"şansımız" - Translation from Turkish to Arabic

    • فرصة
        
    • فرصتنا
        
    • خيار
        
    • الفرصة
        
    • الحظ
        
    • محظوظين
        
    • فرصه
        
    • فرصنا
        
    • حظ
        
    • أملنا
        
    • فرص
        
    • بفرصة
        
    • حظنا
        
    • أمل
        
    • الخيار
        
    Sık tekrarlanan, büyük çaplı görevlerde makineler ile rekabet etme şansımız hiç yok. TED ليس لدينا أي فرصة للتنافس مع الآلات في المهام المتكررة، ذات الحجم الكبير
    Ve bu bir kez olduğunda sentetik kromozomlarla da aynı şeyi yapabilmek için gerçekten bir şansımız olduğunu düşündük. TED وعرفنا بأنها ما تم معرفة ذلك فإنه لدينا فرصة حقيقية أذا تمكنا من صنع كروموسومات صناعية لصناعة مورثات صناعية.
    Hızla seyreden yalnız bir gemi. Aydınlıkta hiç şansımız yok. Open Subtitles سفينة منعزلة تسافر بسرعة كبيرة ليس لدينا فرصة فى ذلك
    Yürüyüşü her zaman yaparız. Burada arabaları görme şansımız var. Open Subtitles يمكننا التنزه في أي وقت، إنها فرصتنا لمشاهدة قيادة السيارات
    Başka şansımız olmasaydı ve çalmak zorunda kaldığım için çalsaydım. Open Subtitles مثل ان لا يكون لدينا خيار سوى ان نسرق شئ
    Bu bizim tek şansımız. Bir daha asla bu piçleri beraber yakalayamayız. Open Subtitles هيا, ربما لا نحصل على الفرصة للإمساك بهؤلاء الثلاثة معاً من جديد
    Aramalarımızı sürdürdük ama şuana kadar bulamadık. Şüpheliye karşı bir dava açabilme şansımız olması için onu bulmamız gerekiyor. Open Subtitles لقد عملنا بحث عن الجهاز ولكن لم يحالفنا الحظ في ايجاده ويجب علينا ايجاده لنبني القضية ضد المشـتبه به
    Hiç umurumuzda olacak mı? Hepsine bakmak için şansımız olacak mı? Open Subtitles لم نبالي أبدا و لاحتى حصلنا على فرصة لنراهم كلهم ؟
    ama şimdi sen burdasın.tam daha fazla şey edinmeye şansımız varken. Open Subtitles ولكنك معنا الآن, وقد كانت فرصة جيدة لنقضى الأعياد بطريقة أفضل
    - Eğer onu tutuklatırsak, ikinci adamı yakalama şansımız tükenir. Open Subtitles إذا إعتقلناه لن يكون لدينا فرصة في الإمساك بالرجل الثاني
    Eğer onu yakalatırsak da, ikinci adamı yakalama şansımız kalmaz. Open Subtitles إذا إعتقلناه لن يكون لدينا فرصة في الإمساك بالرجل الثاني
    - Kesinlikle, ve eğer bir şansımız varsa, o burada olamaz. Open Subtitles بالضبط ولو كان لدينا اي فرصة لا يمكن ان تكون هنا
    Hiç şansımız olmaz. Her şeyi dışarı çıkarmalarına yardım et. Her şeyi. Open Subtitles ليس لدينا فرصة , ساعدهم بإخراج كل شيئ من هنا كل شيئ
    Son aylarda başımıza gelenleri geçmişe gömmek için tek şansımız bu sanıyordum. Open Subtitles لانا أعتقد أن هذه فرصتنا لكي ننسى كل ماحدث في الشهرين الماضيين
    Eğer birlikte hareket edersek tek parça halinde çıkabilme şansımız olur. Open Subtitles فرصتنا الوحيدة للخُرُوج من هنا في قطعةِ واحدة إذا نَعْملُ سوية.
    Yine de adamı bulmak için en iyi şansımız Abby gibi. Open Subtitles رغم ذلك يبدو ان آبي هو فرصتنا المثلى في ايجاد الجاني
    Başka şansımız olmasaydı ve çalmak zorunda kaldığım için çalsaydım. Open Subtitles مثل ان لا يكون لدينا خيار سوى ان نسرق شئ
    İş sadece bu garajdan çıkmakla bitmiyor. Şu an bir şansımız olabilir. Open Subtitles الأمر لا يتعلق بالخروج من الكراج فقط قد تتاح لنا الفرصة الآن.
    Eğer şansımız varsa, hastalığın bulaştığı ilk kişiyi tespit edebiliriz. Open Subtitles مع بعض الحظ قد أتمكن من التعرف على المريض صفر
    Benim dünyamda, zamanlama her şeydir. ve bazen şansımız yaver gider. Open Subtitles في عالمي , التوقيت هو كل شيء وأحياناً , نكون محظوظين.
    Ortalık yeterince karışırsa, Miller'la benim içeri girme şansımız olur. Open Subtitles واذا حدثت فوضى كافيه ستكون لدى انا وميلر فرصه للاقتحام
    Umarım şimdiye kadar unutmuştur çünkü en iyi şansımız o. Open Subtitles أتمنى أن يكون قد تجاوز الأمر الآن لأنه أفضل فرصنا
    Üçü bir arada bulmaya çalıştık ama pek şansımız yoktu. Open Subtitles لقد حاولنا العثور على ثلاثة معا لكن لا يوجد حظ
    Havada bombardıman uçaklarımız var. Durdurmak için tek şansımız Hewitt. Open Subtitles لدينا طائرات جاهزة للهجوم في الجو وهيويت هو أملنا الوحيد
    Belgeleri bulmamız gerek, onları yok etmekten... başka bir şansımız yok. Open Subtitles يجب عليك ان تجد الوثائق وتمزقها ليس لدينا اي فرص اخرى
    Sen de katılsaydın barış için iyi bir şansımız olurdu. Open Subtitles لو كنت بجانبي، لحظينا بفرصة رائعة في الدعو إلى السلام.
    Bilmediğin onun ve benim kötü şansımız olduğu. Open Subtitles و لكن ما لا تعرفه أني أعتقد أن حظنا كان سيئاً
    Av partisi yapıyorlar. Onlara katılma şansımız var mı? Open Subtitles لديهم يوم حافل هل من أمل للإنضمام إليهم ؟
    Slitheen ailesi olarak, seçme şansımız yoktu. 13 yaşımdayken ilk cinayetimi gerçekleştirdim. Open Subtitles في عائلة سليزين ليس لدينا الخيار . فقد اضطررت لأن أقتل لأول مرة في عمر الثالثة عشر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more