Peki ya Girish, ömür boyu seni metresi mi yapacak? | Open Subtitles | ام ان جيريش جعل منك محظيته للأبد بالدفع مره واحده |
Eğer bu kadının kendini öldürmesine izin verirsen ömür boyu peşini bırakmaz. | Open Subtitles | اذا تركتِ تلك الفتاة تقتل نفسها ذلك سيطاردكِ للأبد يمكنني مقاومة ذلك |
- Verdiğin sözler kalacak. Kan davaları ömür boyu sürer. | Open Subtitles | الوعود التي قطعتها ستصمد لكن النزاعات الدموية تستمر لمدى الحياة |
Şampiyonluğu o kıza kaptırırsan, ömür boyu ikinci olarak kalacaksın. | Open Subtitles | إذا خسرت من تلك البنت، أنت ستبقى بالمركز الثاني طوال حياتك |
Kafaya yenilen bilir rahibe, insanın ömür boyu çivisini çıkarabilir. | Open Subtitles | ضربة في الرأس يمكنها أن تجعل الرجل غريب لبقية حياته |
ömür boyu hapse mahkûm olduğum için intikamımı kendi ellerimle alamayacağım. | Open Subtitles | لكن حكم عليّ بالسجن المؤبد. و لم أعد قادرة على أخذ ثأري بيديّ. |
ömür boyu nefret ettiğim babam ölmeden önce bana bir iyilik yaptı. | Open Subtitles | أبي، الذي كرهته طوال حياتي عمل شيء واحد جيد قبل أن يموت |
Söylentiye göre sebep olduğu birkaç sorun yüzünden Odin tarafından ömür boyu cezalandırılmış. | Open Subtitles | على افتراض أنه سبب المشاكل فقد أبعده أودن عن قاعة الولائم إلى الأبد |
Kötü haber, buradaki Götü tutuşan Gilbert'a ömür boyu bağlısın. | Open Subtitles | أخبار سيئة , أنت مرتبطة بـ جيلبرت جوتفريايد هنا للأبد |
Bu senin problemin. Sen, dostum, bu kiliseden ömür boyu yasaklandın! | Open Subtitles | هذه مشكلتك ، أنت محروم يا صديقي من دخول الكنيسة للأبد |
Bir işin bile yok. Ayrıca ömür boyu babanın sırtından geçinemezsin. | Open Subtitles | ليس لديك عمل، و لا يمكنك العيش على نفقة والدك للأبد. |
Varış yerimiz, 55 yıl önce bir kadının ömür boyu inzivaya çekildiği, rahibe manastırındaki bir odaydı. | TED | وهذه الوجهة كانت غرفة مفردة في دير للراهبات حيث دخلت امرأة إلى معتزل لمدى الحياة منذ 55 سنة |
Buraya yazdıkları, ömür boyu hapis cezası almamıza sebep olabilirdi. | Open Subtitles | ما كتبه عنكم ممكن أن يغلق أبواب الراحة عنكم لمدى الحياة |
Beni dinle, George. Onu yenmek zorundasın... yoksa bu çukurda ömür boyu... çürüyeceksin. Benim gibi! | Open Subtitles | إسمع, عليك أن تهزمه و إلا سيبقونك هنا طوال حياتك, مثلي أنا. |
Seni üstsüz görürse, ömür boyu bu korkuyla yaşar. Kendimden biliyorum. | Open Subtitles | إذا رآك عارية سيصاب بالرعب لبقية حياته أنا اعرف اني كذلك |
Tecavüz ve kasıtlı olmayan cinayetten Onbaşı Clark suçlu bulundu ve ömür boyu ağır hapse mahkûm edildi. | Open Subtitles | بتهمة الاغتصاب و القتل مع سبق الاصرار العريف كلارك تبين انه مذنبا وحكم عليه بالسجن المؤبد مع الاشغال الشاقة |
ömür boyu seni iki koca arasında yakalamayı bekleyemem. | Open Subtitles | أقدمه في أنسب وقت لا أستطيع الإنتظار طوال حياتي أراقبك تتنقلين بين الأزواج |
Ama burada durup şunu söylüyorum: Şu anda gemiyi kaçıranlar, ömür boyu kaçıracaklar. | TED | ولكن انا واقفة هنا وأقول ان أولئك الذين يفوتون القارب الآن ، سيفوتونه إلى الأبد. |
Sanki bir ömür boyu ayrı kalmışız gibi hissediyorum. | Open Subtitles | يبدو الامر وكأننا كنا منفصلين طوال العمر |
Yarın o gazeteyi fırlatıp atacaksın, oysa bu kitap ömür boyu seninle kalacak. | Open Subtitles | غدا سترمي تلك الجريدة لكن هذا الكتاب سيبقى معك طوال الحياة |
ömür boyu böyle bir yere tıkılıp kalmayı ister misiniz? | Open Subtitles | هل تريدين أن تسجنى فى أحد هذه الأماكن لبقية حياتك ؟ |
Bunlardan biriyle yakalanırsanız ömür boyu hapis yatarsınız. | Open Subtitles | إن أمسكوا بك وأنت تحملها ستقضى بقية حياتك فى السجن |
Bunu ömür boyu taşıyacağıma, o tehlikelerle yüzleşmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | حسناً، أنا أفضِّل أن أواجه هذه الأخطار وأكثر منها من أن أحمل هذا الثقل بقية حياتي |
Evan bizi sanki onu ömür boyu tanımışız gibi etkiledi. | Open Subtitles | يبدو أن إيفان أثر علينا كما لو عرفناه طوال حياتنا |
İyi de bu işe el etmazsam ömür boyu sakat kalabilir. | Open Subtitles | ولكن لو لم أعالج تلك اليد عندها سيكون معاقاً طوال حياته |
ömür boyu yıllık 1000 sterin emekli maaşını miras bırakıyorum. | Open Subtitles | أوصى لها بمرتب سنوي قيمتة 1000 جنيه طوال حياتها |