Yılda 20 milyar dolar. Çoğu çocuğun gördüğü 10.000 reklam. | TED | عشرون بليون سنوياً , عشرة آلاف اعلان يراه غالب الأطفال |
Benim veya bir başkasının şimdiye dek gördüğü en saf meth'i pişiriyor. | Open Subtitles | يطبخ أنقى انواع الميث والذي لم أرهُ او يراه الآخرين من قبل. |
Hadi. - İzlemeni istiyor. Ne kadar yetenekli olduğunu görmesini istemez misin? | Open Subtitles | انه يريد أن يراه لماذا لا تريدين أن يرى كم أنتِ موهوبة؟ |
Başka kimse de sorgulamayacak, çünkü onu gören kimse olmadı. | Open Subtitles | لن يسألنى أحد أخر , لأنه لم يراه أحد أخر |
Sadece görmek istediğini, beyninin öyle olmasını istediği şeyleri görürsün. | Open Subtitles | , سترى ما الذي تراه . فقط الذي يراه عقلك |
Kimsenin görmediği yüzüm! Bu birçok insan için mükemmel bir deneyim. | Open Subtitles | كنت في الجانب المظلم رأيت عالم لا يجب أن يراه أحد |
Kimse görmeden düşüp boynunu kıracak olması ne yazık. | Open Subtitles | ممكن ان يسقط ويكسر رقبته بدون ان يراه احد |
Gayrıresmi olarak, görmesi gerekmeyen hiçbir şeyi görmesini istemiyorum. | Open Subtitles | غير رسمي ، لا اريده ان يرى شيئ لايجب ان يراه |
Tim Reilly, uçurtma uçurduğu yerden aracı görüyor olmalıydı. Güzel. | Open Subtitles | تيم ريلاى كان سوف يراه إذا نظر لأسفل الطائرة الورقية |
Oh, onu kimse görmemiş. Kuşkusuz, henüz sahne kapıcısına sormadım. onu bulamıyorum. | Open Subtitles | لم يراه أحد بالطبع لم أرى بواب المسرح فأنا لا أعثر عليه |
Şu ana kadar herkesin gördüğünü gördünüz, şimdi gerçek şölen zamanı. | Open Subtitles | الأن أنت رأيت ما يراه العامه هذا هو وقت المتعة الحقيقية |
Saat sabahın altısı hasta uyanıyor ve gördüğü ilk şey- | Open Subtitles | اذن الساعة 6 صباحا المريض يستيقظ و اول ما يراه |
Yüzümüz fazlasıyla önemlidir. çünkü o diğer herkesin gördüğü dış görsel parçamızdır. | TED | وجوهنا في غاية الاهمية لأنها الجزء الخارجي المرئي الذي يراه أي شخص آخر. |
İnsanların gördüğü şeyin ötesinde kendini yeniden hayal etmek, en zor görev, ama en güzeli. | TED | قدرتك على أن تظل ما أنت عليه رغم ما يراه الناس هي المهمة الأصعب بالنسبة للجميع ولكنها أيضاً الأجمل |
Ve nihayetinde uyanınca... ilk olarak görmesini istediğim şey, yüzümdür. | Open Subtitles | وعندما يقرر الاستيقاظ اريد ان يكون وجهي اول ما يراه |
En harika şey ise, yerlilerin bu yerden yıllardır haberdar olması ve benim kesinlikle burayı gören ilk yabancı olmayışımdı. | TED | ما كان مذهلاً هو أن السكان المحليين يعرفون عن هذا المكان، وكنتُ بأي حالٍ من الأحوال أول غريب يراه. |
Benim memleketim Bronx'da,aslında bunlarda birini yapmaya... ...çalışmıştık ama belediye başkanımız aynı nokatada... ...bir cezaevi görmek istediğine karar vermişti. | TED | وفي مسقط رأسي، حاولنا فعلا القيام بإحدى هذه في برونكس، و لكن عمدتنا قرر ما يريد أن يراه كان سجن في نفس المكان. |
Kentten ayrıldığından beri hiçbirimizin görmediği biri. | Open Subtitles | الرجل الذى لم يراه احد منا منذ ان تركنا البلده |
Bir kek kutusuna koydun ve kimse görmeden gittin. | Open Subtitles | وضعته في صندوق الكيك لذا لن يراه احد معك |
Yaptığımız şey eski bir ağaç parçası almak... ve tüm dünyanın görmesi için onu olağanüstü bir altına dönüştürmek. | Open Subtitles | ما فعلناه هو أن أخذنا كتلة قديمة من الخشب وحولناه حتى يراه العالم أجمل وأروع ذهب |
Annesiyle bir araya gelme olarak görüyor da olabilir. | Open Subtitles | ربما يراه أيضاً كوسيلة للم شمله مع والدته |
Sağlayıcının gördüğünü görüyorduk ama daha da önemlisi, ne satabileceğini. | TED | كنا نرى ما يراه مزوّدو خدمة الإنترنت، لكن الأكثر أهميّة كنا نرى ما يستطيعون بيعه. |
Roy nerede? Kimse onu görmedi. | Open Subtitles | أنتِ لا تعرفى بالتأكيد عن ما حدث لروى فلم يراه أحد |
O kendisini bir çöplük gibi görürken, başkası onu nasıl kahraman olarak görür? | TED | كيف يمكن لأحد أن يراه بطلاً و هو يرى نفسه قمامة؟ |
Ve sanki, kızın gözlerinden, biz de onu ilk kez görmüş gibi oluruz. | Open Subtitles | , وكانت كمن يراه للمرة الاولى , كما نراة نجن كذلك فى كل مرة |
Flint'in aylardır neden bağırdığını kanıtladık, ve dünya görsün diye bunu internete koyduk. | TED | قمنا بتقديم إثبات عمّا كانت تعاني منه مدينة فلينت لشهور، ووضعناه على الإنترنت كي يراه العالم. |