| Olumsuz Yüzbaşı. En az üç saat daha gerektiğini söyle. | Open Subtitles | فاوضه أيها النقيب أخبره أنك بحاجه لثلاث ساعات على الأقل |
| İnsanlar sadece içeriye girebilmek için üç saat sırada bekliyormuş. | Open Subtitles | يقولون إن الناس ينتظرون لثلاث ساعات فقط من أجل الدخول |
| üç saat insanlar izlemek için kampları, çalışmanızı girin ... ve hayatta gelebilir. | Open Subtitles | اعذركم في ثلاثة ساعات ايها الناس انهو عملكم ويمكننا الخروج من هنا احياء |
| Bu Çin'deki Qinhuangdao'da: Orta gelir düzeyi için evler, ki burada her dairenin üç saat gün ışığı alması için bir yönetmelik mevcut. | TED | هذه في تشينهوانغداو في الصين: سكن ذوي الدخل المتوسط، حيث يوجد قانون داخلي بأنه على كل شفقة تلقي ثلاثة ساعات من ضوء الشمس. |
| Elbette. Orada her şey aynı. Sadece üç saat öndeyiz. | Open Subtitles | بالطبع ستكونين كذلك، كل شيئ نفسه هناك، فقط سيصبح الوقت أبكر بثلاث ساعات |
| Neredeyse üç saat tek başınıza parkta mı yürüdünüz? | Open Subtitles | لمدة ثلاث ساعات تقريبا, كنت تتمشين بمفردك فى الحديقة ؟ ليس تماما, .. |
| Geçen sefer sizin için üç saat sırada beklemiştik... Selam, tatlım. | Open Subtitles | لقد انتظرنا في الصف لثلاث ساعات لنراك في المرة الماضية مرحبا |
| üç saat kapının deliğinden bakamazsın. | Open Subtitles | انت لا تستطيع النظر خلال فتحة الباب لثلاث ساعات |
| üç saat boyunca yüzmüştüm ve havaya girmiştim, devam etmeye karar verdim. | Open Subtitles | كنت أسبح لثلاث ساعات وكنت مستمتعاً للغاية فقررت المواصلة. |
| Yani sadece burada üç saat... takılmam için mi para veriyorsunuz? | Open Subtitles | إذا ستدفع لي الآن لأبقى هنا لثلاث ساعات? |
| Dedim sana, burada kalmaya gerek yok. üç saat içinde New York'a varabiliriz. | Open Subtitles | لقد اخبرتك انه لا توجد فائدة من المكوث هنا نستطيع ان نصل نيويورك فى ثلاثة ساعات |
| Tam üç saat beklemiş olmalıyım-- | Open Subtitles | لم يكن على الإنتظار هناك لمدة ثلاثة ساعات لعينة |
| üç saat içinde, paketin tüm ayrıntıları açıklanacaktır. | Open Subtitles | فى ظرف ثلاثة ساعات جميع البنود السريه فى الميزانيه سيتم الكشف عنها |
| üç saat söz vermiştim. İşte, burada. | Open Subtitles | لقد وعدتك بتحذير مسبق بثلاث ساعات و هاهو |
| Onlara saldırmadan önce burda üç saat meditasyon yapın. | Open Subtitles | فكّروا ملياً لمدة ثلاث ساعات قبل أن تُهاجموهم |
| Çoğu cinayet, kaçırılmayı takip eden ilk üç saat içinde işlenir. | Open Subtitles | إحصائياً , معظم القتل يحدث في أول ثلاث ساعات من الإختطاف |
| Aslında, yeniden moda oluyor üç saat kadar önce başladı. | Open Subtitles | حَسناً، في الحقيقة، هم يَعُودونَ، بادِئ حول ثلاث ساعاتِ مضتِ. |
| üç saat kadar başını belaya sokmaz. | Open Subtitles | لا يمكنة ان يقع فى المشاكل خلال الساعات الثلاث القادمة |
| Tam ortaya varmak için mi üç saat, tepeye varmak için mi? | Open Subtitles | هل الثلاث ساعات لنصل الى العمق أم الى الأعلى؟ ؟ |
| Ekibimizin, üç saat içinde sizinle buluşmasını sağlayacağız. | Open Subtitles | و سيكون فريقنـا معـك على الأرض خلال ثلاث ساعات |
| üç saat içinde tasarıyı kabul ettirdim. Şikayet etmeyi kes! | Open Subtitles | لقدد نجح الإعلان في غضون ثلاث ساعات توقفي عن الشكوى |
| Kuşum uçmadı ama üç saat boyunca yürüyebildim. | Open Subtitles | لم أحصل على إنتصاب،لكنّ أمكننى أن أمشي لثلاثة ساعات |
| Ben de tam üç saat sonra aynı çorbadan içtim. | Open Subtitles | ثم قمت أنا بتناول نفس الحساء بعد ثلاث ساعاتٍ بالضبط |
| Burası 2.400 metreden daha uzun dikey bir tırmanış yolu. Kílian'ın dağa tırmanıp geri dönmesi üç saat bile sürmedi. | TED | هذا تسلق عمودي لأكثر 8,000 قدم، وقد قطع كيليان تلك المسافة صعودًا وهبوطًا في أقل من ثلاث ساعات. |
| Mikey mi? üç saat önce beni Poncho'dan kurtarması gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض أن يأخد صاحب العباءة منذ ثلاث ساعات |
| Benim düğün günümde Robin'in babası üç saat kadar ortadan kaybolmuştu. | Open Subtitles | في يوم زفافي والد (روبن) إختفى كليا لحوالي ثلاث ساعات |