"ölmediği" - Translation from Turkish to Arabic

    • يمت
        
    • لا يموت
        
    • لقتل انسان
        
    Sağır hizmetçili adam, o da ölmediği için şanslı. Open Subtitles ذلك الرجل الذي لديه خادمة صماء محظوظ لأنّه لم يمت أيضا
    Tamam, bu ailede babanın ölmediği bir doğum gerçekleştirdin mi hiç? Open Subtitles حسنٌ، هل سبق وقمتِ بتوليد طفلاً في العائلة، حيث لم يمت الأب؟
    Kaçırılma olduğu anlamına gelmez. ölmediği anlamına da gelmez. Open Subtitles عندما لا تعني أنّها عملية إختطاف فهذا لا يعني أنّه لم يمت
    Kötülük hiç bir zaman ölmediği için onlar da ölmez. Open Subtitles وبما أن الشر لا يموت أبداً فإنهم لن يموتوا كذالك
    ve biz, onun sözlerinin gerçeğe dönüştüğü, siyahi kadınların artık ölmediği, hep birlikte rahatça nefes alıp verebileceğimiz ana kadar Septima Clark'ın izinden yürüyeceğiz. TED إذن سوف.. سنواصل عمل سبتيما حتى تصبح كلماتها واقعًا، حتى لا يموت أي من النساء السود، وحتى يمكننا تنفس الهواء سويًّا.
    Ama Napoleon işini görmesi için gerekenden altı kat fazla zehir aldığı halde ölmediği için insanüstü güçleri olduğuna inanır. Open Subtitles لكن نابليون مؤمن أن لذاته قوّة فوق طاقة البشر وعليه، سيأخذ ستّ اضعاف كمية السمّ اللازمة لقتل انسان
    ölmediği için şanslı, çünkü onu ben öldüreceğim. Open Subtitles من حسن حظه لم يمت لأنني سأقتله فصل له بنطلوناَ
    Geç sayılmaz. Biri ölmediği müddetçe... Open Subtitles لا شيء هناك كالتأخر كثيرًا، فلم يمت أحدًا حتى الآن
    Adamlarımdan hiçbiri ölmediği için şanslıyım. Open Subtitles لحسن الحظ أنّه لم يمت أحد من رفاقي
    ölmediği için şanslısın. Ben mi şanslıyım? Open Subtitles أنت محظوظ أنه لم يمت - أنا محظوظ؟
    ölmediği sürece sorun yok demektir. Open Subtitles طالما أنه لم يمت نحن بخير
    Demek istediğim, ölmediği için çok şanslı. Open Subtitles أعني، بأنه محظوظاً لم يمت
    Hem de hiç kimsenin ölmediği bir günde. Open Subtitles في ذات اليوم لم يمت أحد ؟
    Bu, hanımefendi kendisi hiç ölmediği içindir. Open Subtitles لأنه لم يمت أبداً
    Bu, hanımefendi kendisi hiç ölmediği içindir. Open Subtitles لأنه لم يمت أبداً
    Liv, pederin evinde ölmediği ve... Olay yerini tahrif ettiğimiz ortaya çıkarsa... Open Subtitles ليف، إن اكتشفوا أنه لم يمت في المنزل...
    Hasta ölmediği zaman, hep bu güzel bir bonustur. Open Subtitles حسناً , الأمر يكون رائعاً عندما لا يموت المريض
    Ya kimsenin ölmediği bir plan yapsak nasıl olur? Open Subtitles ماذا عن وضع خطة؟ كي لا يموت أحداً, حسناً؟
    Kimsenin ölmediği bir günün iyi bir gün olduğunu söylemiştin. Open Subtitles لقد قلتِ لي , أنّ اليوم الذي لا يموت فيه أحد يعتبر يوم جيّد
    "Kimsenin ölmediği bir gün güzel bir gündür." Open Subtitles أي يوم لا يموت فيه أحد يكون يوماً جيّداً
    Kimsenin doğaüstü nedenlerle ölmediği bir dünya. Open Subtitles صورة لعالم لا يموت فيه أحد بسبب الظواهر الخارقة
    Ama Napoleon işini görmesi için gerekenden altı kat fazla zehir aldığı halde ölmediği için insanüstü güçleri olduğuna inanır. Open Subtitles لكن نابليون مؤمن أن لذاته قوّة فوق طاقة البشر وعليه، سيأخذ ستّ اضعاف كمية السمّ اللازمة لقتل انسان

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more