Bu, sadece birkaç dakika sürüyor, ancak her günün sonunda inanılmaz derecede memnun ve minnettar hissediyorum. Ve yemin ederim ki bu, şansımı arttırdı. | TED | لا يتطلب ذلك إلا بعض الدقائق، ولكن بنهاية كل يوم، أشعر بامتنانٍ وتقديرٍعظيمين. وأؤكد لكم أن هذا زاد من حظي. |
Britanya'da paraya para demezsin dediler, ben de şansımı deneyeyim dedim. | Open Subtitles | إنهم يقولون أنه يمكنك أن تصبح غنياً في بريطانيا لذلك قررت أن أجرب حظي |
Bu yıl ki tek sevgili şansımı kaybetmem ne kötü. | Open Subtitles | أمر مؤسف أني أضعت فرصتي مع صديق حميم هذه السنة |
Zamanım...tükenmiş durumda. şansımı kaybettim. Ve şimdi sadece 2 yumurtam kaldı. | Open Subtitles | ليس لديّ الوقت , لقد فوّت فرصتي والآن تبقى لدي بويضتان |
Ve oldukça iyi polis... olabilecek bir kaç adamı eğitme şansımı mahvediyorsun. | Open Subtitles | وأنت تخرب فرصي لتدريب بعض الرجال الذين قد يصبحون شرطة جيدون جداً |
Kaderim şansımı beklememe izin vermedi, şansım da bana yeteri kadar kader vermedi. | Open Subtitles | ايماني لم يسمح لي بالانتظار لحلول فرصة و الفرصة لم تعطيني ايماناً كافياً |
Bu mantığa göre er geç senin de kazanman gerekiyor. Ama şansımı zorlamaya devam edeceğim. | Open Subtitles | يقول العرف إنك ستربح عاجلاً أو آجلاً ولكني سأستنفد حظي |
şansımı sokakta denemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | هذا خطر أفضل تجربة حظي في الشوارع شكراً لك |
Aslında şu anda kumarhaneye dönüp şansımı yeniden deneyeceğim. | Open Subtitles | في الحقيقة أنا أتوجه للكازينو الآن لأجرب حظي ثانيةً |
Tony, gerisini O'na bağlar mısın, çünkü şuradaki sarışın orospuyla şansımı denemem lazım. | Open Subtitles | توني، أعلمةُ ببقية الأمر سأذهب لاُجرب حظي مع تلك العاهرة هناك |
şansımı denedim ve özgürce takip ettim, yolu Tennessee'ye yönlendirdiler. | TED | فأخذت فرصتي وأتبعتهُم بحرية، وسلكوا الطريق إلى تينيسي. |
Çatışmaya girme gibi bir niyetim yoktu ama arkamı kollasaydın, şansımı denerdim. | Open Subtitles | لم ادّعي مطلقا اني مقاتل ولكن كان بمقدوري ان آخذ فرصتي لو كنت تسندني |
Çünkü normal bir yaşam şansımı tehlikeye atmak istemiyorum. | Open Subtitles | لانني لا أريد ان اعرض فرصتي للعيش حياة طبيعية للخطر. |
Sizler bu adayı tek edip, dünyayı görme şansımı mahvettiniz. | Open Subtitles | لقد دمرتم فرصتي للخروج من الجزيرة ورؤية العالم |
Burada oturup seni dinleyerek ölmektense şansımı dışarıda denemeyi yeğlerim. | Open Subtitles | أنا يفضل اتخاذ فرصي هناك من يموت هنا الاستماع لك. |
şansımı o gemiler yerine köpekbalıklarıyla denemeyi yeğlerim. | Open Subtitles | تعرف كم أشعر حول ذلك. أنا أفضل أن خذ فرصي بأسماك القرش. |
O sadece bana ilk şansımı verdiği için övünmek istiyor. | Open Subtitles | أنه فقط يريد التفاخر بتبجح بأنه من أعطاني الفرصة الأولى. |
şansımı deneyeceğim. Korkak değilim. | Open Subtitles | سوف آخذ فرصتى ، إننى لست جباناً كما تعلم ، إننى لست خائفاً |
Her zaman, şansımı boşuna denedim. | Open Subtitles | مرّة أو إثنتان تكفي لتجربّـة حظّي دون جدوى |
Şimdi, tayinim hakkında. Bu görev terfi şansımı azaltabilir. | Open Subtitles | ألان فيما تعلق بالنقل هذة المهمة تقلل فرص ترقيتى |
İstediğimi elde etme şansımı mahvetmediğin sürece geceleri ne haltlar yediğin beni hiç ilgilendirmez. | Open Subtitles | .لذلك انا لا اوضح لاحد ماتفعله .طوال اليل .وانا لا اقبل وانت تؤثر على فرصى .فى الحصول على مااريد |
Böyle bir adamla çalışmaktansa cezaevinde şansımı denerim. | Open Subtitles | اذا كان هذا ما تعطيني اياه فسوف اعتمد على حظوظي |
şansımı denerim.Ama bizden ayrılmaya hakkın yok. | Open Subtitles | أفضل أن أقامر بفرصتي هناك بدلا من الذهاب الى حيث لايحق لي التواجد |
Şüpheli teşhisinde beni de aralarına katın. şansımı deneyeceğim. | Open Subtitles | لذا أدرج أسمى فى أصطفاف التعرف على المجرمين وأنا سأجازف. |
Anlıyorum, baylar ve sanırım şansımı deneyeceğim. | Open Subtitles | أفهم هذا أيها السادة ولكنني سأخاطر |
O ofisteki varlığım, ancak şansımı azaltır. | Open Subtitles | فقط وجودي في ذلك المكتب هو ما يُنقِص من فُرصي |
Elinde çocuk dolusu bir otobüs varken, şansımı deneyemem. | Open Subtitles | لقد اختطف حافلة محملة بالأطفال، ولن أجازف بحياتهم |
şansımı dışarıda deneyeceğim. | Open Subtitles | سآخذ بفرصي في العالم الخارجي، شكراً لكم. |