| Ne kadar da küstahsın. Beni öpme iznini kimden aldın? | Open Subtitles | يا لك من شخص جريء من الذي أعطاك الحق كي تقبلني ؟ |
| öpme. Dudakların dün gece kimbilir neredeydi. | Open Subtitles | لا تقبّلني أنا لا أعرف أين كانت شفاهك ليلة أمس تحرّك |
| Hayır, başka bir "kıç öpme yarışması" olmayacak. Başka bir yol olmalı | Open Subtitles | لا لن نقوم بمسابقة تقبيل المؤخرات لا بد من وجود طريقة أخرى |
| sence ne zaman gelini öpme şansını yakalayacağım? | Open Subtitles | متى تظن أن الفرصة ستتاح لى لتقبيل العروس ؟ |
| Antrenman için oturma odasındaki yastığı öpme demiştim sana. | Open Subtitles | اخبرتك ان لا تتدرب التقبيل على وسادة غرفة المعيشة |
| öpme zamanı geldi. | Open Subtitles | والأمر يتعلق بقبلة |
| Bildiğim kadarıyla ne zaman bir kızı öpme şansı yakalasam, hayattan kopardım. | Open Subtitles | وحينها كانت أي فتاه كنت محظوظ بما فيه الكفايه لتقبيلها كان نهاية للحياه كما علمت |
| Beni öpme, seni uyuşturucu manyağı. | Open Subtitles | لا تُقبليني على الشفاه أيتُها الثرثارة اللعينة |
| İstemiyorsan beni öpme. | Open Subtitles | لا تقبلنى اذا لم تريد |
| Bırak da öpeyim seni. Dur! Sakın öpme onu. | Open Subtitles | دعني أقبلك - توقف، لا تقبلها - |
| - Hayır beni öpme. Alkollü nefesimden zehirlenebilirsin. | Open Subtitles | كلا, لا تقبّليني قد تصابين بالتسمّم من أنفاسي المخمورة |
| Dudaklarımdan öpme, canımı acıtıp acıtmadığını sorma, ve eğer parolayı duyarsan yaptığın şeyi hemen durdur. | Open Subtitles | لا تقبلني على الشفة لا تسألني إذا كنت تؤلمني وإذا سمعت كلمة السر توقف عما تفعله حالا |
| - Taj! - Beni öpme! Evi terk ettiğin gece onları aradım. | Open Subtitles | تاج - لا تقبلني - أنا من إتصلت بهم في اليوم الذي رحلت به |
| Bana bir iyilik yap ve etrafta insanlar varken beni öpme. | Open Subtitles | اسد لي خدمة.. لا تقبلني أمام الناس |
| Sana beni tekrar öpme şansı vereceğim... Lakin kazanamazsan! | Open Subtitles | حينها سأسمح لكَ بأن تقبّلني مجدّدًا و لكنّكَ لن تربح! |
| Başlangıç olarak, bir daha beni sakın öpme. | Open Subtitles | أولاً، لا تقبّلني ثانيةً! |
| Şu kızı öpme olayım, bir aydır aklımı kurcalıyor. | Open Subtitles | هذا الشيء, تقبيل فتاة علقَ في رأسي لشهور |
| 13 yaşındayken bir çocuğu öpme ile ilgili tavsiye istediğimi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكرين عندما كنت في الثالثة عشر وطلبت منكِ النصيحة بشأن تقبيل فتى ؟ |
| Kanalı kurtarmak için Brackett'in götünü öpme sırası kimde? | Open Subtitles | على من الدور هذا الأسبوع لتقبيل مؤخرة ماكس براكت لإنقاذ هذه المحطة ؟ |
| Hoşlandığım birini öpme şansım olsaydı tereddüt etmezdim. | Open Subtitles | لو حظيت بفرصة لتقبيل شخص يعجبني لما ترددت |
| Ah, lütfen, beni öpme! | Open Subtitles | كف عن التقبيل اذهب وجد لك زوجة |
| O da bizi Meg'in kulübeyi öpme hikâyesine götürür. | Open Subtitles | يجب أن يوصلنا هذا إلى قصة (ميغ) في كشك التقبيل |
| öpme zamanı geldi. | Open Subtitles | والأمر يتعلق بقبلة |
| Ama o anda, öğretme isteği öpme isteğine baskın çıktı. | Open Subtitles | لكن في تلك اللحظة، الرغبة لتعليمها كانت أقوى من الرغبة لتقبيلها |
| Beni öpme. | Open Subtitles | لا تُقبليني |
| Hayır, henüz öpme beni. | Open Subtitles | لا ، لا تقبلنى الآن |
| - Onu öpme. O istese bile. | Open Subtitles | -لا تقبلها حتى لو رغبت بذلك |
| - Nasılsın? - Selam. - Beni öpme. | Open Subtitles | -مرحباً كيف حالك , لا تقبّليني |
| Yüzüğü öpme saçmalığını unutup bu adamla konuşurken ona yaklaşayım mı? | Open Subtitles | وماذا لو ننسى هراء الانحناء وتقبيل اليد؟ يمكنني التقرب إليه بينما تتحدثون معه. |