"çıktığı" - Translation from Turkish to Arabic

    • خرج
        
    • تواعده
        
    • يواعدها
        
    • يواعد
        
    • تواعد
        
    • يخرجون
        
    • خروجه
        
    • خرجت من
        
    • يخرج من
        
    • تواعدهم
        
    • خروجها
        
    • موعده
        
    • مواعدته
        
    • ظهر فيها
        
    • واعدتهم
        
    Sonra da bir şey söylemedin çünkü sonunda hayatından çıktığı için rahatlamıştın. Open Subtitles ثم لم تقولي شيئاً لأنك شعرت بأرتياح بأنه خرج من حياتك أخيراً
    Elaine'in çıktığı adam bana çok tanıdık geldi. Open Subtitles ذلك الرجل الذي تواعده إلين يبدو مألوفاً جداً لي.
    çıktığı kadın kurs için, onun IQ testine girmesini istiyor. Open Subtitles المرأة التي يواعدها ستخضعه لإختبار ذكاء لتلك الدراسة
    çıktığı kişinin kendine ait olduğunu sanırken öyle olmadığını anlayan kişi. Open Subtitles انه يواعد شخصاً حصريا وبعدها يكتشف أن هذا ليس ما يحدث
    Okulda çıktığı olmayan tek kız benim. Open Subtitles انا البنت الوحيدة في المدرسةِ التي لا تواعد.
    Dinle, yerinde olsam o kumarbazları oradan çıkarırdım çünkü o Türkler o kapıdan çıktığı anda, Open Subtitles أسمع، لو كنت مكانك، لجعلتهم يخرجون لأنهم حالما يخرجون من ذلك الباب
    Ancak görevi süresince, dışarı çıktığı bir gün vardı en azından. Open Subtitles لكن كدفاع عنه، كان ثمّة يوم واحد على الأقل خرج فيه
    Şu diş ipi cebimden fırlayıp çıktığı zaman oldu. Open Subtitles لقد اكن عندما خرج خيط تنظيف الأسنان من جيبي
    Ağır çekimde Denver oyuncusunun sahanın dışına çıktığı görüldü. Open Subtitles عند إعادة النظر في اللعبة المستلم دينفير خرج عن الحدود
    çıktığı bu adamı, Larson'ı öldürdü mü diyorsunuz? Open Subtitles وأنت تقول بأنها قتلت ذلك الشاب الذي كانت تواعده لارسون
    Âşık olduğu çocuğu çaldım, sonra âşık olduğu çocuğu unutmak için çıktığı çocuğu çaldım. Open Subtitles التي تحبه , ثم سرقت الفتى التي كانت تواعده لأتخطى الفتى التي كانت تحبه
    Önceden çıktığı bir dahi vardı onu anlatayım sana. Open Subtitles دعني اخبرك عن ذلك العبقري التي كانت تواعده
    çıktığı kız kayboluyor, kızın kıskanç bir erkek arkadaşı olduğunu biliyor... Open Subtitles الفتاة التى كان يواعدها إختفت ..وهو يعلم بأنها لديها صديقها السابق الغيور هذا
    Liam ile aramı düzeltmem için ne gerekiyorsa yapmamlıyım, ve onun eskiden çıktığı kızla çıkmak... Open Subtitles تعلمين, علي أن أفعل ما أستطيع لإصلاح الأمور مع ليام ومواعدة فتاة كان يواعدها
    En iyi arkadaşının çıktığı kadınların kendisi gibi olduğunu duydum. Open Subtitles سمعت أنه يجعل أعز أصدقائه يواعد نساءاً يشبهنه تماماً.
    Bateman'in çıktığı A.C.L.U.'dan birisiymiş Open Subtitles بايتمان يواعد شخصا من الإتحاد الأمريكي للحريات المدنية
    Kendinden yaşlı ve şovenist bir erkekle çıktığı müthiş sahne var tam işi bitirecekleri sırada adam inliyor. Open Subtitles هناك هذا المشهد السعيد كليا حيث أنّها تواعد ذلك العجوز الرجل المتعصب كما هم أوشكوا أن يفعلوا، إنه يشتكي
    Ve bebeklerin ana rahminden ceket ve kravatla çıktığı... Open Subtitles ♪ والأطفال يخرجون من الرحم في سترات وربطات عنق ♪
    Her şey bu noktadan temiz bir atış yapmaya bağlı ve onu gemiden çıktığı gibi almalıyız. Open Subtitles كل شيء يعتمد علينا أن نحصل على إصابة واضحة من هذا الموقع. ويجب أن نصبه فور خروجه من تلك السفينة.
    Bir kutudan kırmızı renkli birşey çıktığı için, hepimizin ödü mü patlıyor? Open Subtitles تعرضنا للخلخلة قليلاً مادة حمراء ما، خرجت من الصندوق والآن نشعر بالخوف؟
    Bill Cosby nerden çıktığı belli değil gibi koşarak cüceye girişti. Open Subtitles وبيل كوسبي .. يخرج من لا مكان و يبدأ في ضربه
    Pekala, ikiniz... onun çıktığı adamlarla konuşun. Open Subtitles أوكي.. عليكما التحدث مع الرجال الذين كانت تواعدهم
    Odadan çıktığı zaman bir tanı koyabiliriz. Open Subtitles قد نحصل على تشخيص بمجرّد خروجها من الحجرة
    Demem o ki, nasıl bir insan çıktığı insanı masada bırakıp gidip başka biriyle tuvalette seks yapar ki? Open Subtitles اعني , اي نوع من الناس يترك موعده ؟ في المطعم و يذهب و يضاجع شخصٌ ما ؟ في الحمام ؟
    Beni çıktığı biri gibi düşünmesini istiyorum. Open Subtitles و أن تراني كشخص تريد مواعدته
    - Dünküyle aynı. Ortaya çıktığı diğer seferle de aynı. Open Subtitles نفس الوقت كالبارحة، ونفس الوقت مثل آخر مرة ظهر فيها.
    Kız kardeşim onun, önceki çıktığı erkeklerden çok farklı olduğunu söyledi. Open Subtitles اختي تقول إنه مختلفاً تماماً عن الشباب التي واعدتهم من قبل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more