"يشعرون" - Translation from Arabic to Turkish

    • hisseder
        
    • hissettiklerini
        
    • düşünüyorlar
        
    • hissettiriyor
        
    • hissetmelerini
        
    • hisseden
        
    • hissetmesini
        
    • hissetmezler
        
    • düşünen
        
    • hissetmez
        
    • hissetmek
        
    • hissediyorum
        
    • hissettirmek
        
    • hissettikleri
        
    • hissetmiyorlar
        
    Herkes zaman zaman keyifsiz hisseder. TED غالباً الجميع يشعرون بالحزن من وقت لأخر
    Hayvanların ne düşündüklerini ve hissettiklerini hiç merak ettiniz mi? TED هل تساءلت يومًا عمّا يفكر فيه الحيوانات أو يشعرون به؟
    İnsanların etkilendiğinin farkına varamıyorlar ve umursamaya değmediğini düşünüyorlar. TED هم لا يدركون وجود البشر المتضررين، ولا يشعرون ليهتموا لأيٍّ منهم.
    Her şey boşa bir çaba gibi hissettiriyor, değil mi? Open Subtitles الكل في البداية يشعرون و كأنها قضية خاسرة أليس لذلك؟
    meyva suyu içmenin nasıl olduğunu hissetmelerini sağlıyorum yaptığın yanlış. Open Subtitles جعلتهم يشعرون كما لو أنهم يستطيعوا يشربون العصير هذا خاطئ
    Matematiği içgüdüsel olarak hisseden insanlar istiyoruz. TED ونحن نحتاج الى الطلاب الذين يشعرون بالرياضيات بصورة فطرية ..
    Şimdi geriye kalan 4998 kişinin de böyle hissetmesini sağlamalıyım. Open Subtitles الآن يجب أن أجد فحسب 4,998 شخص يشعرون نفس الشيء
    Omuriliklerine soktukları aletle, acı duyuları kaybolur ve hiçbir şey hissetmezler. Open Subtitles تتم الزراعة في داخل الأنفاق الجذعية للدماغ تقوم بمنع الشعور بالألم لذا فهم لا يشعرون بشيئ
    Hayır, anlamıyorsunuz. Bir anne çocuğunun başına bir şey gelse hisseder. Open Subtitles لا، أنت لا تفهم، الأمهات دائما يشعرون عندما يكون أبنائهم في مشكلة
    Benim yasadığım yerde, insanlar nasıl düşünür ve hisseder bilirim. Open Subtitles حيث أعيش، أعرف كيف يفكر الناس وكيف يشعرون
    Henüz bilmiyoruz. Ayrıca, tanınma ve kimlik konusunda da neler hissettiklerini bilmiyoruz. TED ونحن أيضا لا نعرف كيف يشعرون حول التعرف و الهوية.
    Ve bunu yaptığında, onların hissettiklerini paylaşmak zorunda kalacaksın. TED عندما تفعل ذلك, أنت مرغم على ان تشعر كما يشعرون
    Okula gidebilenler ise gerekli becerileri edinemediklerini düşünüyorlar. TED وأولئك الذين هم في المدارس يشعرون أنهم ربما لا يتلقون المهارات الصحيحة.
    İnsanları sürüklüyor ve onları taşıyor ve onları umutlu hissettiriyor. TED تحلقُ بالناس بعيدًا وتنقلهم، وتجعلهم يشعرون بالأمل.
    Biz aslında insanları kendileri hakkında iyi hissetmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Open Subtitles نحن نحاول في الواقع لجعل الناس يشعرون بالرضا عن أنفسهم.
    Sizin hissettiğinizin aynısını aynı zamanda hisseden insanlara. TED انهم يشعرون بالضبط بما تشعر أنت به وفي نفس الوقت الذي تشعر به أنت
    İmkansız standartlar koyuyorsunuz normal insanların diğerlerinden düşük olduğunu hissetmesini sağlıyor. Open Subtitles .. ووضعت معايير مستحيلة التي تجعل الناس العاديين يشعرون بأنهم أقل من أي شخص آخر
    Acı hissetmezler. Open Subtitles إنهم لا يشعرون بالألم يعيشون مئات السنين
    Bir kaç ayrılan çift, arabasından korkan bir adam, bir manik.... depresif ve hayatlarının monoton olduğunu düşünen 3 kişi var. Open Subtitles احباء تم صدهم ورجل يخاف من سيارته ومهووس مكتئب,والبقيه يشعرون ان حياتهم بلا معنى
    Metal dinleyen kimse umutsuz hissetmez. Open Subtitles لا أحد يستمع إلى هیفی میتال يشعرون بالعجز
    Çünkü, bazen iyi hissetmek için kötülük yapmak lazım ve ben insanlara iyilik yapmaktan yoruldum. Open Subtitles أحياناً تكون الطريقة الوحيدة للشعور بالرضا هي بجعل أحد ما يشعر بالسوء ولقد سئمت من جعل الناس يشعرون بالرضا
    O zaman fark ettim ki, bazen liste sayesinde diğer insanlar iyi hissediyorlar, ben ise mideme yumruk yemiş gibi hissediyorum. Open Subtitles .. عندها عرفت بأنه أحيانا ً ومع القائمة .. أشخاص آخرون يشعرون بالإرتياح و أشعر أنا وكأنني تلقيت لكمة على أمعائي
    Bak, tüm olay karşındakini daha güvenilir hissettirmek, tamam mı? Open Subtitles اسمع, الأمر برمته هو أن نجعلهم يشعرون أنهم بامان, تمام؟
    Sonuç olarak, burda yapmaya çalıştığım çocuklar için tamamen gerçekci bir deneyim yaratmak, onların bu hikayenin bir parçası olduklarını hissettikleri bir deneyim. TED و اخيرا ما كنت احاول عمله هنا هو خلق تجربة غامرة حقا للأطفال، حيث يشعرون حقا انهم جزء من تلك القصة جزء من تلك التجربة
    Ve onlar, daha iyi için iddialı olduklarından kendi egolarını şişirme ihtiyacı hissetmiyorlar. TED و لأنهم طموحون من أجل المصلحة العليا ، لا يشعرون بأي رغبة لتضخيم الأنا الخاصة بهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more