Herkes zaman zaman keyifsiz hisseder. | TED | غالباً الجميع يشعرون بالحزن من وقت لأخر |
Hayvanların ne düşündüklerini ve hissettiklerini hiç merak ettiniz mi? | TED | هل تساءلت يومًا عمّا يفكر فيه الحيوانات أو يشعرون به؟ |
İnsanların etkilendiğinin farkına varamıyorlar ve umursamaya değmediğini düşünüyorlar. | TED | هم لا يدركون وجود البشر المتضررين، ولا يشعرون ليهتموا لأيٍّ منهم. |
Her şey boşa bir çaba gibi hissettiriyor, değil mi? | Open Subtitles | الكل في البداية يشعرون و كأنها قضية خاسرة أليس لذلك؟ |
meyva suyu içmenin nasıl olduğunu hissetmelerini sağlıyorum yaptığın yanlış. | Open Subtitles | جعلتهم يشعرون كما لو أنهم يستطيعوا يشربون العصير هذا خاطئ |
Matematiği içgüdüsel olarak hisseden insanlar istiyoruz. | TED | ونحن نحتاج الى الطلاب الذين يشعرون بالرياضيات بصورة فطرية .. |
Şimdi geriye kalan 4998 kişinin de böyle hissetmesini sağlamalıyım. | Open Subtitles | الآن يجب أن أجد فحسب 4,998 شخص يشعرون نفس الشيء |
Omuriliklerine soktukları aletle, acı duyuları kaybolur ve hiçbir şey hissetmezler. | Open Subtitles | تتم الزراعة في داخل الأنفاق الجذعية للدماغ تقوم بمنع الشعور بالألم لذا فهم لا يشعرون بشيئ |
Hayır, anlamıyorsunuz. Bir anne çocuğunun başına bir şey gelse hisseder. | Open Subtitles | لا، أنت لا تفهم، الأمهات دائما يشعرون عندما يكون أبنائهم في مشكلة |
Benim yasadığım yerde, insanlar nasıl düşünür ve hisseder bilirim. | Open Subtitles | حيث أعيش، أعرف كيف يفكر الناس وكيف يشعرون |
Henüz bilmiyoruz. Ayrıca, tanınma ve kimlik konusunda da neler hissettiklerini bilmiyoruz. | TED | ونحن أيضا لا نعرف كيف يشعرون حول التعرف و الهوية. |
Ve bunu yaptığında, onların hissettiklerini paylaşmak zorunda kalacaksın. | TED | عندما تفعل ذلك, أنت مرغم على ان تشعر كما يشعرون |
Okula gidebilenler ise gerekli becerileri edinemediklerini düşünüyorlar. | TED | وأولئك الذين هم في المدارس يشعرون أنهم ربما لا يتلقون المهارات الصحيحة. |
İnsanları sürüklüyor ve onları taşıyor ve onları umutlu hissettiriyor. | TED | تحلقُ بالناس بعيدًا وتنقلهم، وتجعلهم يشعرون بالأمل. |
Biz aslında insanları kendileri hakkında iyi hissetmelerini sağlamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول في الواقع لجعل الناس يشعرون بالرضا عن أنفسهم. |
Sizin hissettiğinizin aynısını aynı zamanda hisseden insanlara. | TED | انهم يشعرون بالضبط بما تشعر أنت به وفي نفس الوقت الذي تشعر به أنت |
İmkansız standartlar koyuyorsunuz normal insanların diğerlerinden düşük olduğunu hissetmesini sağlıyor. | Open Subtitles | .. ووضعت معايير مستحيلة التي تجعل الناس العاديين يشعرون بأنهم أقل من أي شخص آخر |
Acı hissetmezler. | Open Subtitles | إنهم لا يشعرون بالألم يعيشون مئات السنين |
Bir kaç ayrılan çift, arabasından korkan bir adam, bir manik.... depresif ve hayatlarının monoton olduğunu düşünen 3 kişi var. | Open Subtitles | احباء تم صدهم ورجل يخاف من سيارته ومهووس مكتئب,والبقيه يشعرون ان حياتهم بلا معنى |
Metal dinleyen kimse umutsuz hissetmez. | Open Subtitles | لا أحد يستمع إلى هیفی میتال يشعرون بالعجز |
Çünkü, bazen iyi hissetmek için kötülük yapmak lazım ve ben insanlara iyilik yapmaktan yoruldum. | Open Subtitles | أحياناً تكون الطريقة الوحيدة للشعور بالرضا هي بجعل أحد ما يشعر بالسوء ولقد سئمت من جعل الناس يشعرون بالرضا |
O zaman fark ettim ki, bazen liste sayesinde diğer insanlar iyi hissediyorlar, ben ise mideme yumruk yemiş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | .. عندها عرفت بأنه أحيانا ً ومع القائمة .. أشخاص آخرون يشعرون بالإرتياح و أشعر أنا وكأنني تلقيت لكمة على أمعائي |
Bak, tüm olay karşındakini daha güvenilir hissettirmek, tamam mı? | Open Subtitles | اسمع, الأمر برمته هو أن نجعلهم يشعرون أنهم بامان, تمام؟ |
Sonuç olarak, burda yapmaya çalıştığım çocuklar için tamamen gerçekci bir deneyim yaratmak, onların bu hikayenin bir parçası olduklarını hissettikleri bir deneyim. | TED | و اخيرا ما كنت احاول عمله هنا هو خلق تجربة غامرة حقا للأطفال، حيث يشعرون حقا انهم جزء من تلك القصة جزء من تلك التجربة |
Ve onlar, daha iyi için iddialı olduklarından kendi egolarını şişirme ihtiyacı hissetmiyorlar. | TED | و لأنهم طموحون من أجل المصلحة العليا ، لا يشعرون بأي رغبة لتضخيم الأنا الخاصة بهم. |