerden yıllardır haberdar olması ve benim kesinlikle burayı gören ilk yabancı olmayışımdı. TED ما كان مذهلاً هو أن السكان المحليين يعرفون عن هذا المكان، وكنتُ بأي حالٍ من الأحوال أول غريب يراه.
    Benim memleketim Bronx'da,aslında bunlarda birini yapmaya... ...çalışmıştık ama belediye başkanımız aynı nokatada... ...bir cezaevi görmek istediğine karar vermişti. TED وفي مسقط رأسي، حاولنا فعلا القيام بإحدى هذه في برونكس، و لكن عمدتنا قرر ما يريد أن يراه كان سجن في نفس المكان.
    Kentten ayrıldığından beri hiçbirimizin görmediği biri. Open Subtitles الرجل الذى لم يراه احد منا منذ ان تركنا البلده
    Bir kek kutusuna koydun ve kimse görmeden gittin. Open Subtitles وضعته في صندوق الكيك لذا لن يراه احد معك
    Yaptığımız şey eski bir ağaç parçası almak... ve tüm dünyanın görmesi için onu olağanüstü bir altına dönüştürmek. Open Subtitles ما فعلناه هو أن أخذنا كتلة قديمة من الخشب وحولناه حتى يراه العالم أجمل وأروع ذهب
    Annesiyle bir araya gelme olarak görüyor da olabilir. Open Subtitles ربما يراه أيضاً كوسيلة للم شمله مع والدته
    Sağlayıcının gördüğünü görüyorduk ama daha da önemlisi, ne satabileceğini. TED كنا نرى ما يراه مزوّدو خدمة الإنترنت، لكن الأكثر أهميّة كنا نرى ما يستطيعون بيعه.
    Roy nerede? Kimse onu görmedi. Open Subtitles أنتِ لا تعرفى بالتأكيد عن ما حدث لروى فلم يراه أحد
    O kendisini bir çöplük gibi görürken, başkası onu nasıl kahraman olarak görür? TED كيف يمكن لأحد أن يراه بطلاً و هو يرى نفسه قمامة؟
    Ve sanki, kızın gözlerinden, biz de onu ilk kez görmüş gibi oluruz. Open Subtitles , وكانت كمن يراه للمرة الاولى , كما نراة نجن كذلك فى كل مرة
    Flint'in aylardır neden bağırdığını kanıtladık, ve dünya görsün diye bunu internete koyduk. TED قمنا بتقديم إثبات عمّا كانت تعاني منه مدينة فلينت لشهور، ووضعناه على الإنترنت كي يراه العالم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more